Bu karikatür demokrasinin ve daha geniş bir kapsamda kapitalist modernitenin bir kötü yanı da -ki kötülükleri say say bitmez- günlük suç pratiklerinin yoğunluğu karşısında, sürekli ona bir şeyler söylemeye, yetiştirmeye mecburiyet duymak. Yani günlük sıradan faşizm, bir bütünsel olarak sistemi tartışabilir olmaktan çıkartıyor ve hatta onlardan daha çok bizi, ‘bari eşitsiz, adil olmayan kendi sisteminize uyun’ diye bağırtıyor.
-Garip değil mi biz sistemin yıkılması gerektiğini savunanların paradoksal bu hali?-
Ve her şey bir yana bir de zenginin sistemi yoksulun çenesini yoruyor.
Mesela YSK’nın İstanbul büyükşehir belediye seçimlerinin iptaline ilişkin son kararı aynı böyle. Aynı zarf içinden çıkan, iki pusulanın ikisinin geçerli sayılıp, birinin sayılmadığı ‘hukuksal’ kararı bunlardan biri. Buna benzer bir hukuki kararı Roma hukuku dersinde bize anlatmışlardı halbuki. Roma imparatoru Augustus Germanıcus, yani takma ismiyle ‘Caligula’, çok sevdiği atını ‘vatandaş’ ilan etmiş, Senatoya sokmak istemişti. Eh alın işte, bunun gibi bir şeyi gelin de konuşmayın ve sonra bütün olarak, sistem eleştirisi filan yapın mümkün mü?
Aynı YSK’nın, seçime kendi icazet verdiği KHK’lı adayların, kazanınca elinden aldığı belediye başkanlığı ve daha da komik olarak -aslında emin değilim hangisinin daha komik olduğuna- mecliste en çok oy alana değil, seçimi kaybedene verdiği kararları hiç saymıyorum çünkü bu tür hukuksuzluklar, HDP’ye yapıldığı için çok sıradandır zaten.
Şuraya bakın, dehşetli sıradan faşizmin kötülüklerinden birinin, bizi nasıl başka bir şey yaptırmadığını anlatmaya çalışırken, onun lağımına düşüp kurtulamadım kokmuş karanlığından ve yine onu anlatmaya daldım. Halbuki Birleşmiş Milletler’in hazırladığı dünyaya ilişkin, 1800 sayfalık son çevre raporundan söz edecektim.
‘Türlerin yok olma riski: İncelenen gruplarda bütün hayvan ve bitki türlerinin yüzde 25’i tehdit altında.
Doğal ekosistemler: Doğal ekosistemler ortalama yüzde 47 oranında azaldı.
Biyokütle ve türlerin bolluğu: Vahşi memelilerde küresel biyokütle yüzde 82 oranında azaldı.
Yerliler için doğal ortam: Yerel toplulukların yaşaması için önemli doğal göstergelerin yüzde 72’si kötüleşmeye işaret ediyor.
1980’den bu yana sera gazı salımları iki katına çıktı, ısı da 0.7 derece arttı. Rapora göre türlerin eğer ısı 2 derece artarsa yüzde 5’i, 4.3 santigrat derece artarsa da yüzde 16’sı yok olma riskiyle yüz yüze.’*
Yani paradigmanın baş köşesinde yer alan ‘Ekolojik Demokrasi’den söz etmek zorunda olduğumuz, dünyanın bu son günlerinde, ayaklarımızın altı yapış yapış bulaşık iktidar biçimine, ‘bari kendi kurallarına uy’ demekle geçiyor ya ona yanıyorum.
Günlük sıradan faşizm yakamızı hiç bırakmayacak. Her şeyden vazgeçtim yazılarımızı bile kurtaramıyoruz elinden. Baksanıza yine yaptıkları bulaştı bütün yazıya. Bu köşede son kez söyleyip geçip gideceğim artık;
Bari kendi kurallarınıza uyun…
*Kaynak BBC Türkçe