Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey üyesi 11 isme, 2016 yılı 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde yaptıkları “Bu topraklarda eşitlik ve barış içinde yaşamamız çok mümkün” ile 24 Ocak 2018’de yaptıkları “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” başlıklı açıklamalar için “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” gerekçesiyle 20 ay hapis cezası verildi. TTB Merkez Konseyi Başkanı Sinan Adıyaman, mahkemenin verdiği kararı değerlendirdi.
Mezopatamya Ajansı’ndan (MA) Zemo Agöz’e konuşan Adıyaman, “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” açıklamasını internet sayfalarına koyduktan sonra birden bire devletin en üst kademelerinden, “terörist seviciler” olduklarına dair hedef gösterildiklerini, ardından da İçişleri Bakanı’nın bir suç duyurusunun gündeme geldiğini söyledi. Adıyaman, “Biz hekimiz. TTB olarak evrensel tıp değerlerine uygun davranmak zorundayız. Bu da yaşam hakkını savunmaktır” dedi. “Hekimlik meslek ilkeleri ne gerektiriyorsa onu söylediklerinin” altını çizen Adıyaman, yaşamı savunduklarını, ölüme karşı olduklarını aktardı. Duruşma boyunca herhangi bir delilin üretilmediğini ifade eden Adıyaman, delil olmamasına, üretilememesine rağmen aldıkları cezalarda hükümetin söylemlerinin etkili olduğunu söyledi. Türkiye’de bu durumun ilk defa olmadığını aktaran Adıyaman, barış için akademisyenlerin de hiçbir delil olmadan ceza aldıklarını hatırlattı.
Hükümet tarafından TTB’nin kapatılacağının dillendirilmesine ilişkin de konuşan Adıyaman, bunun mümkün olmadığını aktardı. Adıyaman, TTB’nin anayasal bir kurum olduğunu, kapatılabilmesi için de anayasanın değişmesinin gerektiğini ifade etti. Mahkemenin verdiği karardan sonra pek çok yerden destek mesajları aldıklarını ve almaya da devam ettiklerini aktaran Adıyaman, Dünya Tabipler Birliği’nin ve İnsan Hakları İçin Hekimler Derneği’nin yaptıkları açıklamada, verilen cezaların kabul edilemeyeceğini, bir an önce iptal edilmesi gerektiğini ifade ettiklerini söyledi. Karara itiraz edeceklerini dile getiren Adıyaman, “Biz tabi ki buna itiraz edeceğiz ve eminiz ki İstinaf Mahkemesi’nde bu karar bozulacaktır. Sonuna kadar mücadele edeceğiz. İç hukuk tüketilirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) kadar başvuracağız” diye konuştu.
Adıyaman, verilen karar ile korku yaratılmaya çalışıldığını dile getirdi. Açıklamayı yaptıkları dönemde Ortadoğu’da çatışmalı bir sürecin olduğunu aktaran Adıyaman, bu militarist yaklaşımların Türkiye’ye başkanlık sisteminin gelmesine yardımcı olduğunu söyleyerek, “Şimdi de Türkiye’nin durumu belli. Ekonomik kriz çok büyük boyutlarda, Türkiye neredeyse bütün komşularıyla kavgalı durumda. Türkiye’de insanlar bir takım haklar elde etmek için açlık grevi yapmaya başladılar. Bir hukuk sistemi işlemiyor. Cezaevlerinde, dışarıda hiçbir yerde hukuk işlemiyor. Türkiye neredeyse tek adam yönetimiyle yönetilmeye başlandı. Fakat son seçimlerde gördük ki bu Türkiye’de pek kabul görmüyor. Birçok ilde muhalefet partileri seçimi kazandı. Bence burada her kesin oturup bir kere daha düşünmesi lazım. Türkiye’nin kurtuluşu demokratik parlamenter rejimdedir” dedi.