Et fiyatlarındaki artışın öne çıktığı bugünlerde gözler Türkiye’deki hayvancılık, yetiştiricilik merkezlerine çevrildi. Önde gelen merkezlerden Van’da, yayla yasakları ve askeri bölge uygulamaları nedeniyle küçükbaş hayvancılık her yıl daha da geriliyor. Van’da 2018 yılında büyükbaş hayvan sayısı önceki yıla göre yüzde 4.7 azalış göstererek 177 bin 346 baş oldu. TÜİK verilerine göre, kentteki hayvan sayısında son yıllarda en büyük artış, Kürt sorununda çözümün konuşulduğu 2013 ile 2014 yıllarında yaşandı. Alım gücünün azalması nedeniyle de hayvan alım satımı neredeyse durma noktasına geldi. Mezopotamya Ajansı’ndan Müjdat Can’a konuşan Hayvan Pazarı’ndaki besiciler de buna dikkat çekiyor. Besiciler, hayvancılığa teşvik edilmesi için desteklenmesi gerektiğini ve yayla yasaklarının kaldırılmasını istedi.
Her yıl geriliyor
Ekonomik krizden dolayı alım ve satımın olmadığını belirten besicilerden Hamza Aslan, işlerin her gün daha da kötüye gittiğini söyledi. Aslan, “Krizden dolayı her şeye zam geldiği için kimse hayvan da alamıyor. Bunun sebebi ekonomik krizden başka bir şey değildir. Geçen yıl bir kuzu bin TL’ye alınırken bu yıl bin 500 TL civarında. Bu nedenle havyan satışı olmuyor. Her gelen yıl diğer yıllardan daha kötü” dedi. Gelinen noktayı devletin izlediği politikaya bağlayan Hikmet Aslan adlı 20 yıllık besici de, “Hayvanlarımızı yaylalarda beslememize izin vermiyorlar. Neredeyse tüm yaylalar yasaklı hale getirildi” diye konuştu. Ebubekir Çelik adlı besici de, hayvancılığın önündeki devlet engelline dikkat çekerek, “Karakol, belge olmadan hiçbir hayvanın geçişine izin vermiyor. ‘Hayvanın sağlık raporunu getir’ diyorlar. Hayvanın piyasası güzel ama istediğimiz yere giriş-çıkış yapmamıza izin vermiyorlar. Sağlık raporu da pahalı olduğu için büyük sıkıntı yaşıyoruz. İsteğimiz; yayların artık serbest olması, hayvanların kayıt işlemlerini de köy muhtarları tarafından yapılmasıdır” dedi.
Korku içinde
Hayvancılığın en kötü günlerini yaşadığını dile getiren Mehmet Aslan ise, şunları söyledi: “Yaylalara gittiğimizde de çok fazla baskı görüyoruz. Devletin kendisine, tüm yayla ve köylerin neden boş olduğunu sorması gerekiyor. Devlet iki çoban bile bir araya gelse onlara ‘terörist’ gözüyle bakıyor. Binlerce köy boşaltıldı ama insanlar korkudan köylerine gidip hayvanlarını dahi besleyemiyorlar.” Mehmet Aslan’ı sözlerini teyyid eden Hikmet Aslan, yaylara gittiklerinde çoban ve koyunların 24 saat İHA’larla takip edildiğini bunun da korku ve tedirginlik yarattığını söyledi.
Aynı gün çoban vuruldu
Aynı gün Yüksekova’da çobanlık yapan beş çocuk babası Sertip Şen’in askerlerin açtığı ateş sonucu yaralanması, askeri alanmasına karşın Şen’in kan kaybından ölmesi, besicilerin korkularını doğruluyor.
En fazla küçükbaş Van’da
Et fiyatlarındaki artışın öne çıktığı bugünlerde gözler Türkiye’deki hayvancılık, yetiştiricilik merkezlerine çevrildi. Önde gelen merkezlerden Van’da, yayla yasakları ve askeri bölge uygulamaları nedeniyle küçükbaş hayvancılık her yıl daha da geriliyor. Van’da 2018 yılında büyükbaş hayvan sayısı önceki yıla göre yüzde 4.7 azalış göstererek 177 bin 346 baş oldu. TÜİK verilerine göre, kentteki hayvan sayısında son yıllarda en büyük artış, Kürt sorununda çözümün konuşulduğu 2013 ile 2014 yıllarında yaşandı. Alım gücünün azalması nedeniyle de hayvan alımsatımı neredeyse durma noktasına geldi. Mezopotamya Ajansı’ndan Müjdat Can’a konuşan Hayvan Pazarı’ndaki besiciler de buna dikkat çekiyor. Besiciler, hayvancılığa teşvik edilmesi için desteklenmesi gerektiğini ve yayla yasaklarının kaldırılmasını istedi. Her yıl geriliyor Ekonomik krizden dolayı alım ve satımın olmadığını belirten besicilerden Hamza Aslan, işlerin her gün daha da kötüye gittiğini söyledi.
Aslan, “Krizden dolayı her şeye zam geldiği için kimse hayvan da alamıyor. Bunun sebebi ekonomik krizden başka bir şey değildir. Geçen yıl bir kuzu bin TL’ye alınırken bu yıl bin 500 TL civarında. Bu nedenle havyan satışı olmuyor. Her gelen yıl diğer yıllardan daha kötü” dedi. Gelinen noktayı devletin izlediği politikaya bağlayan Hikmet Aslan adlı 20 yıllık besici de, “Hayvanlarımızı yaylalarda beslememize izin vermiyorlar. Neredeyse tüm yaylalar yasaklı hale getirildi” diye konuştu. Ebubekir Çelik adlı besici de, hayvancılığın önündeki devlet engelline dikkat çekerek, “Karakol, belge olmadan hiçbir hayvanın geçişine izin vermiyor. ‘Hayvanın sağlık raporunu getir’ diyorlar. Hayvanın piyasası güzel ama istediğimiz yere giriş-çıkış yapmamıza izin vermiyorlar. Sağlık raporu da pahalı olduğu için büyük sıkıntı yaşıyoruz. İsteğimiz; yayların artık serbest olması, hayvanların kayıt işlemlerini de köy muhtarları tarafından yapılmasıdır” dedi. Korku içinde Hayvancılığın en kötü günlerini yaşadığını dile getiren Mehmet Aslan ise, şunları söyledi: “Yaylalara gittiğimizde de çok fazla baskı görüyoruz. Devletin kendisine, tüm yayla ve köylerin neden boş olduğunu sorması gerekiyor. Devlet iki çoban bile bir araya gelse onlara ‘terörist’ gözüyle bakıyor. Binlerce köy boşaltıldı ama insanlar korkudan köylerine gidip hayvanlarını dahi besleyemiyorlar.” Mehmet Aslan’ı sözlerini teyyid eden Hikmet Aslan, yaylara gittiklerinde çoban ve koyunların 24 saat İHA’larla takip edildiğini bunun da korku ve tedirginlik yarattığını söyledi. Aynı gün çoban vuruldu Aynı gün Yüksekova’da çobanlık yapan beş çocuk babası Sertip Şen’in askerlerin açtığı ateş sonucu yaralanması, askeri alanmasına karşın Şen’in kan kaybından ölmesi, besicilerin korkularını doğruluyor. EKONOMİ SERVİSİ
EKONOMİ SERVİSİ