Yanlış tarım politikaları nedeniyle kadının toprakla bağının koparıldığını belirten Ziraat Mühendisi Fatma Güven, bu durumun önüne geçilmesi için neler yapılması gerektiğini anlattı
İklim çeşitliliği ve verimli ovaları sayesinde kendi kendine yeten bir tarım ülkesi olan Türkiye, buğday, patates ve soğan dahil her sebze ve tahılı ithal eden ülke konumuna getirildi. İnsanlığın doğuşundan bu yana toprakla arasında bağ olan kadınlar, bulundukları alanda tarımı geliştirirken, yanlış politikalar bu bağın da kopmasına neden oldu. Ziraat Mühendisi Fatma Güven, tarımın kadına artık ağır bir iş yükü olarak geldiğini ifade etti. Kadınların artık daha farklı iş alanlarına yöneldiğini belirten Güven, “Kasiyer olarak çalışmak, sekreterlik yapmak artık kadına daha ergonomik gelebiliyor. Tarımda tohumunu ekecek, çapasını yapacak, yağmur gelecek, dolu gelecek. Bu risklere baktığında kadın toprakla bütünlüğü olmasına rağmen bunu bırakıyor ve diğer işlere yönelmek zorunda kalıyor. Kadın dernekleri, kadın meclisleri ve birden fazla kadının bir araya gelmesiyle yeniden toprakla bağı güçlendirilebilir. Teknolojiden de faydalanırsa kadının iş yükü azalır, bununla beraber verim de artar” dedi.
‘Kadın sayısı azalıyor’
Tarım alanlarında çalışan kadınlar arasında üniversite mezunu kadınların da olduğunu aktaran Güven, “Öğretmenlik okuyup atanamamış kadınlar, normal işte temizliğe giden ya da evine sadece birkaç parça bir şey götürmek isteyen, eğitim durumu olmayan kadınlar da çalışıyor. Zaten mevsimlik olarak çalışıyorlar. Kendi ufak bahçesinde, kendi arazisinde çalışan kadınlarımız var. Tarım alanında çalışan ciddi anlamda bir kadın oranı yok. Bu alanda farklı eğitim düzeylerinde olan kadınlara rastladım. Aslında bu anlamda sürdürülebilirlik oranına baktığında emek veren kadın sayısı az ve gittikçe de azalıyor” diye konuştu.
‘Üretim olsa kriz etkilemez’
Tarımla uğraşan, kendi tükettiğini üreten bir toplumun ekonomik krizden de pek etkilenmeyeceğini belirten Güven, yaşanan ekonomik sorunları şöyle dile getirdi: “Tarımı olumsuz etkileyen nedenler var. Mazot fiyatının çok ciddi oranda artması, çiftçiye yeterli destek verilmemesi gibi nedenler sayabiliriz. Tohum ve gübre fiyatının çok yüksek olması da ayrı bir neden. Çiftçide para olmadığı için, yeterli sayıda işçi tutamıyor. Tarladaki ürün zamanında toplanmadığı için çürümeye terk ediliyor. Kendi tohumumuzu kalitesiz gördüğümüz için dışa bağımlı hale gelmişiz. Bu yüzden dışarıdan alınan tohumlar çok pahalı. Örneğin elde edilen tohumların bir kısmı depoya saklanıp, bir kısmı ekilerek çoğaltılabilir. Çoğaltılan tohumlar zamanla diğer ilçelere dağıtılabilir.”
‘Hayvancılık geliştirilmeli’
Mevsim faktörünün önemine de dikkat çeken Fatma Güven, şöyle devam etti: “Bölgedeki tarım ve hayvancılık geliştirilebilir. Geçmişte de yoğun şekilde hayvancılık yapılan bir bölgeydik. Bölgemiz özellikle küçükbaş hayvancılık için elverişli. Şu an büyükbaş hayvancılık da yoğun şekilde yapılıyor. Özellikle Avrupa’dan getirilen hayvanlarla beraber küçükbaş hayvancılık artık çok yapılmıyor. Ama büyükbaş hayvancılığın riski küçükbaş hayvancılıktan daha fazla. O yüzden ufak çapta küçükbaş hayvancılıkla uğraşanlar daha az riske giriyor. Bunun için de arazi, yayla, otlak alan, meralar gerekiyor. Buradaki en önemli konu ise meraların ıslahıdır. Belli pilot yerler seçilerek otlaklar genişletilebilir. Bu tarz ufak çalışmalar yapılırsa aslında bölgemizde tarım ve hayvancılık çok iyi değerlendirilebilir.”
Çocuklardan haksız kazanç
“Bizim bölgemizde yapılan tarıma baktığında bazı ilçelerde seralar var. Yazın Erciş, Gevaş ve Özalp yolu üzerinde yoğun tarım yapılıyor, bu yerlerde tarladan direkt vatandaşa satılıyor” diyen Güven, buralarda çalıştırılan çocuk sayısının da ciddi oranda olduğuna dikkat çekti. 6 yaşında çapaya gelen çocukların dahi olduğunu aktaran Güven, “Meyve topluyor, çapa yapıyorlar. Bazen damla sulama borularını geçirmeye çalışıyorlar. Bu işlerden dolayı çocuklara çok az miktarda bir ücret ödeniyor. Çocukları tarlalarda çalıştıranlar, bu çocuklar üzerinden haksız kazanç elde ediyor. Özellikle okulların yaz tatiline girmesiyle işçi çocuk sayısı katlanıyor” ifadelerini kullandı.
Yüzde 90’ı kayıt dışı
Türkiye’de 2.5 milyon kadın çiftçinin yüzde 78’i ücretsiz aile işçisi olarak, yüzde 90’ı da kayıt dışı çalıştırılıyor. Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin (TZOB), açıklamasına göre, Türkiye’de 2.5 milyon kadın çiftçi günde 16-17 saat çalışıyor.Tarımda çalışan kadınların sorunlarının çözüme kavuşması için öncelikli olarak, Sosyal Güvenlik Kurumu’nda kadın çiftçiler için senede 90 gün yıpranma payı, primlerin yüzde 50’sinin devlet tarafından ödenmesi başta olmak üzere birçok alanda pozitif ayrımcılık gerekiyor.
Hamdiye Çiftçi/Van-Jinnews