Jeffrey’nin Ankara temasları Türkiye’yi memnun etmiş gözükse de Suriye denklemindeki girift ağ, daha büyük sorunlara kapı aralıyor. Özellikle Rusya’nın elindeki hazır kartlar Erdoğan yönetiminin elini bağlamış gibi
ABD Başkanı Donald Trump’ın Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’nin Ankara’daki iki günlük ziyareti özellikle S-400 ile F-35 gerilimi ile Suriye’deki güç dengeleri açısından özel önemdeydi. Görüşmelerin ardından tarafların yaptığı açıklamalarda, olumlu mesajlar verilip, temasların ilerleyen zamanlarda devam edeceği belirtildi. Ancak bu görüşme salt iki NATO müttefikinin iradesini ortaya koymaktan ziyade, Rusya, İran ve Esad rejimi bir yandan; İsrail, Fransa, İngiltere, bazı Arap ülkeleri ve Kürtlerin öte taraftan etki ettiği bir denklemi barındırıyordu. İki taraf açısından pozisyonu en muğlak ülke olan Türkiye’nin 2016’dan bu yana izlediği denge siyaseti ise elini oldukça zayıflatmış durumda. ‘Beka’ meselesi olarak baktığı 31 Mart seçimlerinden ortağı MHP ile birlikte yenik çıkan AKP, şimdi Suriye ve Ortadoğu’yu dizayn etmek bir yana, kendi partisi içinde dahi ciddi çalkantılarla yüz yüze. Ülke ciddi bir ekonomik kriz yaşıyor ve krizi aşmak bir yana iç ve dış siyasette atılan her adım ekonomik alanda anında yansımasını buluyor. Ayrıca 2 Mayıs itibarıyla komşu İran’a yönelik ambargo muafiyetinin yaratacağı ek basınç söz konusu.
İlişkiler kopma noktasında
Dış politikada bir prangaya dönüşen S-400 alımı nedeniyle Washington tarafından uygulanacağı belirtilen yaptırım tehditleri adeta Demokles’in kılıcı gibi ekonominin üzerinde sallanıyor. Önemli bir enerji tedarikçisi olan İran ambargosunun alternatifi olan Körfez ülkeleriyle Sünni alemin sultanı olma iddiasıyla çıkılan yolda neredeyse düşman haline gelinmesi ayrı bir konu. Geçen hafta Birleşik Arap Emirlikleri vatandaşı iki kişinin tutuklanması ve bunlardan birinin cezaevinde intihar ettiği iddiası ilişkilerin düzeyini göstermesi açısında oldukça çarpıcı. Yine İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) atına binerek çıkılan sultanlık gazasının Irak, Suriye, Mısır, Sudan ve Libya’da ürettiği sonuçlar malum. İhvan örgütü Arap dünyasını domine eden devletler tarafından “terör örgütü” ilan edildi. Birkaç gün önce Mısır Devlet Başkanı Sisi’nin ABD ziyareti ardından Trump, İhvan’ı terör örgütü listesine almaya ve yaptırım uygulamaya karar verdi.
‘Ana dert’ Kürtler
Hem içerde hem dışarıda büyük sıkışmışlığın getirdiği bunalımla Erdoğan yönetimi, ABD’den kimi tavizler koparmak için görüşmeleri sıklaştırdı. AKP heyetinin Washington’daki 4 günlük görüşmelerinin hemen ardından Ankara’ya gelen Jeffrey’den de hem destek istendi hem de Trump’ın Türkiye’ye gelmesi için davet iletildi. Türkiye’nin ABD’den Kürtlerden desteğini çekmesi, ABD’deki yargıya konu olan dosyaları kapatması, İran ambargosundan belli bir oranda muafiyet, Suriye politikasında kontrolünde tuttuğu alanlarda mevcut pozisyonunu korumasına destek ve Arap ülkelerinde İhvanlı ya da İhvansız önünün açılması taleplerinde bulunduğu belirtiliyor.
Rusya yakından izliyor
Erdoğan yönetimini, bunun karşılığında S-400’lerden vazgeçmesi ve Rusya’nın etki alanından çıkması bekliyor. Yine İran’a karşı başlatılan ambargo kampanyasına etkin biçimde katılması da istenecek. Ayrıca olası bir uzlaşı halinde Türkiye’yi mevcut pozisyonda tutmak için kılı kırk yaran ve Suriye meselesinde Erdoğan lehine sürekli alttan alan Rusya’nın yanı sıra İran ve Esad rejiminin tavrı da kayda değer. Böyle bir durumda Rus hükümeti, İdlib’e harekat, ekonomik ilişkiler, Kürt kartı, düşürülen savaş uçağı meselesi başta olmak üzere eski ve yeni defterleri karıştırabilir.
Pentagon uyardı: S-400 ve F-35 birlikte olmaz
Türkiye ile ABD arasındaki S- 400 ve F-35 gerilimi ABD Savunma Bakanlığı’nın açıklamalarıyla devam ediyor. Pentagon, ABD teknolojisinin Rusya’nın eline geçmesi riski gerekçesiyle, Türkiye’nin hem F-35 hem de S-400 sahibi olamayacağı mesajını tekrarladı. Savunma Bakan Vekili Patrick Shanahan, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 füze savunma sistemleri alması halinde ABD ile müttefiklerinin ortak ürettiği F-35 hayalet savaş uçaklarına “el süremeyeceği”ni söyledi. Vekil Mario Diaz-Balart’ın, “Bu mesajı Ankara’ya yeterince net şekilde verdiniz mi?” sorusu üzerine Shanahan, “Bence yanlış anlamaları çok küçük bir ihtimal” yanıtını verdi. Bunun üzerine Diaz-Balart “Ya biri ya da öteki; yoksa F-35’lere sahip olamazlar” vurgusunu yaparken, Shanahan “O konuda bizim tarafımızda bir kafa karışıklığı yok” diye teyit etti.
Şam’dan Türkiye’ye toprak mesajı
Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal Mikdad, Türkiye’nin gözlem noktalarının bulunduğu İdlib’in militanların kontrolünde kalmaya devam etmesine izin vermeyeceklerini açıkladı. Bir televizyon kanalına konuşan Mikdad, “Türkiye’nin desteğini alan militanların Suriye topraklarının bir kısmını ellerinde tutması bizim için kabul edilemez” dedi. Hükümet güçlerinin Suriye topraklarının her santimetresini yeniden kontrolü altına alacağını kaydeden Mikdad, “Türkiye, Suriye hükümetinin ve ordusunun her karış toprağı savaşarak geri alma konusunda tamamen kararlı olduğunu bilsin” diye ekledi.
DSG ile görüştü
Jeffrey’nin temaslarını kritik kılan diğer önemli bir husus ise Ankara’ya gelmeden önce Kuzey ve Doğu Suriye yönetimiyle temaslarda bulunması. Bu taraftaki görüşmelerin de ana odağı yılan hikayesine dönen güvenli bölge meselesiydi. ABD bu bölgede Türkiye ile DSG’yi ne kadar ve ne düzeyde buluşturabileceğinin yollarını arıyor. DSG’nin Türkiye’nin askeri olarak bu bölgede olmasına karşı olduğu biliniyor. DSG Genel Komutanı Mazlum Kobani, basına verdiği demeçte bunu açıkça ifade etti. Sahadan gelen bilgiler de bunu teyit ediyor. Ancak Türkiye’nin ileri sürdüğü güvenlik iddialarının ABD tarafından giderilmesi için farklı formüllere bir düzeyde rıza gösterebilirler. Fransa, ABD ve İngiltere’nin yer aldığı formülde, sınır boylarında küçük bir birim Türkiye gücünün bulunması olabilir. Kuşkusuz bu durumda Afrin’e kadar uzanan hatta Kürtlerin pozisyonu da yeni bir değerlendirmeyi gerektirecek. Bu bağlamda Türkiye içerisinde Kürtlerle yeni süreç başlayabilir mi tartışmaları kimi çevrelerce bir opsiyon olarak tartışılıyor. Ancak böylesi bir gelişme teorik olarak mümkün olmakla birlikte Erdoğan’ın siyaset tarzı nedeniyle oldukça uzak bir ihtimal.
Cenevre için görüşmeler başlıyor
Birleşmiş Milletler (BM), iç savaşın yaklaşık sekiz yıldır sürdüğü Suriye’de, Cenevre görüşmelerini yeniden başlatmanın ve anayasa komisyonunun kurulmasıyla ülkede barışı sağlamanın yollarını arıyor. Atılacak yeni adımlar çerçevesinde, BM Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen, Cenevre görüşmelerini yeniden başlatmak için resmi temaslarına bugün başlayacak. Özel Temsilci uzun bir süreden beri tıkanan ve olumlu bir sonuç alınamayan Cenevre görüşmelerini başlatmak için çok sayıda ülkenin üst düzey diplomatlarıyla bir dizi görüşme yapacak. Pedersen’in, ilk etapta taraflardan ABD, Fransa, Almanya, Mısır, Ürdün, İngiltere ve Suudi Arabistan’ın diplomatlarıyla Cenevre sürecini yeniden başlatmak için görüşme yapacağı belirtildi.
DIŞ HABERLER