‘Krizde nasıl yaşanır’ tartışmaları yazı dizisine başlamayı haftaya bırakarak, bir iş kazası üzerinden dünya halini anlatmak istiyorum. Tehlikeli bir iş bu. Sanırım ilk bakıldığında başbakan deyimiyle ‘işin fıtratında var’ gibi görünmüyor. Yani ‘madem bu işi seçtin öl bana ne’ denilebilir gibi değil. Bir madende grizu patlaması ya da kapris tarihleri ilan edilmiş, bir havaalanı inşaatında, mesela hafriyat kamyonunun, bütün taşı toprağı nereye dökülmesini işaret eden işçi, ‘hop hopçu’nun üzerine döküp, hızla ve farkında bile olmadan, yeni öldürülmüş topraklar getirmeye gitmesi gibi bir iş de değil. Şu an eğer iktidarın istediği gibi karar vermezse vay haline, KHK’lardan KHK beğenebilir olacak YSK gibi, tehlikeli makamlar da değil ama çok öldürücü bir iş kazası; Endonezya’da seçimler sırasında ölen insan sayısı 368’e çıktı. Son açılan sandık sayısına göre bu sayı, yani artabilir de…
-Çok yıl önce bir arkadaşımın ortaokul çağlarındaki kardeşi Barış, ısrarla okulu bırakıp, makinist olmak istiyordu. Basit bir şekilde açıklıyordu bunun nedenini. ‘Trafik kazalarından o kadar çok kişi ölüyor ki neden hâlâ otomobil var anlamıyorum’ diyordu. İnsanlar ölmesin diye makinist olmak istiyordu yani. Aşırı okuldan mustarip biz ise onu okula döndürmek için bir yandan oku bir yandan makinist ol, teknoloji filan deyip, söylediğinin esasını atlıyorduk, yani ölen insanları.-
-Ve henüz trenler o zaman otomobilin niteliksiz süratlerine imrenip kendi hızlı tren cinayetlerine başlamamıştı.–Unutmayın hız ve iktidar ensesttir.
– Endonezya’da oy sayımlarında hayatlarını kaybedenler için, muhtemel bir toplu mezar yapılarak, üstüne seçim şehitleri ya da daha tumturaklı bir kelime olarak ‘Demokrasi şehitleri’ yazılacak ve ‘Her türlü bedele rağmen size ant içeriz ki ülkemizde demokrasi sürecek. Boşuna ölmediniz’ gibi not düşülmüş bir abide dikilecektir.
Somutça yaparlarsa bir seçim sandığı, oy pusulası, yok soyut olsun derse bu seçimde muzaffer başkan, bulutumsu bir milli irade ve nedense başkanın yüzünü andıran – arşa yükselen- bir şey gibi olabilir bu abide.
Eh o zaman diktatörlük olsun, seçim olmasın ve ölmesin seçim şehitleri mi diyoruz? Bir an durun ve düşünün! O kadar çok, elden ele, birer kez geçen, milyonlarca ‘irade’ mi demokrasi? Sadece sayılırken bile yorgunluktan bu kadar kişinin ölümüne yol açan milyonlarca oy, bir hiçten başka nedir?
Veyahut kendimizi avutup, bir yeni seçim zamanına kadar, uslu ve terbiyeli beklemek mi demokrasi dediğimiz. -Umarım Endonezya’da bir AKP’li yoktur seçimlerin yeniden sayılmasını veya yeniden yapılmasını isteyecek.- Ve Endonezya bu seçimde fazla masraf olmasın diye genel ve yerel seçimleri birlikte yapmıştı.
Bu yüzden sayımlar bu kadar daha uzun ve yorucu. Zaten dediğimiz odur ki gerçekten masraftan kaçınmak istiyorsak, devletleri gömsek, toprağın yedi kat dibine. Ne masraf olur, ne şehit…