Tecridin kaldırılması talebiyle Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde ölüm orucuna giren Ahmet Topkaya’nın annesi Fatma Topkaya oğlunun eylemine ilişkin, ‘Bu sessizlikle bir yere varamayız. İnsanlar ayaklanmalı. Ölümler yaşanmadan yasalar uygulansın’ dedi
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle DTK Eşbaşkanı ve Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in başladığı açlık grevi eylemi 176. gününde devam ediyor. Güven’in ardından 16 Aralık 2018 itibariyle cezaevlerinde başlatılan eylemler, 1 Mart itibariyle tüm cezaevlerinde yayıldı. 4 farklı cezaevinde kalan 15 tutuklu, kamuoyunun sessizliğine tepki göstermek amacıyla eylemlerini ölüm orucuna dönüştürdü. Ölüm orucu eylemine giren 15 tutuklu arasında Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’nde 1 Mart’ta açlık grevi eylemine başlayan Ahmet Topkaya da yer alıyor. 1992 yılında Diyarbakır’ın Hani ilçesinde dünyaya gelen Topkaya, 18 yaşında liseyi terk ederek, ailesine “Antalya’ya çalışmaya gidiyorum” deyip, HPG’ye katıldı. 2016 yılının Haziran ayında Lice ilçesi kırsalında başlatılan askeri operasyonlar sırasında yaralı olarak yakalanan Topkaya’ya, yargılandığı mahkemece 22 yıl hapis cezası verildi. Topkaya, tutuklandığı 2016 yılından bu yana Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde bulunuyor.
Cenaze çıksın istemiyoruz
Yıllarca oğlundan haber bekleyen anne Fatma Topkaya, oğlu Topkaya’nın açlık grevine başladığı 1 Mart’tan bu yana gittiği her görüşte moralli ayrıldığını dile getirdi. Oğlu Topkaya’nın ölüm orucuna başlamasını “İradesine saygı duyuyorum” şeklinde değerlendiren anne Topkaya, “Anneler artık ağlamasın, yeter. Devlet adım atsın. Cezaevlerinden cenazeler çıkmasın. İnsanlara yazık değil mi? Hepsi bizim çocuklarımız” diye konuştu.
Sessizlikle olmaz
Kamuoyunun açlık grevlerine karşı sessizliği üzerine ölüm orucunun başladığını söyleyen anne Topkaya, “İnsanlar ayaklanmalı. Bu sessizlikle hiç bir yere varamayız. Anneler saldırıya maruz kalıyor. Anneler ne yapsın. Halk bir bütünen toplanmazsa, sonuç alamayız” ifadelerini kullandı. Adalet Bakanlığı’nı yasaları uygulamaya çağıran anne Topkaya, “Gece gündüz ağlıyorum. Yediğim her lokmada yüreğim yanıyor. Elimizden bir şey gelmiyor. Ölümler yaşanmadan devlet adım atmalıdır. Genç kalmadı, insan kalmadı. Ölümler nereye kadar. Gidin cezaevlerine bakın, fidanlarımız bir avuç kaldılar. Ölümler yaşanmadan yasalar uygulansın. Başka bir şey istemiyoruz. Sadece yasalar uygulansın, ortada bir sorun kalmayacak” şeklinde konuştu.
‘Yaksanız da talebinizi kabul etmeyeceğiz’
Tecridi protesto etmek amacıyla İngiltere’nin başkenti Londra’da bulunan Uluslararası Af Örgütü binasında yaptıkları sivil itaatsizlik eyleminde gözaltına alınan Londra Kürt Halk Meclisi Eşbaşkanı Mehmet Kardu, maruz kaldıkları şiddeti anlattı. 24 Nisan’da Af Örgütü’nün açlık grevlerine karşı sessiz tutumlarını protesto etmek ve görevlerini hatırlatmak için “işgal” eyleminde bulunduklarını anlatan Kardu, Af Örgütü’nden bazı kişilerin görüşme esnasında ciddiyetsiz davrandığını söyledi. Kardu, görüşme sırasında Af Örgütü’ndeki yetkililerin “Hiçbir talebinizi kabul etmeyeceğiz. Bu binayı yaksanız da Abdullah Öcalan ve tecritle alakalı hiçbir söz söylemeyeceğiz. Ne yapıyorsanız yapın” dediğini aktardı. Gözaltı işlemi esnasında karga tulumba ringlere konulduklarını belirten Kardu, “Biz kimseye zarar vermedik. Sadece bir kuruma görevini yapması gerektiğini hatırlattık. Burada 2 arkadaşımız kararlı bir şekilde açlık grevi eylemini sürdürüyor. Bu tür eylemlerle arkadaşlarımızın iradesine ses olma çabası içindeyiz. Açlık grevleri için uluslararası kamuoyunu harekete geçirmemiz gerekiyor” diye konuştu. Kardu, herkesin çevresini harekete geçirmesi gerektiğini belirterek “Her birey bir şeyler yapabilir. Bu süreçte kendisini bunun dışında tutanlar çok büyük vebal altına girmiş olacak. Açlık grevlerinde ölüm yaşanmadan bir şeyler yapmamız gerekiyor” dedi.
‘Sesimiz olun’
Alanya L Tipi Kapalı Cezaevi’nde 1 Mart’tan bu yana açlık grevinde olan 27 yaşındaki yazar Ömer Çakır, tecrit kaldırılmadan grevi bırakmayacaklarını söyledi. Çakır’ın babası Mehmet Çakır, oğlunun 16 yaşında tutuklandığını ve İskenderun, Ermenek, Pozantı, Kürkçüler, Karaisalı ve Alanya cezaevlerinde kaldığını hatırlattı. Oğlunun 11 yıldır cezaevinde olduğunu belirten Çakır, geçen haftalarda cezaevinde oğluyla görüştüğünü, tutukluların aşırı kilo kaybettiğini ve ayakta durmakta zorlandığını dile getirdi. Çakır, oğlunun kendisine, “Halka söyleyin bize ses versinler. Sessizlik ihanettir. Herkes sesini yükseltsin. Sesimiz ve kulağımız olun” dediğini söyledi. Oğlunun 55 kilodan 40 kiloya indiğini vurgulayan Çakır, “Oradaki arkadaşlar bir deri bir kemik kalmışlar. Orada her an için bir tabut çıkabilir. Adalet Bakanlığı’nda çağrımız budur. Çocuklarımızı büyütüp toprağa vermek istemiyoruz” diye konuştu. Yazar Ömer Çakır, “Duyulmayan Çığlık: Kürkçüler’den Pozantı’ya” adlı kitabıyla Pozantı Çocuk Cezaevi’nde yaşadığı vahşeti anlatmıştı.
Açlık grevleri kaçıncı günde?
Güven’in ardından 66 cezaevinde 300’ün üzerinde tutuklunun aynı taleple başlatmış olduğu süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemi 138. gününde. Yine 1 Mart’ta tüm cezaevlerinde yaklaşık 7 bin tutuklunun başlatmış olduğu eylem 2 ayını geride bırakırken, hükümetin sessizliği karşısında açlık grevinde olan 15 tutuklunun başlatmış olduğu ölüm orucu 3. gününde. Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı ve eski milletvekili Sebahat Tuncel ile HDP’li eski vekil Selma Irmak da tutuklu bulundukları Kandıra Cezaevi’nde açlık grevi eyleminde 106. güne girdi. HDP milletvekilleri Dersim Dağ, Tayip Temel ve Murat Sarısaç’ın partilerinin Diyarbakır İl Örgütü binasında başlattığı eylem de 3 Mart’tan bu yana devam ederken, şimdiye kadar 7’si tutuklu 8 kişi tecridi protesto etmek amacıyla yaşamına son verdi. Açlık grevi eylemleri Güven ve cezaevleriyle sınırlı kalmayarak dünyanın bir çok yerinde yankı buldu. Irak Federe Kürdistan Bölgesi’ne bağlı Hewler’de bulunan Nasır Yağız eyleminin 160. gününde. Fransa’nın Strasbourg kentinde 14 kişinin ve Birleşik Krallık Bölgesi’ne Bağlı Galler’de İmam Şiş’in eylemi 134. gününde devam ediyor.
HABER MERKEZİ