Aladağ yurt faciasının duruşmasına katılım çağrısı yapan Av. Çelik, ‘Bir tarafta 12 can diğer tarafta tutuksuzluk hali’ dedi. Davanın önemine dikkat çeken Çelik, ‘Parasız eğitim hakkı ihlalinin yargılandığı bir davadır’ diye belirtti
Hamdullah Kesen/Adana-MA
Türkiye ve bölge kentlerinde ölümle sonuçlanan olayların üzeri kaza denilerek kapatılmak istenirken, faillerin cezalandırılmaması tepki çekiyor ve yargının geldiği nokta eleştiriliyor. Onlardan biri de Aladağ’da Süleymancılar Cemaati öğrenci yurdunda 12 kişinin yaşamanı yitirdiği olay. Adana’nın Aladağ ilçesinde, 11’i çocuk 12 kişinin yaşamını yitirdiği, 22 öğrencinin de yaralandığı yurt faciasına ilişkin açılan davanın 9. duruşması bugün Kozan Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek. Aladağlı ailelerin avukatı Sosyal Haklar Derneği (SHD) üyesi Ömer Çelik, aradan geçen zamana dikkat çekti.
Soruşturma savcılığınca, “taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet vermek” suçlamasıyla sanıklar hakkında iddianame hazırlandığını ifade eden Çelik, “Kovuşturma aşamasındaysa bizler açıkçası savcılığın hatalı değerlendirmesinin mahkeme heyeti tarafından kabul görmeyeceğini düşünmüştük. Ancak 12 kişinin göz göre katledildiği bir davada geldiğimiz aşama itibariyle maalesef tutuklu tek bir sanık yok. Kanunun ve idarenin yap dediğini ısrarla yerine getirmeyen yurt yöneticileri halen serbest. Bir tarafta 12 can diğer tarafta ise tutuksuzluk hali. Bu çelişki dahi mahkemenin, iddianamedeki suç isnadından öte bir bakış açısına sahip olmadığını gösteriyor” dedi. Bilirkişi raporlarına da dikkat çeken Çelik, “Bizler üç bilirkişi raporunda yer alan yanlışların arasına sıkışan doğruların mahkemece hakkaniyetle muhakeme edilmesi olayının gerçek sorumlularının cezalandırılmasını beklemekteyiz” şeklinde konuştu.
Suça meyilli zihniyetin davası
Aladağ yurt yangının basit bir adli vaka sayılamayacağına vurgu yapan Çelik, “Aladağ yangını davası yoksulun kaderine mahkum bırakıldığı, istismarcısının ise kollandığı bir dava olmamalıdır” dedi. Çelik davayı, “Türkiye’de laik, kamusal, parasız eğitim hakkı ihlalinin yargılandığı bir dava” olarak yorumladı. Çelik, “Sırf belli cemaatlere üye şucu veya bucu olduğuna bakılmaksızın bu ülkenin yurttaşlarının haklarına göz diken, bundan rant sağlayan ve devlet içerisinde devlet olmayı hedef edinen suça meyilli zihniyetin yargılanması olmalıdır Aladağ. Dün Fetullahçılar, bugün Süleymancılar yarın bir başkalarının kirli el izlerini devlet dairelerinde görmemek adına toplum olarak kararlı durmalıyız. Kötülüğü def eden yine toplumun güçlü duruşu olmalıdır. Bu bakımdan tüm duyarlı yurttaşları 30 Nisan’da Kozan’da görülecek davamıza destek olmaya çağırıyoruz” diye konuştu.
Cemaatlere sessiz kalınıyor
Dosyanın örtülmeye çalışıldığı soruşturma aşamasında ortaya çıktığını söyleyen Av. Ömer Çelik, keşfe imkan tanınmadan yangının olduğu binanın savcılık oluruyla yıkılmasının hukuk tarihinde bir kara leke olarak yerini aldığını dile getirdi. Çelik, “Yargı maalesef devlet içerisinde yapılanan cemaatlere, tarikatlara halen sivil toplum örgütü nazarıyla bakıyor, ses çıkarmıyor, görevini yapmıyor. Olayın sorumlularına arka çıkılıyor, haklarındaki vahim iddialar sümen altı ediliyor. Yangından önce olay mahaline bitişik binada sayısı beşten fazla kadının toplantı düzenlediğini, bu kişilerin yangından ilk önce haberdar olduğu ve araştırılarak dinlenilmesini mağdur yakını aileler talep etti. Ancak bu iddia ne soruşturma aşamasında ne de kovuşturmada dikkate alınmadı” ifadelerini kullandı.