Yaşama başladığımız ilk andan itibaren insanın belki de ilk tanıştığı duygudur öfke. Öfke, son derece normal ve yaşamın sürdürülmesi için gerekli bir duygu ve duygusal bir tepkidir, uyarıcı bir işarettir, kişiyi tehditlere karşı uyarır ve yeni öğrenmeler için motivasyon kaynağı olabilir. Öfke bireyin kendini korumasına yönelik bir içgüdüsel tepki olduğu gibi sınırlandırılabildiği sürece sağlıklı bir duygudur. Öfkenin sağlıklı ve işe yarar olabilmesi için inkâr edilmemesi, bastırılmaması ve öncelikle kabul edilmesi, tanınması ve kontrollü bir biçimde ifade edilebilmesi önemli çünkü aksi taktirde kontrol edilmediğinde kişinin kendisine ve çevresine zarar verir, asıl sorun tam da bu noktada yani öfkeyi yönetemediğimiz zaman başlar. Yalnızca insanlarda var olan bir duygu değil. Her canlı, tehdit altındayken bu duyguyu hisseder. Öfkenin amacı, canlının kendisini tehdit eden davranışı, durumu ortadan kaldırmak için herhangi bir eylemde bulunmasıdır. İnsanlar kolayca öfkelenebilir. Bu kişinin o anki ruhsal durumuyla alakalıdır. Stresli ve bundan kaynaklı gergin olan insanlar, istenmedik bir durum yaşadıklarında ya da kendilerine daha yoğun bir stres yaşatan bir durum sonrasında öfkelenebilir. Ancak birçoğumuz öfkelendiğimizi kabul etmekten kaçınırız. Etrafımızdakiler bunu dile getirdikçe de daha çok öfkeleniriz. Öfke üzüntü, mutluluk gibi bir duygu olduğunu ve diğer tüm duygular gibi uygun ifade edildiğinde normal olduğunu kabul etmek gerekir. Bu nedenle inkâr edilmeyi ya da kabul edilmeyecek bir durum değil. Olumlu ve olumsuz her duygu gibi öfkenin de bir ömrü vardır ve bu ömrü tamamladığında etkisini kaybeder.
Zararları da var
Öfke kelimesi, ilk duyulduğunda birçoğumuzda olumsuzluk uyandıran bir kelimedir. Öfke uzadığında ve kontrolsüz bir hal aldığında zararları ortaya çıkar. Öfkesini kontrol edemeyen kişilerde baş ağrısı, mide rahatsızlıkları, solunum problemleri, cilt problemleri, var olan fiziksel problemlerde artma ve duygusal problemler görülebilir. Ayrıca, konsantrasyon bozukluğu, unutkanlık, uykusuzluk, dikkat problemleri gibi zihinsel tepkiler eşlik edebilir. Aşırısı, kişinin kendi bedenine zarar verdiği gibi çevresine de zarar verir.
Yönetmek önemli
Öfkeli insanlar genellikle düşünmeden yargılama ve bu yargıları yönünde davranma eğilimindedirler. Öfkenin doğru yönlendirilmesi ve kullanılması gereklidir. Öfke, bir insanın yaşayabileceği en güçlü duygulardan biridir ve birçok şekilde karşımıza çıkar: kızgınlık, nefret, hoşgörüsüzlük, üzüntü vb. gibi. Bunların hepsinde ortak olan rahatsızlık ve öfkelendiğimiz kişi ya da durumlarla yüzleşme arzusu bulunur. Elbette öfkenizi tamamen içinizde tutmak doğru değil. Öfkeyi saldırganlıkla değil de sözel olarak ifade etmek, bunlar içinde en sağlıklı yoldur. Pekala öfkeyi tamamen yok etmek de mümkün değil. Ancak öfkenin aktarımında kendinize ve çevrenize zarar vermesini önlemek kişi için faydalı olur.
Öfke tepki olabilir
Şiddetin kol gezdiği bu ülkede ve ortamda öfkemize hakim olamamak en büyük sıkıntılarımız arasında yer alıyor. Mesela cezaevinde açlık grevinde bulunan çocuklarının talebini duyurmak için bir araya gelen annelere yapılan saldırılara öfkelenmemek elbette mümkün değil. ‘Annelere el kalkmaz, kalkarsa taş olur’ bu ahlakı daha çocuk yaşta öğretiler bize. Ancak AKP iktidarı boyunca tüm ahlaki değerler yerle bir oldu. Vicdanlara seslenen annelere el kaldıranlar yargı önüne çıkarılmadığı gibi neredeyse yetkililer tarafından elleri öpülecek seviyede. Örneğin İstanbul Kanarya Mahallesi’nde 5 yaşında bir çocuğa yapılanlara öfkelenmemek, sessiz kalmak insanlığın ayıbı olur. Halkın sokaklara çıkarak çocuğa yapılan vahşete karşı öfkesini göstermesi en sağlıklı tepkidir. Kaç, 5 yaşındaki çocuk ölümden beter muameleye maruz kaldı, belki de çocuklara yapılanların devam etmesinin en büyük sebebi de öfkesizlik ve sessizlik oldu. İşte tam da bu nedenlerden dolayı asıl sağlıksız olan öfkelenmemek olur.