Tarsus’ta bir çocuğa cinsel istismarda bulunan kuran kursu hocası M.D.’nin yargılandığı davada, savcının üst sınırdan ceza talep ettiği sanığa 25 yıl hapis cezası verildi ancak tutuklanması yönünde karar alınmadı.
Mersin’in Tarsus ilçesinde 2015’te E.S. isimli bir çocuğun kuran kursu hocası M.D. tarafından cinsel istismar edilmesine ilişkin görülen davanın karar duruşması Tarsus 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya tutuksuz sanık M.D. katılmazken avukatı ve E.S.’nin avukatı katıldı. Mütalaasını sunan savcı, M.D.’nin “Cinsel istismar” ve “Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma” suçlarından toplam 53 yıla kadar hapsini ve cezanın üst sınırdan verilmesini istedi.
Ardından kararını açıklayan mahkeme ise aynı gerekçeyle sanığa 25 yıl ceza verdi. Mahkeme sanığın tutuklanması yönünde karar almadı.
İtiraz edilecek
Kararı değerlendiren avukatlardan Semra Kabasakal, bu kadar ağır bir cezanın tutuklamayı gerektirdiğini ve bunun için gerekli itirazları yapacaklarını söyledi. Sanık 53 yılla yargılanırken 25 yıl ceza verilmesine de itiraz edeceklerini aktaran Kabasakal, heyetten bir üyenin de beraat için şerh koymasını anlamadıklarını söyledi. Kabasakal, “Bir çocuk da kimseye itiraf etmez. Ve cinsel istismarın raporla tespiti olmaz” dedi.
‘Kimler koruyor?’
Duruşma sonrası Adliye önünde açıklama yapan Tarsus Kadın Platformu’ndan Berna Kalav, delillerle desteklenen suçlarda zorla getirilme kararı uygulanırken bu davada, adli tıp raporları, uzman psikologun görüşleri çocuğun anlattıklarını kanıtladığı halde sanığın tutuklanmadığını söyledi. Kalav, bu durumun “Faili kim, neden korumaktadır?” sorusunu akıllara getirdiğini söyledi.
‘Çocuğun üzerinde kurulan iktidar’
Adaletin görevinin failleri cezasız bırakmak değil soruşturma ve kovuşturma süreçlerini etkin şekilde yürütmek olduğunu söyleyen Kalav, şöyle konuştu: “Çocuğa yönelik cinsel şiddet, çocuğun üzerinde kurulan iktidar ve gücün kötüye kullanımının sonucudur. Bu davada da Kuran Kursunda devlet görevlisi olarak bulunan imam M.D. iki kere suçludur zira konumunu ve çocuk üzerindeki gücünü kötüye kullanmıştı. Bunun sorumlusu; Bingöl’de futbol oynayan kız çocuklarının bedenini hedef gösterenlerdir. Geçen yıl 23 Nisan’da kıyafetlerini açık bulup 9 yaşındaki kız çocuklarını ağlayarak pistten indiren zihniyettir. O zihniyet ki küçücük çocuklarımızın bedenlerini arzu nesnesi olarak hedef gösterdiğinden daha dün Küçükçekmece’de beş yaşında bir çocuk 4 erkek tarafından cinsel istismara uğramıştır. Suçu sabit olan imam tutuklanmazken, Küçükçekmece’de yaşanan istismara tepki göstermek için Taksim’de oturma eylemi yapan bir kadın gözaltına alınmıştır. Sanık derhal yasalarca hak ettiği cezaya çarptırılmalıdır.”
Adaletin görevinin failleri cezasız bırakmak değil soruşturma ve kovuşturma süreçlerini etkin şekilde yürütmek olduğunu söyleyen Kalav, “Çocuğa yönelik cinsel şiddet, çocuğun üzerinde kurulan iktidar ve gücün kötüye kullanımının sonucudur. Bu davada da Kuran Kursunda devlet görevlisi olarak bulunan imam M.D. iki kere suçludur zira konumunu ve çocuk üzerindeki gücünü kötüye kullanmıştı. Bunun sorumlusu; Bingöl’de futbol oynayan kız çocuklarının bedenini hedef gösterenlerdir. Geçen yıl 23 Nisan’da kıyafetlerini açık bulup 9 yaşındaki kız çocuklarını ağlayarak pistten indiren zihniyettir. O zihniyet ki küçücük çocuklarımızın bedenlerini arzu nesnesi olarak hedef gösterdiğinden daha dün Küçükçekmece’de beş yaşında bir çocuk 4 erkek tarafından cinsel istismara uğramıştır. Suçu sabit olan imam tutuklanmazken, Küçükçekmece’de yaşanan istismara tepki göstermek için Taksim’de oturma eylemi yapan bir kadın gözaltına alınmıştır. Sanık derhal yasalarca hak ettiği cezaya çarptırılmalıdır” dedi.
HABER MERKEZİ