Yine seyretmeye başladık. Burjuva demokrasisinin, baş aktörü sandık, sayıla sayıla bitmedi bir türlü. Dünyanın bir sürü yerinde seçim hileleri, seçim hilesi paranoyaları -ki paranoyakların haklı olduğunun önde gelen delilidir- seçim tezgahları gördüm de iktidarın, muhalefetin hile yaptığını söylediğine ilk defa rastladım. Bu iddia bile aslında iktidarın artık iktidar olmadığı manasına gelir ki bu seçimi kaybetmesinden daha da kötüdür kendisi için.
Çünkü iktidar dediğiniz, muktedirden bir kaplan ki eğer muktedir değilse hiçbir şeydir. Karamela sepetidir yani. Erdoğan iktidarının, seçim mızıkçılığı kendisi dahil neredeyse hiç kimseyi inandırmıyor ve sadece seçim sırasında yaptıkları daha büyük hukuksuzlukları örtbas ediyor o kadar. Erdoğan’ın doğrudan kendisinin bu durumdan en az hasarla nasıl sıyırılabileceğine dair düşüncelerim var ama bunu kimsenin aklına bir şey düşürmemek için es geçiyorum.
O kadar danışmanları, tımarlı aydınları var, onlar bulur herhalde. Benim derdim ise biz yani siyasal ve ekonomik krizin dehşetli mağdurları, işçiler, daha da kötüsü işsizler, kent yoksulları, sınıflara sıkıştırılmış öğrenciler ve kürsüleri ellerinden alınmış öğretmenler filan bu işten nasıl sıyıracağız, nasıl yaşamımızı devam ettireceğiz meselesi.
Çünkü ne yazık ki bu ‘surviver’ bir televizyon yarışma programı da değil ki kanal değiştirip, bir pembe dizinin, yapışkan, bulaşık huzuruna yatırıp sakinleşelim kendimizi Yani nasıl yırtarız abi. Belki bir milli piyango bileti, Meriç’ten yürüyerek karşıya geçip, bir Avrupa ülkesinde amca oğullarının dönercisinde çalışmak, haksız bir lince tabii tutulmuş küçük öğrencinin ‘Belki Alman vatandaşlığı’ olabilmesi, 9 yıl önce aldığın web sayfası isminin çok tutulup milyon dolara satılması, hayallerimizin sıfırlarını kesip yüz liralıklara yapıştırıp ATM’leri dolandırmak…
Yani nasıl hayatımızı devam ettirebileceğiz iktidarın her geçen gün daha da fazla bizi batırdığı bataklıkta? Geçen bir yazıda sözünü ettiğim, Meksika’daki, Mayalardan Tojolabales halkı geliyor aklıma. ‘Sonraki yıllar, onlardan dillerini öğrenmeye geldi birileri. Tojolabales insanları şaşırmışlardı önce. Çünkü herkes onlara bir şey, öğretmeye geliyordu. Doktorlar, öğretmenler, her şey bilenler, ne mimarlar, mühendisler ya da az bulunan tez konusuydular işte bilim bilim.
Tojolabales sınıfı! 25 kişiydi. Bir süre sonra öğrendiklerine bakmak istediklerinde, herkesin bir başkasının kağıdına bakmadıklarını gördüler, ayrı ayrı köşeye çekilip kağıtlarını dolduruyorlardı, saklıyorlardı. Alışık oldukları gibi, kopya çekmek ya da kopya vermek istemiyorlardı öğrenciler. Buna da çok şaşırdı Tojolabales insanları. Böyle olur mu hep birlikte yapacaksınız dediler. Birlikte olmadan, paylaşmadan olur mu? Bak kardeş diyecekti herkes…’
Bu krizde nasıl yaşayabileceğiz, bunu tartışalım burada. Bırakın onlar saya dursunlar, kaderimizin garip oyununu. Yani nasıl çıkacağız bu bataklıktan hep birlikte…
Ama isterseniz piyango bileti de almaya devam edin…