“Acısını içine gömüp mahkeme koridorlarında adalet arayan, tüm sorumluların tespit edilip yargılanmasını isteyen bizler açısından bu kararın kabul edilmesi mümkün değildir”.
Bunlar 8 Temmuz 2018 günü Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinde Uzunköprü-Halkalı seferini yapan trenin devrilmesi sonucunda yakınlarını kaybeden ailelerin ortak sözleri. Yedisi çocuk 25 kişinin yaşamını kaybettiği olaydan dokuz ay sonra aileler adalet nöbetine başladı.
Çünkü “kaza nedeniyle başlatılan soruşturma kapsamında savcılık en alt düzeyde sorumluluğu bulunan sadece 4 kişi hakkında dava açılmasına karar verirken; diğer tüm sorumlular için takipsizlik verdi”. “Bu karar gerçek sorumluları gizleme ve aklama anlamına gelmektedir. Buna sessiz kalmayacağız, bu hukuksuzluğa izin vermeyeceğiz” diyen aileler “bu kararın değerlendirileceği ve kaldırılacağı güne kadar her gün Çorlu Adliyesi önünde, adalet taleplerini, beklentilerini artıracak, bu işin peşini bırakmayacak”.
Tıpkı yıllardır her cumartesi bir araya gelip taleplerini zorla kaybedilmiş çocuklarının peşini bırakmayan Cumartesi Anneleri, her ayın 28’inde çocuklarının mezarından buluşan, çocuklarının ölümünden sorumlu olanların cezalandırılmasını talep eden Roboski Aileleri gibi…
“Hrant İçin Adalet İçin” diyerek, Dink’in öldürülmesiyle ilgili duruşmalarda adalet talebinden vazgeçmeyen “Hrant’ın Arkadaşları” ve Tahir Elçi’nin öldürülmesinin ardından her hafta bir araya gelerek adalet arayışlarının sesinin duyurmaya çalışan Diyarbakır Barosu avukatları gibi…
Her türlü suçlamaya ve zorlamaya rağmen kızının öldürenlerin hiç olmazsa ceza alması için çabalayan Rabi Naz’ın babası Şaban Vatan ile cinsel şiddete maruz bırakılıp ardından yüksek bir plazanın 20. katından atılan Şule Çet’i öldürenlerin cezalandırılması için uğraşan “Şule Çet’in Arkadaşları” gibi…
Altı yaşındaki oğlu Efe’yi anaokulundayken üzerine lavabo düşmesi sonucunda kaybettikten sonra sorumlular ceza alsın diye İstanbul’dan Ankara’ya yürüyen baba Kemal Boz ile iş cinayetlerinde yaşamını kaybedenler için “Adalet ve Vicdan Nöbeti” tutan Adalet Arayan İşçi Aileleri gibi…
Yaşadıkları büyük acıyı içlerine gömerek, hiç olmazsa bu acıyı yaşatanların cezasız kalmaması ve bir daha başkalarına benzer bir acıyı yaşatmaması için uğraşan öyle çok insan var ki… Onca acıya rağmen adalet talep eden, cezasızlığa karşı hiç durmadan çabalayan yüzlerce, binlerce insan…
Oysa adaleti sağlamak da cezasızlığa karşı durmak da bu acıyı yaşayan insanların değil devletin yükümlülüğü. Devletler bir ihlalin gerçekleşmesi halinde, bu ihlalin sonuçlarını mümkün olan ölçüde ortadan kaldırmakla, failleri cezasız bırakmamakla ve aynı ihlalin yeniden gerçekleşmesini önlemekle yükümlüdür. Roboski’de yaşanan katliamın ardından Roboski’de bir müze yapması düşünülmüştü. Bu müzenin yapılması planlanan yere de bir tabela asılmıştı.
Tabelada “Adalet Adaletsizliğin Olduğu Yerden Yükselir” yazıyordu. Kim bilir belki de yaşadıkları adaletsizliğe maruz kalan bu kişilerin talepleri, çabaları bir gün herkes için adaletin yükselmesi sağlayacaktır. En azından her birinin yanında olup, adalet talebinin çoğalmasına destek olmak da bizim sorumluluğumuz olsa gerek… Çorlu Tren Katliamı Aileleri’nin çağrısını tekrar edelim: “Acımıza ortak olacak, bu zamanda yanımızda olmak isteyen herkesi, 19 Nisan 2019 Cuma gününden itibaren hafta içi her gün saat 10:00-12:00 arası Çorlu Adliyesine bekliyoruz.”