Recep Hantaş’ın öldürülmesinde sonra polisin karıştığı ölümler bir kez daha gündeme geldi. Baran Tursun Vakfı Başkanı Mehmet Tursun, PSVK’de yapılan değişikliklerden sonra 393 kişinin polis kurşunuyla öldürüldüğünü ve cezasızlığın ölüm getirdiğini vurguladı.
Diyarbakır Sümerpark’ta Recep Hantaş isimli gencin polislerce öldürülmesinden hemen sonra Valiliğin “dur ihtarına uymadı” açıklamasıyla ortaya çıkan kamera kayıtları ve polislerin aileye Hantaş’ı “yanlışlıkla” öldürdüklerine yönelik beyanları, kolluk görevlilerine verilen yetkileri bir kez daha tartışma konusu yaptı.
Değişiklikle gelen ölümler
İzmir’de 24 Kasım 2007 tarihinde doğum günü kutlamasından evine dönerken polis tarafından vurularak öldürülen Baran Tursun gibi yüzlerce olayın faili olan polislerin karıştığı ölümlerde cezasızlık sürüyor. Öldürülen Baran Tursun’un babası ve Tursun Vakfı’nın Başkanı Mehmet Tursun da, 2007 yılında Polis Vazife ve Salahiyetleri Kanunu’nda (PVSK) yapılan değişikliklere dikkat çekiyor. Tursun Vakfı verilerine göre; PVSK’de yapılan değişikliklerden sonra polisin karıştığı öldürülme olaylarının artarak devam ettiği ve 2007 yılından 2019’a kadar faili polis olan 393 öldürme olayının yaşandığı kaydedildi.
PSVK’ye sığınıyorlar
2007 yılından itibaren tutulmaya başlanan listenin ilk sırasında, İstanbul Avcılar’da “dur” ihtarına uymadığı gerekçesiyle polis Remzi Durukan tarafından vurulan 22 yaşındaki Volkan Polat yer alıyor. Silopi’de uyudukları sırada panzerin eve çarpması sonucu yaşamını yitiren Furkan ve Muhammet Yıldırım kardeşlerden, Diyarbakır’da öldürülen Aydın Erdem’e, Şerzan Kurt’a kadar uzayıp giden bu listeye son olarak, 13 Nisan’da yine bir polis tarafından öldürülen Recep Hantaş eklendi.
2007 yılında Ankara’da 17 yaşındaki Soner Çankal’ı “dur” ihtarına uymadığı gerekçesiyle vuran polis memuru, savcıya verdiği ifadesinde, “Ateş etmem Polis ve Vazife Salahiyetleri Kanunu’nun yetkileri dahilinde olmuştur” sözleriyle kendini savunmuştu.
‘Ben görevimi yaptım diyorlar’
Türkiye’deki polislere vurma yetkisi veren kanun ile Avrupa’nınki arasında ince ayrıntılar olduğunu kaydeden Mehmet Tursun, Türkiye’de polise verilen “Makul şüphe”, “Öngörü” ve “Duraksamadan ateş etme” yetkilerinin ölümlere neden olduğunu belirtti. “Nedir, öngörü ve makul şüphe?” diye soran Tursun, şöyle devam etti:“Bir polis öngörü ya da makul şüpheye dayanarak sabah evinden çıktıktan sonra, elleri cebinde yürüyen bir kişi için bir makul şüphe ve kendi öngörüsüyle orada ‘dur’ ihtarı çekebilir ve duraksamadan ateş edebilir. Bu failler mahkemeye gittiği zaman ‘ben görevimi yaptım’ diyor. ‘Nasıl görevini yaptın?’ diye sorulduğu zaman, ‘yeterince öngörüm ve makul şüphem vardı’ diyebiliyor. Şimdi bu yasadan sonra her ay onlarca kişi polis tarafından öldürüldü. Baran Tursun’dan tutalım Diyarbakır’daki Enes Ata’ya, Antalya’daki Çağdaş Gemik’e ve bir hafta önce öldürülen Recep Hantaş’a kadar 393 kişi, bu yasadan sonra polis kurşunu sonucu hayatını kaybetti. Bu davaların tümü, ya çok sembolik cezalarla ya da beraatla sonuçlandı. Neden sembolik cezalarla sonuçlandı peki? Çünkü polis öngörüsü, makul şüphe ve duraksamadan ateş etme hakkını kullandığını mahkemelerde ballandıra ballandıra anlattı.”
Cezasızlıkla artan ölümler
Ölümlerin halen sürüyor olmasında cezasızlığın da kilit bir konu olduğunu vurgulayan Tursun, bu tür olaylarda daha otopsi raporu çıkmadan ya da gerekli incelemeler yapılmadan devletin en yetkili ağızlarından “Polisin suçu yoktur” açıklamalarının duyulduğunu kaydetti.
Tursun, “Mesela Diyarbakır’da Şahin Öner isimli genç için Valilik yaptığı açıklamada, Öner’in elinde bomba olduğunu ve bombanın patlaması sonucu parçalanarak öldüğünü açıkladı. Oysa daha Öner’in cenazesi morgdaydı ve otopsi raporu çıkmamıştı. Bu açıklamayla cezasızlığın ilk adımı atılmış oldu. Yani; Valilik savcıya ve otopsiyi yapacak doktora cezasızlığın ilk işaretini verdi” diye konuştu.
‘Davalar beraatle sonuçlanıyor’
Bunun gibi yüzlerce davada süreç başlamadan Valilik, Emniyet ve hatta Bakanların açıklamalarıyla cezasızlığın ilk temelinin atıldığını kaydeden Tursun, şöyle devam etti: “Baran Tursun’un davası da öyle oldu. Tursun’a trafik kazası süsü verilmesine rağmen hemen İzmir Valiliği devreye girerek Baran’ın onlarca polisten kaçtığını söyledi. 30 polis ise sahte tanıklık yaptı. Bahsettiğim yasa çıktıktan sonra polisin elini tutabilene aşk olsun. Polisin elinin güçlendirilmesi sonucu 393 kişi öldürüldü. Bu 393 kişinin içinde asker kurşunları da yok. 393 kişinin içinde bebekler, yaşlılar, kadınlar var. Pazardan dönen bir yaşlı kadından tutalım, Cizre’de annesinin kucağında memesini emerken 17 aylık Mehmet Uytum da bu sayının içinde yer alıyor. 393 kişinin içinde son günlerde panzer çarpmaları sonucu öldürülenler var. Panzer sonucu öldürülmelerde polis yeri geldiğinde silahını kullanma gereği bile duymadan insanların üzerinden geçerek ezebiliyor. Yine Diyarbakır’ın Lice ilçesinde aynı arabada 6 kişi, panzer tarafından ezilerek öldürüldü. Sonuç; kaza süsü verildi. Bunların arasında Silopi ilçesinde yatağında uyurken panzerin ezerek öldürdüğü iki çocuk gibi. Yani 34 kişi panzerin ezmesi sonucu yaşamını yitirdi. 393 sayısının içinde 93 kişi de çocuktur. 93 kişinin davalarının nerdeyse tümü beraatla sonuçlanmıştır. Onun için polise verilen makul şüphe ve öngörü yetkisi devam ettiği sürece ölümler ve devamında cezasızlık sürecektir.”
‘Hantaş olayının takipçisi olacağız’
Recep Hantaş olayını duyar duymaz araştırma yaptıklarını söyleyen Tursun, bundan sonra da olayın yakın takipçisi olacaklarını kaydetti. Hantaş ailesinin başına gelenlerin yüzlerce aileye yaşatılanlarla benzer olduğunu belirten Tursun, “Hepimiz hala aynı acıları yaşıyoruz” dedi. Hantaş olayında da Valilik ve polisin yaptığı ayrı ayrı açıklamaları hatırlatan Tursun, “Bu polisi biz her yerden tanıyoruz. Cesetlerin yanına silah bırakmak, polislerin ahlaki değeri haline gelmiştir. Ankara’da Soner Çankal öldürüldüğünde 12 yaşındaydı. Öldürüldükten sonra yanına hemen bir oyuncak silah bırakıldı. İstanbul’da Ahmet Sülüşoğlu, Emniyet Müdür Yardımcısı tarafından öldürüldükten sonra yanına oyuncak bir silah bırakılmıştı. Buna benzer onlarca örnek verebilirim. O yüzden polis öldürme fiilini gerçekleştirdikten sonra cezasızlık dosyası için sahte delil üretmek ve delilleri karartmak üzere elinden geleni yapıyor. Sahte delili üreten polis, yalan tanıklık eden polis, delilleri karartan polis ve çocuklarımızı öldüren yine polis” sözlerini kaydetti.
Recep Hantaş olayının hukuksal, rehabilete ve adaptasyon süreçleri de dahil olmak üzere takipçisi olacaklarını dile getiren Tursun, “Hantaş ailesini asla yalnız bırakmayacağız” dedi.
Kaynak: MA / Nimet Ölmez