Bolu F Tipi Cezaevi’nde bulunan Ferit Orak bize gönderdiği mektubunda şöyle diyor: “Size yazıyorum ama gazetenizi okuyamıyoruz. Maalesef bir süredir cezaevi idaresi sudan sebeplerle (ki sürekli aynı gerekçe) gazeteyi yasakladı. Mahkeme süreci devam ediyor. Ne kadar sürer ve bir sonuç alabilir miyiz, bilemiyorum. Zaten kısa bir süre önce okumaya başlamıştık. Tekrar yasaklandı. Konuyu uzun uzun anlatmayacağım. Uzun yıllardan beri aynı uygulama. Türkiye’de ne değişti ki, cezaevleri değişsin. Zannediyorlar ki, gazeteyi engelleyerek içeride direnişi kırarız. Burada buna gülüp geçiyoruz. Yapacak başka şey de yok.
“Gazeteye ulaşamıyoruz da, artık Hüseyin Aykol hevalin köşeye bakmadığını öğrendik; hapis cezaları varmış galiba. Tabii nerede ve nasıldır bilemiyoruz. Belki de zindandadır, biz duymadık. Yılın bu zamanları onun doğum günü olurdu. En fedakâr arkadaşımız, yoldaşımızın doğum gününü kutlardık. Kendisinden bihaber olsak da yine de 22 Nisan bizim için hep hatırlanacak bir gün olacak. Sizin aracılığınızla ona “İyi ki, doğdun!” diyoruz. Doğum günün kutlu olsun heval!.. “Sevgili hevaller! Biliyorsunuz, zindanda zamanımızın çoğunu okuyarak geçiriyoruz. Malum, ayda 5-10 kitap okuduğumuzdan bu kitapları satın alma gücümüz maalesef olmuyor. Bizler de kendi aramızda kitap paylaşarak bu ihtiyaçlarımızı gidermeye çalışıyoruz. Tabii yetmiyor.
Son üç-beş yılda kimin nerede olduğunu bilemediğimiz için de sıkıntımız hayli arttı. Sizin aracılığınızla belki okunmuş kitapları olanların bize gönderebileceğini düşündüm. “Aslında Kürtçe kitap basan yayınevlerine de belki bir çağrıda bulunursunuz bizim için. Her türlü Kürtçe kitaba ihtiyacımız var. Roman, şiir, araştırma, inceleme vb. Belki yayınevleri bu konuda bir şeyler yapabilirler. Nitekim kendileri Kürtçe dergi ve yayınların okunmadığından şikayetçiler. Valla biz bütün Kürtçe kitapları okumak istiyoruz ama zindanda olmanın dezavantajını yaşıyoruz. Her zindana iki kitap gönderseler, potansiyel onlarca okura ulaşmış olurlar. Biz, kendilerine bunu önerebiliriz. Tabii sonuçta yayınevleri aynı zamanda bir ticari kurum; ama biz zindandakiler iyi müşteri değiliz! “Eskiden dalgalar bizim duvarları arada yalıyordu; sanki onlar da kendi dalgalarına kapılıp gittiler. Neyse arkadaşlar, fazla zamanınızı almayalım. Kısaca Kürtçe kitap ihtiyacımız olduğuna yönelik bir anons yapmanızı rica ediyoruz. Artık şansımıza…”
* * *
Silivri 5 nolu L Tipi Cezaevi’nde 26 Aralık 2018 günü Zafer Sağlam, Abdulsamet Akdoğan, Hamza Doğrul, Yusuf Bayram, Halil Ay ve Şiyar Yıldırım; 6 Ocak 2019 günü Hüseyin Yıldız, Necdet Güler, Vedat Hassas, İbrahim Özdaş, Hikmet Yıldırım (tahliye oldu; ancak açlık grevini evinde sürdürmekte); 16 Ocak 2019 günü Nurtekin Korkmaz, Abdurrahim Baybars, Cihan Demir ve Mahsun Biçen açlık grevine başlamışlardı. 1 Mart 2019’dan itibaren ise burada toplamda 175 kişi açlık grevine başlamış bulunuyor. İlk grupta yer alan kişilerde 5-10 kilo arasında değişen kilo kayıpları oldu. Ayrıca tansiyon ve benzeri problemler yaşıyorlar. Bu sorunlara rağmen çok yüksek moralle açlık grevini sürdüren mahpuslar, asla geri adım atmayacaklarını belirtiyorlar.
* * *
İzmir-Kırıklar 1 nolu F Tipi Cezaevi’nden Hacı Demir, bulundukları yere ait Mart 2019 hak ihlallerini bize gönderdiği mektupta şöyle sıralamış: “Haftada 10 saatlik sohbet hakkımız 3 saat olarak uygulanıyor; ancak açık görüş haftalarında hiç uygulanmıyor. Hücrede bulunduran kitap sayısında kısıtlama sürüyor. Hastaneye sevklerde jandarma mahpusları götürmek için ahlaksız, onur kırıcı aramadan geçirmek istiyor. Bu yüzden Muharrem Cengiz, Remzi Vurucu, Çağdaş Aydoğdu onursuz aramayı kabul etmediği için sevki olduğu halde hastaneye gidemedi.
“Hatta bu yüzden Güven Usta, Remzi Uçucu, Çağdaş Aydoğdu, Hacı Demir, Bekir Şimşek, Muharrem Cengiz, Rıza Özçolak mahkemeye gidip, savunma hakkını kullanamadı. Muharrem Cengiz, Rıza Özçolak, Hacı Demir, Bekir Şimşek, Remzi Uçucu, Çağdaş Aydoğdu ve Güven Usta’nın 21’er günlük hücre cezaları kesinleşti. Aynı kişilere başka dosyalardan verilen 8’er günlük hücre cezaları da kesinleşti. Ayrıca Muharrem Cengiz ve Rıza Özçolak’a verilen 5 günlük hücre cezaları da kesinleşmiş bulunuyor.”
* * *
Sercan Zorba, bulunduğu Tekirdağ T Tipi Cezaevi’nden 7 ay önce Bolu T Tipi Cezaevi’ne sürgün edildi. Burada kendisine hasmane olarak davranıldığını belirtiyor. Gazete, dergi ve kitapların kendisine verilmediğini, Yeni Yaşam gazetemizin Eğitim Kurulu kararıyla her gün yasaklandığını hatırlatıyor. Aynı zamanda MHP yöneticisi olan kimi gardiyanların kendilerine A Takımı ismini vererek, mahpuslara işkence yaptıklarını ifade ediyor. Hatta siyasi mahpusların, adlilerin bulunduğu koğuşlara verilerek, onların baskısına maruz kalmasının sağlandığını belirttikten sonra, Balıkesir’de böylesi bir uygulamadan kaynaklı olarak bir mahpusun öldürüldüğünü hatırlatıyor. Böyle bir facianın yaşanmadan, buradaki uygulamaya kamuoyunun dikkatini çekiyor.
* * *
Elazığ 1 nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde ağırlaştırılmış müebbet cezasını yatmakta olan Habip Daşlı, yedi yıldır içerideymiş ve dışarıda kalan eşi ve biri özürlü 4 çocuğunun geçim sorunu için bizden yardım istemiş. Umarım Diyarbakır’ın yeni seçilen belediye başkanları, bu aile için bir şeyler yapabilir.
KİTAP TALEBİ: Başta yayınevleri olmak üzere, okurlarımızın Kürtçe kitap gönderilebileceği bir adres veriyoruz: Ferit Orak / F Tipi Cezaevi / BOLU
MEKTUBU GELENLER:
Ferit Orak – Bolu F Tipi Cezaevi
Sercan Zorba – Bolu T Tipi Cezaevi
Habip Daşlı – Elazığ 1 nolu Yüksek Güvenlikli CİK
Hacı Demir – Kırıklar 1 nolu F Tipi Cezaevi
M. Salih Erol – Silivri 5 nolu L Tipi Cezaevi
Ayhan Kavak – Siverek T Tipi Cezaevi
İbrahim Tekin – Şakran 2 nolu T Tipi Cezaevi