Barış bildirisini imzaladığı için aldığı 15 ay hapis cezası kesinleşen Prof. Dr. Füsun Üstel, kendisiyle dayanışanlara teşekkür ederek, ‘Dayanışmayla çoğalacağız’ dedi.
Barış İçin Akademisyenler, “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı barış bildirisine imza attığı için yargılandığı davada 15 ay hapis cezası verilen ve İstinaf Mahkemesi tarafından cezası onanan Prof. Dr. Füsun Üstel’e destek vermek için İstanbul Tabip Odası’nda (İTO) basın toplantısı düzenledi.
Toplantıya, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Eşsözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Züleyha Gülüm, Saruhan Oluç, Garo Paylan, Hüda Kaya, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu ve İbrahim Kaboğlu ile çok sayıda akademisyen ve öğrenci katıldı. Toplantının yapıldığı salona “Barış hapsedilemez” pankartı asıldı.
‘Yapabileceğimizin en azını yaptık’
Toplantıda açıklamayı Barış Akademisyenleri’nden Aslı Takanay ile Elif Ege okudu. Barış Akademisyenleri olarak 2016 yılı Ocak ayında Kürt illerinde yaşanan insan hakları ihlalleri karşısında “Bu suça ortak olmayacağız!” başlıklı imza metni ile barış talebinde bulunduklarını söyleyen Ege, “Teker teker, birbirimizden habersiz bilgisayarlarımızın başında yaşam hakkını sorgusuz sualsiz savunabilmek için yapabileceğimizin en azını yaptık. Bu imza metnini kamuoyuyla paylaşmamızın ardından, tutukluluktan KHK ile kamu görevinden ihraca dek uzanan hak ihlalleriyle karşı karşıya kaldık. Bitmedi; öncelikle 2016 yılında 5 arkadaşımız, 5 Aralık 2017’den itibaren ise kitlesel olarak ‘terör propagandası yapmak’ suçlamasıyla ağır ceza mahkemelerinde yargılanmaya başladık” diye belirtti.
‘Mahkemeler farklı cezalar veriyor’
“Bu suça ortak olmayacağız” metnine imza veren 2 bin 212 akademisyenden 691’i hakkında dava açıldığını hatırlatan Ege, şöyle devam etti: “Yeni davalar da açılmaya devam ediyor. 18’i İstanbul olmak üzere, yaklaşık 40 ayrı ağır ceza mahkemesinde yargılanıyoruz. Bu zamana dek, 194 günlük Çağlayan mesaisinde bin 646 duruşmaya tanıklık ettik. Her hafta en az 2, çoğu zaman 4 gün bulunduğumuz mahkeme salonlarında saymakla bitmeyecek türlü keyfi ve hukuksuz uygulamalarla karşılaşıyoruz. Barış talebimizi ve hukuk dışı uygulamalara eleştirimizi içeren bir metin, ne yazık ki, bu ülkenin hukuk sisteminde ‘terör propagandası’ olarak tarif ediliyor. Tek bir iddianameyle 691 akademisyen yargılanıyor ve mahkemeler de birbirinden oldukça farklı cezalar veriyor” diye konuştu.
‘Engelleyemedik’
Ardından açıklamaya devam eden Aslı Takanay, iddianame ile mütalaaların aynı olduğunu belirterek, “Ek bir bilgi ve belge yokken ve her duruşmada delil toplamaya yönelik taleplerimiz reddedilirken böylesi hukuk dışı ve keyfi uygulamalar neden? Bu soruyu soruyoruz, sormaya da devam edeceğiz. Çünkü, bugün itibariyle 184 arkadaşımızın davası tamamlandı. 148 arkadaşımızın 15 ay hapis cezası hükmün açıklanmasının geri bırakılmasıyla ertelendi. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması uygulanmayan 3 arkadaşımıza verilen 15 ay hapis cezası ve bir arkadaşımıza verilen 18 ay hapis cezası ertelendi. 32 arkadaşımız (5’i 15 ay, 1’i 18 ay, 3’ü 25 ay, 17’si 27 ay, 5’i 30 ay ve 1’i 36 ay) 15 ay ile 36 ay arası değişen cezalar aldı. Kimileri hükmün açıklanmasını reddettiği için, kimileri ise iki yılın üzerinde ceza aldığı için hapse girme riskiyle karşı karşıya” ifadelerini kullandı.
‘Akademisyenlerin yerleri üniversitedir’
Bu ceza kararına yapılan itirazlardan şimdiye kadar Füsun Üstel’in kararının kesinleştiğini söyleyen Takanay, şöyle devam etti: “Ne yazık ki Füsun Hocamız yakında hapse girecek. Bunu engelleyemedik. Bu yaşam hakkının kutsallığı çerçevesinde vatandaşlık haklarının kullanımı ve barış talebini toplum olarak etkince koruyamadığımız anlamına geliyor. Tüm bu soğuk ve korkutucu rakamlar, bu ülkede savunduğumuz yaşam hakkına vurulan saldırıların su yüzüne vuran yansımalarıdır. Bugün dayanışmamız bu yansımaların görünmez kılınmasına, normalleştirilmesine karşı bir duruştur” dedi. “Barış İçin Akademisyenlerin yanında durmak yaşam hakkının, toplumsal barışın, kamu yararının yanında durmaktır” diyen Takanay, “Bugün burada olmamızın temel gerekçesi de bu; yani, barışı, ölümü değil, yaşamı, yaşatmayı savunan, barış talep etmekte ısrarcı olan, ‘barış talep etmek suç değildir’ diyen başta Füsun Hocamız olmak üzere tüm dostlarımızla dayanışmak. Çünkü barış isteyen akademisyenlerin yeri cezaevi değil, üniversitedir.”
‘Dayanışmayla çoğalacağız’
Açıklamanın ardından Füsun Üstel, “Makbul Vatandaşın Peşinde” başlığıyla ders anlattı. Ders öncesi konuşan Üstel, “Bu dayanışma benim için çok önemli. Hepinize çok teşekkür ederim. Dayanışmayla çoğalacağız” dedikten sonra ders anlatımına geçti.
‘Bilgi aktarmaya devam edeceğiz’
Üstel’in ders anlatımından sonra söz alan CHP Milletvekili İbrahim Kaboğlu, “Biz sonuna kadar topluma bilgi aktarmaya devam edeceğiz. Özgürlükten alıkoymayı, hapsi ağzımıza almamalıyız. Onu hak etmiyoruz. Suç işlemedik. Milletvekili olmama rağmen ben de yargılanıyorum. Bu, başından beri bir kurgudur. Bu, gerçekten ne dersek diyelim anayasamızda yeri olmayan bir durum ve yüz karasıdır” diye konuştu.
HABER MERKEZİ