İHD’nin 2018 yılı Hak İhlalleri Raporu’nu açıkladı. Buna göre, yıl içerisinde 32’si çocuk olmak üzere 673 kişinin yaşam hakkı ihlal edildi. Yine resmi görevlilerce 4 bin 513 kez işkence, kötü muamele, onur kırıcı davranışta bulunuldu, 10 bine yakın kişi gözaltına alındı, bin 107 kişi de tutuklandı
İnsan Hakları Derneği (İHD), 2018 yılına dair hazırladığı Türkiye İnsan Hakları İhlalleri Raporu’nu açıkladı. Derneğin Genel Merkez binasında düzenlenen basın toplantısı ile paylaşılan raporu, İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan açıkladı.
Raporda yer alan verileri paylaşması öncesi konuşan Türkdoğan, Türkiye’de yoğun hak ihlallerinin yaşandığını ve hükümetin bu konuda acil olarak adım atması gerektiğini söyledi. Türkdoğan, “Hükümet acil bir yol temizliği yapmalıdır. Yeni Anayasa tartışmaları mutlaka gündeme getirilmelidir. Tüm bunların yapılması içinde yeni bir barış sürecine geçilmelidir. Tüm bunlara İmralı’daki Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ile başlanabilir” dedi.
Paylaşılan raporda şu veriler yer aldı:
Yaşam hakkı
*İHD Dokümantasyon Merkezinin verilerine göre; 2018 yılının ilk 11 ayında kolluk güçlerinin yargısız infazı, ‘dur’ ihtarına uyulmadığı gerekçesiyle veya rastgele ateş açması sonucu 20 kişi yaşamını yitirmiş, 15 kişi yaralanmıştır.
*Sınır bölgelerinde kaynağı beli olmayan rastgele veya hedef gözeterek yapılan atışlar sonucunda 10 kişi yaşamını yitirmiş, 41 kişi yaralanmıştır.
*Silahlı çatışmalar nedeniyle 107’i güvenlik gücü (asker, polis, korucu), 391’i militan, 4’ü sivil olmak üzere toplam 502 kişi yaşamını yitirmiştir. Bu dönemde 236’ı asker, polis ve korucu, 6’sı militan ve 4’ü sivil olmak üzere toplam 246 kişi ise yaralanmıştır.
*Güvenlik güçlerine ait zırhlı araçların çarpması sonucu 7 kişi yaşamını yitirmiş, 26 kişi de yaralanmıştır.
* Mayın ve sahipsiz bomba vb. patlaması sonucu 3 kişi yaşamını yitirmiş 22 kişi de yaralanmıştır.
*Cezaevlerinde en az 23, gözaltı yerlerinde ise biri trans kadın olmak üzere en az 5 kişi şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiştir.
*Zorunlu askerlik yaparken en az 10 kişi şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiştir.
*İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin verilerine göre; iş kazaları/cinayetleri sonucu en az 1923 işçi yaşamını yitirmiştir.
*2018 yılında 39 kadın intihar etmiş, en az 320 kadın erkek şiddeti nedeniyle yaşamını yitirmiştir. İntihar teşebbüsünden sonra 18 kadın yaralı kurtulmuş, tespit edebildiğimiz kadarı ile 832 kadın ise şiddete uğrayarak yaralanmıştır.
*2018 yılında tespit edebildiğimiz kadarı ile 21 çocuk intihar etmiş, 51 çocuk öldürülmüş, 502 çocuk ev içinde veya toplumsal alanda şiddete maruz kalmıştır. Okul çağında 44 çocuğun okulda şiddete maruz kaldığı tespit edilebilmiştir.
İşkence ve kötü muamele
*2018 yılında 356’sı gözaltında kaba dayak ve diğer yöntemlerle, 246’sı gözaltı yerleri dışında ve 2 bin 598’si güvenlik güçlerince müdahale edilen toplantı ve gösterilerde olmak üzere toplam 2 bin 719 kişi işkence ve diğer kötü muamele ile karşılaşmıştır.
*Cezaevlerinden yapılan şikâyet başvurularında, bin 149 kişi işkence ve kötü muameleye uğradığını belirtmiş, 160 kişi ise ajanlık dayatması nedeni ile işkence ve kötü muameleye uğradığını belirtmiştir. Ülke genelindeki barışçıl toplantı ve gösteriler sırasında güvenlik güçleri tarafından toplantı ve gösteride bulunma hakkını kullanan kişilere yönelik “aşırı ve orantısız güç” kullanımının işkenceye ya da diğer kötü muamele düzeye ulaştığına çok sayıda kanıt bulunmaktadır.
*28 kişi zorla kaçırılmış ya da kaçırma girişiminde bulunulmuş. İşkenceye de maruz kalan bu kişiler bir süre sonra serbest bırakılmıştır. Yine 160 kişi gözaltında ya da gözaltı yerleri dışında ajanlık dayatılmıştır.
Cezaevleri
*OHAL sürecinde tutuklu ve hükümlülere yönelik cezaevlerindeki işkence ve diğer kötü muamele uygulamaları da son derece büyük bir artış göstermiştir.
*Cezaevine çeşitli nedenlerle (çıplak arama, kelepçeli muayene, ayakta tekmil vererek sayım gibi) girişte ve sonrasında devam eden kaba dayak, siyasi suçlardan tutuklananların “terörist” olarak suçlanması ve bu gerekçeyle dövülmeleri, her türden keyfi muamele ve keyfi disiplin cezaları, hücre cezaları sürgün ve sevk uygulamaları yakın tarihte görülmedik boyutlara ulaşmıştır.
* 2000 yılından bu yana uygulanmakta olan ve tutuklu ve hükümlülerin fiziksel ve psikolojik bütünlüklerinin ciddi şekilde zarar görmesine neden olan tek kişi ya da küçük grup izolasyon/tecrit uygulamaları ağırlaşarak yaygınlaşan bir sorun olmaya devam etmiştir.
*Hükümlü mahpus statüsünde bulunan Abdullah Öcalan’ın 27 Temmuz 2011’den bu yana avukatlarıyla ve 11 Eylül 2016 tarihinden beri aile bireyleri ile görüştürülmemesi insan hakları ihlalidir ve bu durum 12 Ocak 2019 günü kardeşi ile yarım saatlik görüşme dışında halen devam etmektedir.
* Sağlık hizmetine erişimin kısıtlanması, cezaevi reviri ziyaret hakkının reddedilmesi, Adli Tıp Kurumu’na, adliyeye ve hastaneye götürülürken kelepçe takılması dâhil kötü muamele uygulamaları, mahpusların sağlık sorunlarının zamanında ve etkili bir şekilde çözülmemesi, uzun bir süredir devam eden bir başka sorun alanıdır.
*Cezaevleri ile ilgili bir diğer önemli konu da hasta mahpuslardır. 7 Nisan 2019 tarihli son İHD verilerine göre tespit edebildiğimiz kadarı ile toplam 458 ağır hasta mahpus bulunmaktadır.
*Bu kişilerin sağlık hizmetine erişiminde önemli sorunları olmasının yanı sıra bağımsız ve nitelikli değerlendirmelere dayalı tıbbi değerlendirme raporu almaları önünde de Adli Tıp Kurumu’nun bağımsız olmaması dâhil, ciddi sorunlar bulunmaktadır.
*Diğer taraftan, tespit edebildiği kadarıyla 2018 yılında cezaevlerinde en az 23 mahpus şüpheli bir şekilde yaşamını yitirmiştir. Bu şüpheli ölümlere ilişkin iddiaların mevcudiyetine rağmen bilgimiz dahilinde olan etkin soruşturma süreçleri bulunmamaktadır.
*2018 yılında İHD’ye yapılan başvurular sonucunda bin 149’u işkence ve kötü muamele ve 2 bin 885 kişi diğer hususlarda(sağlık, haberleşme, disiplin, sürgün/sevk gibi) olmak üzere toplam 4 bin 034 kişi hak ihlal iddiasında bulunmuştur.
*İmralı Hapishanesi’nde Abdullah Öcalan ve diğer 3 mahpus üzerindeki tecridin kaldırılması amacı ile 8 Kasım 2018 günü Leyla Güven tarafından başlatılan süresiz ve dönüşümsüz açlık grevleri halen Türkiye’de 86 hapishanede 3 binin üzerinde mahpus tarafından sürdürülmektedir.
Kürt sorunu
*Kürt meselesinin barışçıl ve demokratik çözümüne yönelik esas olarak iktidar tarafından içtenlikli, bütünlüklü adımların atılmaması, yanı sıra Ortadoğu’daki gelişmelerin de etkisi ile *7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinin hemen ardından başlayan silahlı çatışma ortamı sürmektedir. Yakın zamanın bu en yoğun çatışmalı ortamı başta yaşam hakkı olmak üzere ağır ve ciddi insan hakları ihlallerinin yaşanmasına yol açmış ve açmaktadır.
*“Sokağa çıkma yasağı” sırasında Cizre’de “bodrum” diye nitelenen mekanlarda öldürülen çok sayıda kişiye (130 ila 189 kişi) ilişkin olarak Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan suç duyuruları kovuşturmaya yer olmadığı gerekçesi ile takipsizlik kararı ile sonuçlanmaktadır. Kararlarda “olayda yasal dayanaklar bulunması” ve “meşru müdafaa sınırlarının aşıldığına dair kanıt bulunmaması” argümanlarına dayanmaktadır.
* Ekim 2018 itibariyle, Cizre Cumhuriyet Savcılığına yapılan 120 suç duyurusundan 72’si hakkında takipsizlik kararı verilmiştir ve geriye kalan suç duyuruları hakkında herhangi bir işlem yapılmamıştır.
*2018’de çoğu Güneydoğu bölgesinde olmak üzere 43 tane yeni sokağa çıkma yasağı uygulanmıştır. Aylarca süren “sürekli sokağa çıkma yasakları” sonucunda yaklaşık olarak 1 milyon 809 bin kişinin kasıtlı olarak “keyfi bir biçimde özgürlüğünden mahrum bırakıldığı” belirtilmelidir.
*99 belediyede belediye başkanlarının yerine kayyum atanmıştır. Bu belediyelerden 94’ü Demokratik Bölgeler Partisine (DBP), 4’ü Adalet ve Kalkınma Partisine (AKP) ve bir tanesi de Milliyetçi Hareket Partisine (MHP) bağlıdır. Demokratik Bölgeler Partisinin 50 belediye eş başkanı hala tutukludur.
*Halen HDP’nin eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile birlikte bu dönem ya da bir önceki dönem seçilmiş 16 milletvekili tutukludur. AİHM’in 20 Kasım 2018 tarihinde “serbest bırakılmalı” kararı verdiği Demirtaş’a çok kısa bir süre sonra başka bir davadan verilen 4 yıl 8 aylık hapis cezası 4 Aralık 2018 tarihinde onanması Türkiye’deki yargı süreçlerinin işleyişi ile ilgili kaygıları derinleştirmiştir.
Düşünce, inanç ve ifade özgürlüğü
* Olağanüstü Hal süresince yayınlanan KHK’ler ile bugün itibariyle 178 medya kuruluşu kapatılmıştır.
* 2018’de tarihinde toplatılan, yasaklanan, baskına uğrayan ve para cezası uygulanan gazete ve yayın organı sayısı 133’tür.
* Tespit edebildiğimiz kadarı ile 2018 yılında tutuklu ve hükümlü gazeteci ve medya çalışanı 171 olmuştur.
* Türkiye, Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) tarafından hazırlanan Dünya Basın Özgürlüğü Endeksinde 2018 yılında bir önceki yıla göre gerilemeye devam ederek 180 ülke arasında 157. sırada yer almıştır.
* Dünya Adalet Platformu tarafından 2008 yılından bu yana hazırlanan “Hukukun Üstünlüğü Endeksinde” Türkiye 2016 yılında 113 ülke arasında 99. sırada yer almıştır; Şubat 2018’de açıklanan verilere göre Türkiye iki sıra gerileyerek 101. sırada yer almıştır.
* Alevilerin eşit yurttaşlık hakkı talepleri 2018 yılında da karşılığını bulamamıştır. AİHM’in zorunlu din derslerinin kaldırılması ve Cem Evlerinin ibadethane olarak kabul edilmesi ile ilgili kararlarının gereği yerine getirilmemiştir
Örgütlenme özgürlüğü ve insan hakları örgütleri örgütleri üzerindeki baskılar
* OHAL ilanı ve çıkarılan KHK’lar ile sendika, dernek ve vakıfların kapatılması örgütlenme özgürlüğünün çok ciddi olarak siyasal iktidarın baskısı altında olduğunu göstermektedir.
* 2018 yılı da başta kurumlarımızın yönetici, üye ve çalışanları olmak üzere çok sayıda insan hakları savunucusunun ve avukatın BM İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesinde yer alan ilkeleri çiğneyerek gözaltına alındığı, hatta tutuklandığı bir yıl olmuştur.
* İnsan Hakları Derneği (İHD) tarafından 1 Haziran 2018 tarihinde yayınlanan rapor özellikle siyasi davalara bakan avukatlara açılan davalar olmak üzere 78 davaya ilişkin bilgi içermektedir.
* Çağdaş Hukukçular Derneği Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ile birlikte dernek yöneticisi ve üyesi çok sayıda avukat halen hükmen tutukludur.
* Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) Merkez Konseyi 24 Ocak 2018 tarihli savaşı kınayan ve “savaşın bir halk sağlığı problemi olduğunu bir kez daha hatırlatan açıklamaları nedeniyle 30 Ocak 2018 tarihinde gözaltına alınmıştır.
* KESK MYK üyeleri hakkında Afrin açıklaması nedeni ile TCK 216 ve 3713 sayılı kanunun 7/2. Maddesinden dolayı açılan dava devam etmektedir. 5 bine yakın üyesi ihraç edilen KESK ve KESK’e bağlı sendikalar üzerindeki yargı baskısı sürdürülmektedir.
* 16 Kasım 2018 tarihinde gözaltına alınan 13 akademisyen ve hak savunucusunun 12’si serbest bırakılırken Yiğit Aksakoğlu tutuklanmıştır. Gezi davası diye bilinen Osman Kavala ve Yiğit Aksakoğlu ile birlikte toplam 16 şüpheli bulunmaktadır.
*Bu kişilerin İddianamesi hazırlanmış olup tutuklu olarak ilk duruşmanın yapılacağı 24 Haziran 2019 tarihini beklemektedir. Bu kişilerin dışında 97 kişi hakkında ise soruşturma *Özellikle bir siyasi partiye yönelik (HDP) yargı yolu ile ülke sathında yaygın olarak ve tekrarlayarak gözaltı ve tutuklama operasyonları yapılması demokratik siyasete doğrudan müdahaledir. HDP yönetici ve üyelerine yönelik kesintisiz gözaltı ve tutuklamalar dünya rekorlarına girecek boyuta ulaşmıştır.
Toplantı ve gösteri özgürlüğü
* 2018 yılı bir önceki yıl gibi toplantı ve gösteri özgürlüğü açısından da ihlallerin ve kısıtlamaların kural haline getirildiği bir yıl olmuştur.
* 24 Haziran 2018 tarihinde gerçekleşen seçim dönemi bile 25 ilde valiliklerce alınmış toplantı ve gösteri yasakları ve izne bağlama kararları altında yaşanmıştır. 25 ilden sadece 2 valilik seçim çalışmalarını yasak kapsamı dışında bırakmıştır.
* 2018 yılında; 621 kez başta Ankara ve İstanbul olmak üzere “İşimi geri istiyorum” talebi ile gerçekleştirilen eylemlere, 10 kez Cumartesi Annelerinin açıklamalarına, 3 kez çalışma koşullarının iyileştirilmesi amacı İstanbul Havalimanı İşçilerinin eylemlerine olmak üzere toplumun çok çeşitli kesimlerine toplam 849 müdahalede bulunulmuştur.
Seçme ve seçilme hakkı ihlalleri
OHAL koşullarında yapılan 24 Haziran 2018 seçimleri ile 298 sayılı kanunda yapılan değişiklikler seçme ve seçilme hakkına ciddi zararlar vermiştir. Erken seçim kararı alınmadan önce Hükümet tarafından 13 Mart 2018 tarihinde 7102 sayılı kanun çıkarılmıştır. Bu kanunla 298 sayılı seçimlerin temel hükümleri ve seçmen kütükleri hakkında kanunda önemli değişiklikler yapılmıştır. Bu değişiklikleri incelediğimizde iktidarda bulunan siyasi parti lehine sonuçlar doğuracak ve seçimlerin manipüle edilmesini sağlayacak değişiklikler olduğu anlaşılmaktadır.
Kadına yönelik şiddet
* 2018 yılında tespit edebildiğimiz kadarı ile 39 kadın intiharı olmak üzere 359 kadın öldürülmüştür. Toplumsal alanda ve ev içinde şiddete uğrayan kadın sayısı tespit edebildiğimiz kadarı ile 823’tür. Resmi rakamlar ise şiddete uğrayan kadın sayısının 10 binlerle ifade edildiğini, şiddet sonucu yaşamını yitiren kadın sayısının ise daha yüksek olduğunu göstermektedir.
* 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için eylem yapmak isteyen kadınlar birçok ilde yasaklama, engelleme ve müdahaleyle karşılaştılar.
* Van, Diyarbakır, Antep, Mardin, Hakkari ve Elazığ’da kadınların eylem ve etkinlikleri valilik kararlarıyla yasaklandı.
* Ankara, Tekirdağ ve Kocaeli’de polis müdahalesi sonucu en az 31 kadın gözaltına alındı. Ayrıca Ankara’da 8 Mart öncesi yapılan ev baskınlarında sendikalardan ve sivil toplum örgütlerinden 5 kadın aktivist gözaltına alındı.
* 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele Günü dolayısıyla Mardin’de kadınlar tarafından yapılmak istenen etkinlikler valilik tarafından yasaklandı.
* İstanbul’un Kadıköy ve Beyoğlu ilçeleri ile Diyarbakır’da eylem yapmak isteyen kadınlara polis fiziksel şiddet kullanarak müdahale etti.
* 2018 yılı Ocak-Kasım ayları arasında 24 kadın cinayeti davası sonuçlandırıldı. Bu davaların 10’unda “iyi hal” ya da “tahrik” adı altında faillere ceza indirimi uygulandı.
* “Kadın odaklı habercilik” için yayın yapan Jinnews haber sitesi Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından 2018 yılı içinde 7 kez erişime engellendi.
* Jinnews’in Diyarbakır’da bulunan ofisi polis tarafından basıldı.
*BTK yapılan haberleri gerekçe göstererek Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na Jinnews hakkında suç duyurusunda bulundu ve haber sitesi editörleri hakkında dava açıldı.
Mülteciler/Sığınmacılar/Göçmenler
*2018 yılı sonu itibarıyla resmi verilere göre 3,5 milyonun, tahminlere göre 4 milyonun üzerindedir. Bu kişiler Türkiye’de yedinci yıllarını tamamlamış olmalarına rağmen hukuken “geçici koruma statüsü”ndedirler ve iltica hakkına erişememektedirler.
*Diğer hak ve hizmetler ise büyük oranda Suriye’den gelenlere odaklanmakta; sayıları yaklaşık 365 bin olan Afganistan, İran ve Afrika ülkelerinden gelen mülteciler göz ardı edilmektedir.
*2018 yılında Akdeniz’den Avrupa’ya geçmek isterken hayatını kaybedenlerin sayısı 2 binin üzerindedir.
*2018’in son çeyreğinde Suriye’den gelen mültecilerin yerleştirildiği –kamp olarak bilinen- geçici barınma merkezlerinden Hatay, Gaziantep ve Mardin’dekilerden bazıları kapatılmıştır.
* Burada yaşan mültecilerden bir kısmı sınır bölgelerinde başka barınma merkezlerine yerleştirilmiş, bir kısmı ise yeni bir barınma sorunuyla karşı karşıya kalmıştır.
Ekonomik ve sosyal haklar
* OHAL KHK”ları ile kamudan (135 bin) ve özel sektörden ihraç edilip işsiz bırakılan 200 bin civarında emekçinin aileleri ile birlikte yaklaşık bir milyon insan açlığa mahkûm edilmiştir.
* İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclis’inin verilerine göre iş kazaları/cinayetleri sonucu 2018 yılında bin 923 işçi yaşamını yitirmiştir.
* Son yıllarda iş kazası adı altında yaşamını yetiren işçi sayısında sürekli yükseliş vardır.
* Kamu veya özel sektörde ilk defa işe girecekler bakımından ise dayatılan güvenlik soruşturmaları sonucu on binlerce kişi işe başlatılmamıştır. Sağlık alanında yaklaşık yüzlerce yeni mezun hekim işe başlatılmamıştır
* İktidarın övünerek kamuoyuna açıkladığı taşeron işçilerin kadroya geçirilmesinde ise en az 500 bin işçinin güvenlik soruşturmalarını geçemediği için kadroya alınmadığı ortaya çıkmıştır.
* Ekonomik krizin etkisi ile işsizlik giderek artmakta ve buna bağlı olarak yoksulluk yaygınlaşmaktadır.
HABER MERKEZİ