Yaşadığımız coğrafyadan 12 bin kilometre uzaklıktaki Japonya’da üniversitelerde Kürtçe seçmeli ders olarak verilmeye başlandı. Dünyada bir ilk olan Japon alfabesi ile hazırlanan Kürtçe gramer ve sözlük de yayımlandı. Tokyo Yabancı Araştırmaları Üniversitesi Kürt Dili Ögretim Görevlisi Vakkas Çolak, Japonya’da Kuzey Suriye’ye olan ilginin Kürtçe’ye olan ilgiyi de artırdığını söyledi.
Neğşirvan Güner/İstanbul
Yasadığımız coğrafyadan 12 bin kilometre uzaklıktaki Japonya’da, son yıllarda Kürtçe’ye yoğun ilgi var. Özellikle dört parçadan bu Uzak Doğu ülkesine giden Kürtlerin Japonlarla etkileşim haline girmesi, kültürlerin kaynaşması sonucu iki halk birbirine yakınlaştı. Ülkede hem Newroz kutlamaları yapılıyor hem de Kürt kültürü edebiyat, sinema ve anime (çizgi roman/film) alanlarında yer buluyor. Bu arada Japonya-Kürdistan Dostluk Derneği’nin katkılarıyla dünyada bir ilk olan Japonca-Kürtçe gramer ve sözlük Nûbihar Yayınları etiketiyle raflardaki yerini aldı. Bu çalışmada katkıları olan, Tokyo Yabancı Araştırmaları Üniversitesi Kürt Dili bölümü öğretim görevlisi Vakkas Çolak ile Japonların Kürtçe’ye olan ilgisini ve Japon edebiyatındaki Kürtleri konuştuk.
Japonya’da ilk Kürtçe sözlük ve ilk Kürtçe gramer kitabı yayımlandı. Sizin de büyük katkınızın olduğu bu çalışma hangi ihtiyacın ürünü?
Kolektif bir çalışmanın ürünü olarak Japonya’da ilk Kürtçe sözlük ve gramer yayınlandı. Kendi alanlarında bir ilk. Beş altı yıllık süreç içerisinde Ortadoğu’da devam eden savasın merkezinde Kürtler vardı. IŞID’e karsı verilen bu kahramanca mücadele Kürtlerin adını bütün dünyada görünür kıldı. Hayranlıkla izlendi. Japon halkı da buna kayıtsız kalamazdı. Japon halkı, medyası ve hükümetinin genel görüsü Kürdistan’ı işgal eden, parçalayan, sömüren ülkelerin bakış açısıyla aynıydı. Bunun temel iki sebebi var. Birincisi Japonya’da tarihsel süreç içerisinde Kürtlerle gelişen bir diyaloğun yokluğu, Kürtler üzerine çalışma yürüten insanların, diplomatik bağ ve akademik anlamda herhangi bir ilişkisinin olmamasıydı. İkinci olarak ise Japonya’da Türkiye, Irak, Iran, Suriye ve Arap ülkelerinin büyük lobilerinin olması ve bu alanda çalışma yürütmeleri. Akademide onların söz sahibi olması ya da onlar gibi düşünen insanların söz sahibi olması. Tabi bunların etkileri sonucu bu bakış açısı hükümet ve devlete de cereyan etmişti. Tarihsel bağları da yok sayamayız tabi. Biz de Japonya’da yasayan Kürtler olarak bu alanda yeni şeyler yapmak istedik. Özellikle Japonların Kürtleri, Kürtlerden ve Kürtçe’den tanımalarını sağlamak istedik. Bir halkı anlamanın en iyi yolu onların duygu dünyasına girmektir. Bunu da dil ile basarabilirdik. Bundan dolayı da böyle bir çalışma ile basladık, bu bir giriştir, devamı gelecektir. Akademik alanda Japonların Kürtçe’yi ögrenebileceği herhangi kurumun, kitabın olmayışı bunun temel etkenlerinden.
Japon halkının Kürtçe’ye olan ilgisi nasıl?
Daha önceden sadece Ortadoğu ile ilgilenen insanların merakı vardı. Ama Kuzey Doğu Suriye’de IŞID’in yenilgiye uğratılması, kadınların savaşması, böyle bir mücadelenin aktörü olması elbette Japon halkının da dikkatini çekti. Bundan sonra temel sorularla, Kürtler kimdir, Kürt edebiyatı nedir gibi sorular etrafında bir arayışa girdiler diyebiliriz. Su anda ders verdiğim Tokyo Yabancı Araştırmaları Üniversitesi’nde en yoğun ilgi ve tercihin olduğu seçmeli ders Kürtçe. Bu da bize Japonya’daki diğer üniversitlerin de programına Kürtçe dersini almaya baslayacağını gösteriyor.
Aynı zamanda Tokyo Yabancı Araştırmaları Üniversitesi Kürt Dili öğretim görevlisisiniz. Bulunduğunuz ülkede Kürt diline ve edebiyatına nasıl bir yaklaşım var?
Üniversitede bu bir ilk. Henüz ikinci haftayı geride bıraktık. Özellikle Ortadoğu temelinde akademide çalışan insanların çok büyük ilgisi var. Akademisyenlerle yaptığımız sohbetlerde temel sorun suydu; bugüne kadarki yaptığımız çalışmalarda kendilerinin de Kürtlere bakış açısı Türk, Iran ve Suriye devlet bakış açısıyla aynıydı. Çünkü onların kaynaklarından okumuşlardı. Ama saha araştırmaları yaptıklarında durumun bildikleri gibi olmadığını, Kürtlerin dilinin, edebiyatının çok zengin olduğunu gördüklerini dile getirdiler. Bundan sonra da Japonya’da bunun asılması ve Kürt dilinin ve kültürünün tanıtılması ve geliştirilmesi için katkı sunacaklarını söylediler. Edebiyat anlamında pek bir şey yok, sadece çeviriler var. Ama önümüzdeki planlarımızda Kürt edebiyatının basat kısmını Japonca’ya çevirmeyi düşünüyoruz. Edebiyat alanında benim yazdığım tanıtım amaçlı yazı var. Onun dışında daha çok siyaset üzerine yazılar ve çeviriler mevcut.
Görünen o ki Kürtçe’nin öğretilmesi konusunda Türkiye’den daha rahat bir ortam var. Bunun için ne demek istersiniz?
Kürtçe nezdinde yapılacak çalışmaların artarak devam edeceğini ifade etmek istiyorum. Japonya’da Kürtçe’nin bir devlet üniversitesinde resmi olarak okutulması, Japonya açısından gurur verici Türkiye açısından utanç verici bir durum olarak görüyorum.
Japon edebiyatında, sanatında, müziğinde ve sinemasında Kürtlerle ilgili neler var, bu alanlarda çalışmalarınız var mı?
Bunlardan ilki 1975 yılında yazar araştırmacı ve is insanı kimlği ile Japonya’nın en büyük inşaat firması olan Taisei’de üst düzey yöneticilik yapmış yazar Suguru Igarashi’nin yazdığı “Kürt Çiçeği” isimli romandır. Yazar kelebekler üzerine araştırma yapan bir akademisyen. Roman tema olarak bir Japon araştırmacı akademisyen ile Asuri bir kızın ask hikayesi üzerine kurulmuştur. Japon edebiyatında Kürtleri ve Kürdistan coğrafyasını konu edinen ilk roman olması münasebetiyle çok önemli bir eserdir ve ayrıca yazarın da ilk romanıdır. Kürtler üzerine yazılan ikinci çalışma ise Japon edebiyatının meşhur macera romanı yazarı Funado Yoichi tarafından 1991 yılında yazılan Kum Kronolojisi (The Sand Chronicle) isimli romandır. Yazar bu romanı yazmak için Iran ve Kürdistan’a seyahat etmiştir.
Roman konu olarak Ortadoğu’da bağımsız bir devlet kurmaya çalışan Kürtleri ve mücadelesini konu alıyor. Bu roman Japon tiyatro yönetmeni Matsumi Mori tarafından Samir sahsında halk tiyatrosunda sahnelenmiştir. Japonlar tarafından yazılan üçüncü roman ise son yıllarda medyada da epey konu edilen iltica sorunu ile ilgili Shimomura Atsushi tarafından 2016 yılında yazılmış sosyo-politik bir roman olan “Mülteci Müfettişi” isimli romandır. “Kürt yıldızı” adıyla (Kurdo no Hoshi) Yasuko Yoshikazu tarafından 1986 yılında yazılıp Kürtleri konu edinen ilk çizgi roman var. Altı cilt olarak yazılmıştır. Saito Takawo tarafından yazılan çizgi roman “Golgo13” serisinin dört farklı hikayeden oluşan 118. cildinde son hikaye “Yaslı Aslan”da Kürtler ve ulusal kurtuluş mücadelesinin sembollerinden Molla Mustafa Barzani’yi ve mücadelesini anlatmaktadır.
“Mobile Suit Gundam 00” Japonya’nın meshur çizgi film yönetmeni Seiji Mizushima tarafından yönetilen ve Yosuke Kuroda tarafından yazılan dünyaca meşhur Japon çizgi filmidir. Türkçe’ye de çevrilip televizyonda yayınlanmıştır.
Filmin ilk bölümü 24. yüzyılda Kürdistan (Krugis) Cumhuriyeti’nde bir savaş ile baslar ve elli bölümlük dizi halinde devam eder. Filmin kahramanı Setsuna 2008 yılında en iyi ikinci anime kahramanı seçilmiştir. “Kawa ve 7 oğlu, Kürtlerin hikayesi” 2015 yılında Etsuko Nosaka ve Armanc Shakuli tarafından yazılan çizgi roman Newroz destanını konu alan ilkokul çocukları için yazılmış resimli hikayedir. “İpek Yolu, Kürt Sorunu” ve “ Tokyo Kürtleri” isimli çekilmiş iki belgesel var. Bir de sinema filmi çekilecek onun da senaryosu yazım aşamasında. Genç bir Japon yönetmenle ortak çalışıyoruz üzerine. “Kürt Çiçeği” romanını da Kürtçe’ye çevirmeyi düşünüyoruz ileri ki zamanlarda. Benim Kürtçe’ye çevirdiğim Japon Masalları var, eğer yayınlayabilirsek devamı da gelecektir.