Sur’da yıkım kararını onaylayan Danıştay, aynı içerikle İstanbul’un GOP ilçesi için ‘yıkılmaz’ kararı verdi. Danıştay’ın ikilemine dikkat çeken avukat Özdoğan, ‘Yargının adalet sınırı devletin güvenlik politikaları oldu’ dedi
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, Bakanlar Kurulu’nun Diyarbakır’ın Sur ilçesi için aldığı “riskli alan” kararını 2016’da oy çokluğuyla onaylarken, İstanbul’un Gaziosmanpaşa (GOP) İlçesine bağlı Yıldıztabya Mahallesi’nin bir bölümünün “riskli alan” kabul eden kararını ise “hukuka aykırı” bularak yıkım kararını iptal etti. Yıldıztabya Mahallesi’nin 1. Kısmı için 7 mahalleli, kararın iptali için avukatları aracılığıyla Danıştay’a dava açtı. Danıştay 14. Dairesi, geçen yıl 21 Mart’ta verdiği kararda Bakanlar Kurulu’nun “toplam yapı sayısının yüzde 65’i imar mevzuatına aykırı olan veya yapı ruhsatsız inşa edilerek sonradan yapı ve iskân ruhsatı alan yapıların bulunduğu” kararını hukuka uygun bularak davayı reddetti. Davacılar, bu kez bir üst kurul olan Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu’na başvuruda bulunarak, Danıştay’ın aldığı kararın iptalini istedi.
2 hakim şerh koydu
Daireler Kurulu, riskli alan ilan edilen alanda “en az yüzde 65” oranın mevcut olup olmadığının dosya kapsamından anlaşılmadığını belirterek, Danıştay kararının hukuka uygun olmadığına hükmetti. Artı Gerçek’in geçtiği habere göre, üst kurul açıklanan nedenlerle, davacıların temyiz istemlerinin kabulüne Danıştay 14. Dairesi’nin sayılı kararının bozulmasına ve 2577 sayılı idari yargılama usulü kanunun 6545 sayılı kanun ile değişik 20/A maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendi uyarınca dava konusu işlemin davacılar yönünden iptaline kesin olarak karar verdi. Karar 22 Kasım 2018 tarihinde oyçokluğuyla alındı. Kurulda yer alan iki hakim ise acele kamulaştırma işlemlerinin yürütülmesi gerektiğini belirterek karara şerh koydu.
Kentsel cinayet işlendi
Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu’nun benzer içerikteki konuya dair almış olduğu çelişkili kararı değerlendiren avukat Nuray Özdoğan, şunları söyledi: “İstanbul GOP bölgesi ile Diyarbakır Sur ilçesine dair riskli alan karalarının yargısal süreçleri aynı döneme denk geldi. Hatta Danıştay 14. Dairesi’nce aynı gün duruşmaları görüldü. Sur’da acı verici yaşamsal kayıpların yanı sıra kentsel bir cinayet de işlendi. Sur için kurulan hukuki dayanışma grubuyla birlikte yıkımın durdurulması için sayısız başvurular yapıldı. Ancak sonuç alınamadı. Ayrımcılık duvarıyla karşı karşıya kalındı.” Danıştay İDDK’nin GOP için aldığı kararın oldukça önemli olduğuna dikkat çeken Özdoğan, “Kararda geçen 6306 sayılı kanunu ek madde 1, Sur yıkım sürecinde yıkımı kolaylaştırmak için yapılmış düzenlemelerden biriydi. Buna göre alanın yüzde 65’i imar mevzuatına aykırı ise riskli alan kararı alınabilecekti. Bu imar mevzuatına uygun yapılaşmanın olmadığı Türkiye’nin yüzde 70’nin riskli alan ilan edilmesi mümkün demekti” dedi. Danıştay’ın Sur hakkındaki kararını eleştiren Özdoğan, “Sur riskli alan ilan karar tarihi 2012 yılı olmasına, evrensel bir ilke olan kanunların geri yürümezliği ilkesine rağmen Danıştay, Sur başvurularını bu düzenlemeyi gerekçe gösterip reddetti. Siyasetin çizdiği sınırı aşamadı yıkımı durdurmadı” diye konuştu.
Sur başvurusunu reddetti
Bakanlar Kurulu’nun, 2012 yılında Sur ilçesini “riskli alan” ilan etmiş, 21 Mart 2016’da Resmi Gazetede yayınladığı kararla, Sur ve Yenişehir ilçelerinde bulunan 15 mahalledeki 6 bin 300 parsel için “acele kamulaştırma” kararı alınmıştı. “Acele Kamulaştırma” kararının yürütmesinin durdurulması ve işlemin iptali için Bakanlar Kurulu’nu temsilen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı aleyhine açılan dava Danıştay 6. Dairesi tarafından reddedildi. Bunun üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’na temyiz başvurusunda bulunan mülk sahipleri, Danıştay 6. Dairesi’nin ret kararının yasaya ve usule aykırı olduğunu belirterek, kararının iptal edilmesini istedi. İptal başvurusunu inceleyen Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, oy çokluğuyla itirazı reddetmişti.
Yargı ayırımcılık yaptı
Aynı kurul, UNESCO tarafından dünya kültürel mirası kabul edilen Diyarbakır’ın Sur ilçesindeki “riskli alan” kararına yapılan itirazı ise 2016’da oy çokluğuyla reddetti. Dünya Miras Listesi’nde yer alan, kentsel sit alanı olan Sur için, alandaki yıkımın nasıl gerçekleştiğinin tespit edilmesi, keşif yapılması, uzmanlardan rapor alınması gerektiğine dair sayısız itirazlarının reddediliğine dikkat çeken Av. Özdoğan, “Sur 2012 yılında tek mimar imzalı bir rapora dayanılarak, ki yapıların büyük bir bölümünün çatışmalar sona erdikten sonra yıkıldığı sivil toplum kuruluşlarının raporlarına yansımış olmasına rağmen, 187 hektar alan riski alan ilan edildi ve yüzde 80’ine yakın bölümü acele kamulaştırma kararıyla devlet mülkiyetine geçirildi. Sur insanlığın ortak mirası olup insanlığa karşı işlenmiş bu suça, Sur’un yıkım ve talanına yargı da ortak olmuştur ne yazık ki. Yargının ayrımcı tutumu tüm süreçlerde defalarca işlendi. Ancak yargı ne yazık ki Türkiye’de yargının adaletinin sınırı devletin güvenlik politikaları oldu” ifadeleri kullandı.
Sedat Yılmaz/İstanbul-MA