KESK’in düzenlediği 2’nci ‘Ortadoğu Barış Konferansı’ başladı. 2 gün sürecek olan konferansta Ortadoğu’da çözüm ve barışın nasıl sağlanabileceği tartışmaları yürütülecek.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (KESK) Bakırköy’de bulunan Tarık Akan Kültür Sanat Merkezi’nde 2’ncisini düzenlediği Ortadoğu Barış Konferansı başladı. 2 gün sürecek olan konferans Ankara Katliamı olmak üzere barış mücadelesinde yaşamını yitirenler anısına saygı duruşuyla başladı. Ardından KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik açılış konuşmasını yaptı.
‘Emperyalist güçlerin çıkar kavgaları bölgeyi daha da karmaşıklaştırmakta’
Ortadoğu’da ve Türkiye’de otoriteleşme ve iktidar gücünün tek merkezde toplanmak istendiğini hatırlatan Bozgeyik, “Hepimiz biliyoruz. Demokrasinin sağlanamamasının birçok nedeni vardır. Bunun en önemle nedeni ise elbette tekçi rejimleri besleyen sömürgeci emperyalist yabancı güçlerdir. Bu yüzden bölgedeki tüm yabancı güçlerin işgal ettikleri topraklardan çıkmaları ve bölgenin dengeleriyle oynamamaları karar gücünün bölge hakları ve emekçiler olduğunu söylemek istiyoruz. Suriye, İran, Irak’ta yaşanan bir gelişme doğal olarak komşu ülkeleri de yakından derinden etkilemektedir. Örneğin Rojava’da yaşanan gelişmeler, Türkiye, İran, Irak’ı yakından etkilediğini gördük. Emperyalist güçlerin çıkar kavgaları bölgeyi daha da karmaşıklaştırmaktadır. Çözümü daha zorlaştırmaktadır. Türkiye’nin ekonomik krizinin en büyük nedeni Kürt sorununu çözümsüzlüğüdür. Türkiye açısından kökenleri tarihi derinliklere uzanan son 100 yılda daha da derinleşen isyanlar biçiminde kendisini dışa vuran Kürt sorunu nedenleri sonuçları itibariyle biz emekçileri de yakından ilgilendirmektedir” dedi.
‘Sömürgeler oturuyor sınırlar çiziyor’
Konferansın 1’inci oturumu “Ortadoğu’nun Tarihsel Arka Planı ve Değişen Dengeler” başlığıyla başladı. 1’inci oturumun moderatörlüğünü Ortadoğu Uzmanı Hamide Yiğit yaptı. Ardından Lübnanlı Siyasi Analist Enis Nakkaş konuştu. 1’inci Dünya Savaşı sonrası Ortadoğu’daki sistemin nasıl devam ettiğini anlatan Enis Nakkaş, “Avrupa’da imparatorluklar çöktüğünde yerine başka bir şey ortaya çıkabiliyor. Örneğin ulus devletler ortaya çıktı. Ancak bizim bölgemizde haritalar hakların iradesi üzerine kurulmuyor. Sömürgeler oturuyor sınırlar çiziyor, yönetim şekillerine karar veriliyor. Neye göre karar veriyorlar, aşiretlere, dinlere göre çiziliyor karar veriliyor” diye belirtti.
‘Arap baharı adı altındaki olumsuzlukları hepimiz görüyoruz’
ABD’nin artık Irak’ta kalamadığı için bölgeye yeni savaşlar gerektiğini sözlerine ekleyen Enis, şöyle devam etti: “O zaman ne yapalım dediler. Hakları birbirine düşürelim onlar savaşsınlar biz izleyelim dediler. Mezhep çatışmaları, Şii-Sünni çatışmaları, Kürt-Türk çatışmasını ortaya koydular. Arap Baharı diye bir isim koydular. Böyle bir şeyde yoktu. Arap baharı adı altındaki olumsuzlukları hepimiz görüyoruz. Irak’ta Suriye’de olup bitenlerden çatışmanın kolayca yönetilemeyeceğini anladı. Bu kez ne yaptılar bir takım terörist gruplardan medet umdular. Zaten bu grupları kendileri yaratmıştı.”
‘Halklar için istikrar ayrı’
Ana meselenin Suriye olduğunu dile getiren Yazar Hediye Levent de, “Suriye’de yoğun bir çatışma sürecinden sonra şuanda bir istikrar döneminin başladığı yorumları var. Çatışmaların sonra erdiği doğru. Büyük ölçüde sona erdi. Birçok yerde yeniden günlük hayatın yoluna girmesi insanların işlerine dönmesi söz konusu. Bir takım toparlanma sürecine giriyor. Peki söylendiği gibi istikrar var mı? ABD’ye, Rusya’ya, Türkiye’ye göre istikrar ayrı şekilde yorumlanıyor. Hatta halklar için istikrar ayrı. Suriye içinde yapılan değerlendirme de Arap ayaklanmasında olduğu gibi Suriye’deki ayaklanma da oldukça kanlı, nesiller boyunca etkileyecek boyutta olan bir ayaklanmadan sonra toparlanmanın çok zor olacağı tartışmaları devam ediyor. Ayaklanma çatışma dönemi büyük ölçüde sona erdi. Suriye şimdi 2011 yılında kalma birçok sorunla yüzleşme gidecek. Peki Suriye bunlarla yüzleşmeye hazır mı? Açıkçası Suriye bu sorunlarla yüzleşmeye henüz hazır değil” diye belirtti.
‘Bölge şiddetin her türlüsünü gördü’
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Uzgel de, Ortadoğu’da barışa çok ihtiyaç olduğunu vurgulayarak şunlara dikkat çekti: “Ortadoğu’yu tek bir kavramla tanımlayın derseniz. Tek bir kavram var oda Kriz. Oldukça derinleşen bir krizdir. Bölgedeki temel sorun hayatın kendisidir. Arap baharı öncesinde Ortadoğu daha iyi bir durumda değildi. Ekonomik ve hayatın kendisinde iyi bir yok. Ortadoğu ve dünya arasındaki makas açılmaya başladı. Ortadoğu siyaseti 1945’ten yana dış müdahaleye hiçbir bu kadar açık hale gelmemişti. Ortadoğu bir deneme tahtasına dönüştü. Suriye Amerika Stratejisi açısından çok düşük maliyetle Iraklaştırıldı. Suriye içe doğru patladı. Suriye’yi kimler vuruyor. Rejim, Rusya, Hizbullah, İsrail, Amerika, Türkiye, İŞİD vuruyor. Bölge şiddetin her türlüsünü gördü. İdeolojik kriz var. Stratejik krizin yanında ideolojik krizde var. Bana sorarsanız ideolojik kriz çok daha önemli. İdeoloji olmayınca siyasi hareketler belli bir program taşıyamıyor. Bir şey yıkıyorsunuz yerine başka bir şey koyamıyorsunuz. Ondan sonra kaosa dönüşüyor.”
2’inci oturum
Konferans 2’nci oturumu ise, “Filistin Sorunu ve Barış” başlığıyla devam edecek. Moderatörlüğünü Ortadoğu Uzmanı Araştırmacı Yazar Faik Bulut, konuşmacılar, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Merkez Komite Üyesi Leyla Khalid, Filistinli Aktivist Yazar Wadi Abuhani, Filistinli Yazar Siyasi Analist Mprvan Abdülal, Filistinli İnsan Hakları Aktivisti Mahmut Ebu Rahman olacak.
3’üncü oturum
3’üncü oturum da ise, ,“Kürt Sorunu ve Barış” başlığının moderatörlüğünü İnsan Hakları Derneği (İHD) Eş Genel Başkanı Öztürk Türk Doğan, konuşmacılar ise CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, HDP Milletvekili Prof. Dr. Mithat Sancar, Yazar Ferda Koç, Yazar Yüksel Genç, Gazeteci Yusuf Karataş olacak.
Konferans yarın “Ortadoğu Savaş Kıskacında Kadın ve Barış”, “Ortadoğu’da Emek Barışın Örgütlenmesi ve Somut Öneriler” başlıkları altında devam edecek.
Kaynak: MA