Seçimlerin yapıldığı 31 Mart’tan bu yana “kendime” bir şarkı söyleyip duruyorum: “Sensiz olmaz”. Şarkı Bülent Ortaçgil’in Fransızların “şanson” dedikleri türden bir şarkı. Lirik, duygusal her dizeden sonra gelen “sensiz olmaz” sözcükleri insanın içine işlemekte.
Bu şarkıyı bir “bar”da Ortaçgil’den dinlemiştim. Nispeten gençtim. Yaklaşık ellili yaşlarda. Gülmeyin. İsterseniz şarkının sözlerini birlikte yeniden mırıldanalım:
“Bu sabah yalnız uyandım
Sensiz olmaz, sensiz olmaz
Tanıdık kokular yok
Sensiz olmaz
Kahvaltım anlamsızdı
Sensiz olmaz, sensiz olmaz
İlk sigaram bile tatsızdı
Sensiz olmaz
Anlaşılan alışmışım
Sensiz olmaz, sensiz olmaz
Bir verdiysem iki almışım
Sensiz olmaz
Aşk bir dengesizlik işi
Sensiz olmaz, sensiz olmaz
Dengeye dönüşen bir sevgi
Sensiz olmaz
Yine kendi kendime sormadan duramadım
Niye seni böyle istiyorum diye bulamadım
Yalnızlık zor, sokaklar çıkmaz
Sensiz olmaz, sensiz olmaz”
İnanmazsınız, Medya Haber TV’ye doğru
giderken kendi kendime “sensiz olmaz” diye
mırıldanıyordum. Sürgünde yalnızlık, sabahleyin
“yalnız uyanmak”, ardından seçim yorumları
için yola koyulmak. İçimde bir boşluk:
“Sensiz olmaz”.
Sonrasını biliyorsunuz.
1 Nisan sabahı.
Birden şarkı değişiveriyor:
“Yalnızlık zor, sokaklar çıkmaz
Kürtsüz olmaz, Kürtsüz olmaz.”
Kim söylüyor? Yumuşak bir ses. Telefonumun
internetinden dinliyorum.
Ellili yaşlarda dinlediğim bu şarkı, şimdi
yetmişlerimde değişmiş:
“Kürtsüz olmaz.”
21 Mart gelmiş, Baxoz’dayız, DAİŞ yok
olmuş:
“Rojava’da yalnız uyandım
Kürtsüz olmaz
Tanıdık hevaller yoktu
Kürtsüz olmaz”…
Derken şarkı iyice tuhaflaşmakta. 31 Mart
gelmiş, Erdoğan yenilmiş:
“İstanbul’da yalnız uyandım
Kürtsüz olmaz
Apo da yok Demirtaş da yok
Kürtsüz olmaz.”
2 Nisan sabahı yatağımdan zorla kalkıyorum.
O da ne?
Şarkı biraz daha değişmiş:
“Kahvaltım anlamsızdı
Leylasız olmaz
İlk sigaram bile tatsızdı
Leylasız olmaz”…
Sensiz olmaz
Kürtsüz olmaz
Leylasız olmaz