Diyarbakır’da bir araya gelen 287 STK, 150 gündür açlık grevinde olan Leyla Güven öncülüğünde devam eden eylemlere ilişkin iktidara çağrıda bulundu
Diyarbakır Emek ve Demokrasi Platformu, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle 150 gündür açlık grevinde olan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven ve cezaevlerinde devam eden eylemelere ilişkin Diyarbakır Sur ilçesinde bulunan bir otelde basın toplantısı düzenledi. 17 ilden 287 sivil toplum örgütünün imzasıyla açıklama yapıldı. “Ölüme karşı yaşamı savunuyoruz” yazılı pankartın asıldığı toplantıda, açıklamayı Emek ve Demokrasi Platformu Dönem Sözcüsü Mehmet Şirin Gürbüz yaptı.
Ülkede hukukun özünden uzaklaştığını ifade eden Gürbüz, “Demokrasi hukuk ve evrensel değerlerin bir toplumun bir arada yaşamasının ve toplumsal farklılıkların zenginlik olarak sonraki kuşaklara aktarılmasının olmazsa olmazıdır” dedi. İktidarın antidemokratik uygulamalarına dikkat çeken Gürbüz, sivil toplum örgütlerinin evrensel hukukun tesisi, demokrasinin inşası ve toplumsal barışın sağlanması için mücadele ettiğini söyledi.
Hukuk devleti normlarından uzaklaşıyoruz
Ülkenin siyasi kriz ile karşı karşıya olduğunu dile getiren Gürbüz, “Tüm toplumsal kesimler ciddi bir baskı ile susturulmak istenmektedir. En temel hakların kullanımı bile hukuksuz bir şekilde engellenmektedir. Git gide hukuk devletinin normlarından uzaklaşma ve hak ihlalleri bizleri ciddi bir şekilde kaygılandırmaktadır. Yaşanan hukuksuzluklara karşı DTK Eşbaşkanı ve Hakkâri milletvekilli Sayın Leyla Güven’in başlatmış olduğu açlık grevi bugün itibari ile ülke içinde ve dışında binleri aşan katılımlarla devam etmektedir” diye belirtti.
‘Ölüm haberleri geliyor’
Açlık grevlerinin kritik aşamayı geçtiğini söyleyen Gürbüz, şunları söyledi: “Cezaevlerinde ölüm haberleri gelmeye başlamıştır. Özellikle siyasal iktidarın sorunu görmezden gelmesi kaygılarımızı daha da artırmaktadır. Sürecin bu şekilde devam etmesi sonucunda daha fazla can kaybının yaşanması kaçınılmazdır. Bu durum toplumsal barışın demokrasinin ve insan haklarında tamir edilemeyecek yaralar açacağı aşikârdır.”
Cezaevlerinde yaşanan sorunlar
Cezaevlerinde açlık grevi eylemcilerinin ziyaret edilmesi, sağlık durumları ile ilgili kontrollerin yapılmasının engellendiğini belirten Gürbüz, “Avukatlar ve ziyarete giden tutuklu yakınlarından edinilebilen kısıtlı bilgiler eylemcilerde ciddi kilo kayıplarının yaşandığı, sağlık sorunların ortaya çıktığı ve kritik eşiğin aşıldığını işaret etmektedir. Kimi cezaevlerinde yaşamsal önemde olan başta B1 vitamini olmak üzere sıvı, tuz ve şeker verilmemektedir” ifadesinde bulundu.
‘Geç olmadan’
İktidara ve Türkiye kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulunan Gürbüz, “Demokrasi, emek ve meslek örgütleri olarak toplumsal barış için herkesi insani, ahlaki ve vicdani sorumluluğa davet ediyoruz. Bu bağlamda toplumsal barış ve yaşam hakkı için çok geç olmadan siyasal iktidarı, evrensel hukuk değerleri içerisinde sorunu çözmeye davet ediyoruz” diye vurguladı.
Yaşam nöbeti başladı
Açıklamanın Kürtçesi ise Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi Başkanı Şerefhan Aydın tarafından okundu. Açıklama ardından Eğitim Sen 1 Nolu Şubesi’nde akşama kadar sürecek olan Yaşam Nöbeti’ne geçildi.
Mardin
Mardin Emek ve Demokrasi Platformu adı ile Kamu Emekçileri Sendikalar Konfederasyonu (KESK) Mardin Şubeler Platformu da aynı kapsamda basın toplantısı düzenledi. Kurumlar adına KESK Mardin Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Mustafa Bozan açıklama yaptı.
‘Can kayıpları kapanmaz yaralar açacaktır’
Demokrasi, hukuk ve evrensel değerlerin bir toplumun bir arada yaşamasının ve toplumsal farklılıkların zenginlik olarak sonraki kuşaklara aktarılmasının olmazsa olmazı olduğunu dile getiren Bozan, “Pratikte yaşananlar iktidarın anti demokratik uygulamaları ve hukuksuzluklarıdır. Bu uğurda binlerce insanımız geçmişten beri özgürlüğünü ve yaşamını feda etmiştir. Sivil toplum kuruluşları olarak ilkelerimiz ve mücadelemiz evrensel hukukun tesisi, demokrasinin inşası ve toplumsal barışın sağlanması içindir” dedi.
Yaşamlarına son veren eylemcilerin olmasına rağmen siyasal iktidarın sorunu görmezden gelmesinin kaygılarını artırdığını vurgulayan Bozan, “Sürecin bu şekilde devam etmesi durumunda daha fazla can kaybının yaşanması kaçınılmazdır. Bu durum toplumsal barışın demokrasinin ve insan haklarında tamir edilmeyecek yaralar açacağı aşikardır” ifadelerini kullandı.
Sloganlarla sona eren açıklamada arından sivil toplum örgütlerinin temsilcileri 8 saat sürecek olan “Yaşam hakkı nöbeti” tutmaya başladı.