Güven’in başlattığı açlık grevi eylemleri cezaevleriyle de sınırlı kalmayarak dünyanın birçok yerinde yankı uyandırdı. Federe Kürdistan Bölgesi’ne bağlı Hewler’de HDP üyesi Nasır Yağız 134., Maxmur Mülteci Kampı’nda açlık grevi eylemine başlayan İştar Meclisi Koordinasyon Üyesi Fadile Tok’un eylemi 74. gününde. Fransa’nın Strasbourg kentinde gazeteci ve siyasetçilerin de aralarında bulunduğu 14 kişinin ve Galler’de İmam Şiş’in başlattığı eylem ise 108. gününde devam ediyor. Bunların yanında İran cezaevlerindeki PJAK’lı 16 siyasi tutuklu ve İnsan Hakları Avukatı Margaret Owen de açlık grevi eylemine başladı. İnsan hakları avukatı, Peace in Kurdistan (Kürdistan’da Barış) İnisiyatifi kurucusu, Widows for Peace Through Democracy (Demokrasi Üzerinden Barış için Dullar) Direktörü Margaret Owen, Öcalan’ın üzerindeki tecridin kalkması talebiyle Londra’da bulunan Kürt Toplum Merkezi’nde daha önce açlık grevinde olan Kürt aktivistler Ali Poyraz, Nahide Zengin ve Mehmet Yilmaz’la dayanışma amacıyla açlık grevi eylemine başladı. 86 yaşındaki Owen, İngiltere hükümetinin Kürtlere yönelik uygulamalarda Türkiye’ye destek sunmasını da eleştirdi.
‘Yapmam gerekiyor’
Owen, eylemiyle ilgili yaptığı açıklamada şunları belirtti: “Gözlem ve araştırma projeleri yürütmek amacıyla Türkiye ve Suriye’deki Kürt bölgelerinde birçok kez bulunmuş birisi olarak, uygulanan adaletsizlikleri kendi gözlerimle gördüm. Son olarak, yaklaşık 150 gündür açlık grevinde bulunan ve bu direnişi başlatan Leyla Güven’i ziyaret ettim. Basının ilgisini şu an olan bitene çekmek ve bütün bir halk için vahim bir duruma ışık tutmak ve protesto etmek için yapabileceğim tek şeyi yapmam gerektiğini hissediyorum. Abdullah Öcalan Kürt halkının gerçek temsilcisidir ve ona yönelik adaletsizlik herkese yönelik adaletsizlik olarak tezahür ediyor. Bu yüzden kendisinin pozisyonu krize barışçıl siyasi bir çözüm bulunması açısından son derece kritik.”
‘Tecrit acilen kaldırılmalı’
Konu ile ilgili açıklama yapan ‘Peace in Kurdistan’ ise Öcalan’ın tutulduğu koşulların hem Türkiye’nin yasalarının hem de Türkiye’nin üyesi olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ihlali olduğuna dikkat çekti. Ocak 2019’da Avrupa Konseyi’nin verdiği karara da dikkat çekilen açıklamada, Konsey’in Türkiye’deki insan hakları ve açlık grevcilerinin durumu ile ilgili endişe duyduğunu ve Türkiye’ye CPT İmralı raporunun derhal yayınlanması için yetki vermesi çağrısı yapıldığı hatırlatılarak, “Ancak bu tasarı Türkiye’ye tecrit konusunda harekete geçmek için baskı kurma konusunda yetersiz kaldı ve durum şu an acil olmaktan da öte. Açlık grevi eylemcileri, durum daha da kötüleşmeden ve toplu ölümler olmadan Türkiye’ye tecridi bitirmesi için baskı kurulması için çağrı yapıyor” ifadelerine yer verildi.