Erkek egemen yönetimlerin kadını metalaştıran uygulamaları beslediğini belirten Sosyolog İnci Uyar, ‘Bunu önlemek için eşitlikçi eğitim ve yasaların güçlendirilmesi gerekiyor’ dedi
Erkek egemen zihniyetin kadını köleleştirmek için kullandığı yöntemlerden biri de “gelenek” adı altında hayata geçiriliyor. “Başlık parası” denilen uygulama da bunlardan biri. Kadını bir meta olarak gören anlayış hala birçok yerde devam ettirilirken, kadınlar da kendilerine birer meta gibi “Değer biçilmesine” karşı tepkilerini ortaya koyuyor. Van’da yaşayan kadınlardan biri olan Sevim Akdağ, toplumun ne kadar gelişirse gelişsin yine de feodal sistemin köklerinden kurtulamadığını belirterek, “Babalar, erkek kardeşler, amcalar, kız kardeşlerini ya da kız çocuklarını evlendirmek istediklerinde erkek tarafından altın ve para istiyor. Kadın orada tıpkı bir malmış gibi pazarlık konusu haline getiriliyor. Bu da her ne kadar konuşulmasa da günümüzde devam etmektedir. Kızlar küçük yaşta evlendiriliyor. Başlık parası alınıyor ve kimse bunu durdurmuyor. Gözlerimizin önünde erkekler oturup pazarlık yapıyor. Canımıza, bedenimize fiyat biçiliyor” dedi. Bu insanlık dışı, kadın düşmanı uygulamayı asla kabul etmediklerinin altını çizen Akdağ, “Yasaklanmasını istiyoruz” diye konuştu.
‘İnsanlık dışı bir muamele’
Hiçbir insana para ile değer biçilemeyeceğine dikkat çeken bir diğer kadın Dilan İta, “Kadına kurban muamelesi yapamazlar. Bir insanın hayatı ile bedeni üzerinde el sıkılmamalıdır. Bugün dünyanın büyük bir bölümü uzay çağını yaşıyor ama biz halen ‘gelenek, görenek’ diye insanlık dışı bir uygulama yaşıyoruz. Biz kadınlar bu geri kalmış erkek zihniyetini kabul etmiyoruz. Hiçbir kadın kabul etmemelidir” ifadelerini kullandı.
‘Evlilikle meşrulaştırılıyor’
Neolitik toplumda kadının erkeklerle eşit haklara sahip olduğuna vurgu yapan Sosyolog İnci Uyar da, şu noktalara dikkat çekti: “Bu denge, cadı avlarından sonra kadının köleleştirilmesi, doğadan koparılmasıyla değişmiştir. Kadının düşüncesi, bedeni, zihni ve ruhu kadından çalınmıştır. Kadınlar köleleştirilerek pazarlarda satılmaya başlanmıştır. Geçmişe baktığımızda başlık parası o tarihin bir uzantısıdır. Evlilik kavramıyla da kadının erkeğe ait olduğu düğün törenleriyle ilan ediliyor. Düğünlerde meşaleler yakılarak eğlence tarzında herkese ‘artık bu kadın bu erkeğe ait, kimse bakmasın’, denilerek onun mülkü haline getiriliyor.”
Yasalarla önlenmeli
“Başlık parası”nın aslında kız çocuğu dünyaya geldiğinden beri ne yiyip ne içmişse onun bedeli olarak alındığını ifade eden Uyar, “Toplumda ‘annelik hakkı’, ‘süt parası’ olarak değiştirildi. Toplumlarda hala genç kadınların başlık parası normal karşılanıyor. Kadının iradesi, insanlığı hiçe sayılarak bedeninin parası ödeniyor. Bu tür uygulamaların eğitim ve bilinçlendirmeyle son bulacağını vurgulayan Sosyolog Uyar, “Öncelikle kadının bilinçlendirilmesi gerekiyor. Kadının doğadan koparılması, kadının eve hapsedilmesi, kadının kendi iradesinden yoksun bırakılması bilinçlenmesini engeller. Hayatın her alanında eşitlikçi bir yönetime geçilmesi gerekiyor. Bu da eğitim sistemiyle gerçekleşebilir. Yasalarla güçlendirilmesi gerekiyor” diye ekledi.
Hamdiye Çiftçi/Van-Jinnews