AKP’nin seçimde oy toplamak için yaptığı açıklamalar geleceğimizin tehdit altında olduğunu gösteriyor. Enerji Bakanı Dönmez’in, Karadeniz’de petrol, doğalgaz ve maden arama faaliyetlerini yoğunlaştıracaklarını açıklaması tehdidi ortaya koyuyor
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Giresun’un Tirebolu ilçesinde katıldığı bir toplantıda, “Akdeniz’deki programı tamamladıktan sonra Karadeniz’de de petrol ve doğalgaz aramalarımızı yoğunlaştıracağız. Ülkemiz maden çeşitliliği açısında zengin bir ülke ama bazı ham maddeyi hala yurtdışından alıyoruz. Bunları da azaltmak için aramalarımızı yoğunlaştırırdık” açıklamalarında bulundu. Akdeniz’den sonra Karadeniz’de de petrol arama çalışmaları yapılacağını kaydeden Dönmez, “Türkiye’nin üstünde iki tane uçağımız var son derece teknolojik donanıma haiz, bu uçakla havadan yerin altının filmini çekiyoruz. Daha önce klasik sondaj yöntemiyle yaptığımız araştırmaları şimdi hız kazanmak için, mesaimizi daha verimli kullanabilmek için bu teknolojiyi getirdik, ülkenin yüzde 85’inin de filmini çektik, ne var ne yok önce ona bakacağız, ondan sonra sondaj yapacağız” dedi.
Karadeniz ‘ölü deniz’!
Karadeniz’de oksijen azlığı nedeniyle ekolojik dengenin tehdit altında olduğu uyarıları yapılırken bu tehdide yenilerinin eklenmesi ekosistemi yok edecek. Karadeniz 436 bin 400 km² yüzölçümüyle geniş bir alan. Karadeniz’in yüzeyindeki ‘az’ tuzlu su, âdeta bir kapak işlevi görüyor ve dipteki tuzlu suyla yüzey arasında oksijen alışverişi gerçekleşemiyor. Oksijene ihtiyaç duyan organizmalar da Karadeniz’in dibinde varlıklarını sürdüremiyor. Bu durum su organizmalarının yaşam alanını önemli ölçüde daraltıyor. Bu durumun en önemli müsebbibi, tarımda kullanılan azot ve fosfor gibi maddelerin denize karışmasının yanı sıra su katmanlarının olağanüstü yoğunluğu.
Tatlı sular denize ulaşamıyor
Tuna gibi pek çok tatlı su nehri Karadeniz’e dökülürken, Tuna Nehri’nde son dönem ortaya çıkan su azalması ve Karadeniz bölgesinde yapılan ve karayla denizin arasında adeta duvar olan otoyol da bu durumun yaratıcılarından. Ayrıca bölgede inşa edilen yüzlerce HES nedeniyle dağlardan denize ulaşan oksijenli temizsular artık yeterince denize ulaşamıyor. Gittikçe azalan denizi besleyen bol oksijenli tatlı su, üst tabakada yüzüyor. Tuzlu tabaka ise altta kalıyor. Deniz katmanları arasındaki geçirgenliği kolaylaştıracak sert rüzgârlar ya da düşük yüzey ısısı gibi meterolojik olaylar da yeterince gerçekleşmiyor. Canlıların bulunduğu tabakanın derinliği, 1955 yılında deniz yüzeyinden 140 metre derinlerde iken günümüzde “ölü bölge” yüzeyden 90 metre sonra başlıyor. İklim değişikliğinin etkisiyle dünya genelinde deniz ve okyanuslar giderek ısınıyor. Bu da ekolojik sistemin dengesinde radikal değişikliklere ve canlı çeşitliğinin hızla azalmasına neden oluyor.
HES’lerden vazgeçilmiyor
Türkiye’de kendini iyiden iyiye hissettiren iklim değişimini ve buna bağlı gelişen susuzluğu büyütecek olan HES inşalarında yavaşlama görülmezken büyük barajlarda ısrar ise sürüyor. Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana geçen 16 yıl içinde sadece Trabzon, Artvin, Ordu, Gümüşhane, Giresun ve Bayburt’ta 33 baraj inşa edildi. Bu illerde 41 barajın inşası ise devam ederken, 25 yeni baraj için de planlama ve proje çalışması sürüyor. Bu anılan barajlara tünel tipi HES barajları ise dahil değil. Yakın gelecekte Karadeniz bölgesi dışında kalan hemen her yerin kuraklık sonucu çölleşeceği öngörülerine artık Karadeniz bölgesi de eklenmiş durumda. Yeşil Yol adı verilen ancak yağma yolu olarak nitelenen yolların da maden alanlarına ulaşım amaçlı yapıldığı belirtiliyor. Maden sahalarının açılması ile birlikte yaylaların büyük çoğunluğunda yaşam sona erecek. Buna bağlı olarak yapılan barajlar ve yüzlerce HES suyu bulmakta zorlanacak. Türkiye coğrafyası çölleştirilirken Karadeniz de bundan nasibini alacak.
Yeşil Yol
Samsun’da başlayıp Artvin’den geçerek Gürcistan sınırındaki Macahel’e kadar uzanacak olan “Yeşil Yol”un bin km’sinin tamamlandığı geçtiğimiz günlerde açıklanmıştı. Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi’nin (DOKAP) açıklamalarında, Yeşil Yol’un sadece yol çalışmasından ibaret olmadığı, yolun geçtiği bölgelerde konaklama tesisleri, dış cephe çalışmaları, reaksiyon alanları gibi unsurların da destekleneceği belirtilirken, bölge halkı ise yolun maden sahaları için açılan bir yol olduğunu belirtiyor. Dönmez’in sözünü ettiği ve röntgenini çektiklerini belirttiği maden alanlarına bir altyapı çalışması olan Yeşil Yol ile maden şirketlerinin engelsiz biçimde maden sahalarına ulaşması hedefleniyor. Seçimlerde AKP ve MHP’nin oyunu koruması halinde, tüm Türkiye maden, enerji, inşaat vb. ile adeta şantiyeye dönüştürülmesi hedefleniyor. Böyle bir durumda bildiğimiz, tanıdığımız Karadeniz dağları deniz ekosistemiyle birlikte yok edilecek.
EKOLOJİ SERVİSİ