Tutuklu Medya Çınar da Öcalan’a yönelik tecridi protesto için yaşamına son verdi. İHD ve TİHV acilen tecridin kaldırılması çağrısı yaparken, tutuklulara bireysel hareket etmeme, bu tür eylemlerden kaçınma çağrısı yapıldı
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in başlattığı açlık grevi eylemi 139. gününde. Güven’in ardından 66 cezaevinde 300’ün üzerinde tutuklunun başlattığı açlık grevi eylemi 101. gününe girerken, 1 Mart’tan bu yana tüm cezaevlerinde başlayan eylem ise devam ediyor. Başta tutuklular olmak üzere açlık grevinde olan bir çok eylemcinin sağlık durumları ise her geçen gün daha da kötüye giderken şimdiye kadar 4’ü tutuklu olmak üzere 5 eylemci tecridi protesto etmek amacıyla yaşamına son verdi. Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nde Zülküf Gezen, Almanya’nın Krefeld kentinde mahkeme önünde bedenini ateşe veren Uğur Şakar, Gebze Kadın Kapalı Cezaevinde Ayten Beçet, Oltu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde Zehra Sağlam ve son olarak Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan Medya Çınar Öcalan üzerindeki tecridi protesto etmek amacıyla yaşamına son verdi.
Polisten müdahale
Nusaybin Davası’ndan tutuklu olan 24 yaşındaki Medya Çınar önceki gün Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nden yarın görülecek duruşması için Mardin’e götürüldü. Çınar Mardin E Tipi Cezaevi’nde dün sabaha karşı Öcalan üzerinde uygulanan tecridi protesto etmek amacıyla yaşamına son verdi. Çınar’ın cenazesini almak için yakınları, HDP milletvekilleri Pero Dündar ve Tuma Çelik’in de aralarında olduğu bir heyet Mardin Devlet Hastanesi Adli Tıp Morgu önüne gitti. Morg önünü öncesinde ablukaya alan polisler ise aileyi ve HDP’li heyeti morg önünden uzaklaştırdı. Polisler, ailenin cenazeye kimsenin katılmasını istemediğini iddia ederek, kalabalık dağılmadan cenazeyi teslim etmeyeceklerini söyledi. Kalabalığın dağılmaması üzerine polis aralarında milletvekillerinin de olduğu gruba müdahale etti. Müdahalede 3 kişi darp edilerek gözaltına alınırken, polisler ile milletvekilleri arasında arbede yaşandı. Polis kalabalık dağılmadan cenazeyi vermeyeceğini söyledi.
Cenaze köyünde defnedilecek
31 Mayıs 2016’da 42 kişiyle birlikte tutuklanan Çınar, Nusaybin Davası’nın duruşmalarında maruz kaldığı işkenceyi dile getirmişti. Çınar, Kürtçe yaptığı savunmada geçmiş dönemde yaşanan baskıları hatırlatarak, “Eğer bunun karşısında bir mücadele verilmeseydi bugün burada da aynısı yaşanırdı” demişti. Çınar, sonraki duruşmalarda ise Öcalan üzerindeki tecrit uygulamalarını protesto ettiğini belirterek, SEGBİS’i reddetmiş, savunma yapmamıştı. Çınar’ın cenazesi Kızıltepe’ye bağlı Çimenli (Margik) köyünde defnedilecek.
‘Bireysel hareket edilmemeli’
Cezaevlerinde tecridi protesto etmek amacıyla yaşamına son veren tutukluların ardından PKK açıklama yaptı. Fırat Haber Ajansı’nda (ANF) yer alan habere göre açıklamada, “Eylem çizgisini doğru anlamak, bireysel değil örgütlü davranmak önemli ve gereklidir. Bazı eylemler vardır tekrarı olmaz, tekrar etmeye çalışmak anlamsızlık doğurur. İşte Zülküf, Uğur ve Ayten yoldaşların eylemleri bu türden eylemlerdir. Zindanlar başta olmak üzere her alandaki tüm yoldaşların bu bilinçle hareket edeceklerine, bireysel değil örgütlü davranacaklarına inanıyoruz” denildi.
Sağlam jandarma ablukasında defnedildi
Tecridi protesto etmek amacıyla Erzurum Oltu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde yaşamına son veren Zehra Sağlam’ın el konulan cenazesi Erzurum Adli Tıp Kurumu’nda Jandarma tarafından alınması ardından Kayalıkale (Xinzor) köyüne getirilmişti. Muş Valiliği tarafından köye girişlerin yasaklanması üzerine zırhlı araçlarla yolu trafiğe kapatan polis ve jandarma, HDP’li vekillerin ve halkın cenazeye katılımını engelledi. Cenazenin defin işlemine katılanların sayısına da sınırlama getiren jandarma, sadece kimi aile bireylerinin katılmasına izin verdi. Sağlam’ın cenazesi, jandarma ablukası altında sadece aile bireylerinin katılımıyla toprağa verildi.
Köye giriş çıkışlar 15 gün yasaklandı
Öte yandan dün de Sağlam’ın Varto’nun Kayalıklı köyündeki taziyesine giden HDP, HDK ve DBP’li heyet, valiliğin “yasak” kararı gerekçe gösterilerek durduruldu. Taziye ziyaretlerinin engellenmesine tepki gösteren HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit ise, “Bu yaşadıklarımızın cümlelerle tarifi yok. Gencecik insanlar tecridin son bulması için yaşamlarına son verirken, Adalet Bakanlığı ölümlerin önüne geçmek için hiçbir adım atmıyor. Her gün cezaevinde bir tabut alıyoruz. Az önce bir bilgi aldık, Mardin cezaevinde bir tutuklu daha yaşamına son verdi. Bir kez daha sesleniyoruz, gelin bu tecridi kaldırın. Ölümlerin önüne geçin. Görevinizi yerine getirin” dedi. Valiliğin köye giriş çıkışları 15 gün yasakladığı belirtildi.
Bağımsız heyetler oluşturulmalı
Cezaevlerinde tecridi protesto etmek amacıyla yaşamına son veren tutukluların ardından açıklamalar ardı ardına geldi. Önceki gün Leyla Güven bir radyo aracılığıyla tutuklulara seslenirken, İnsan Hakları Derneği (İHD) Eşbaşkanı Öztürk Türkdoğan ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Genel Sekreteri Metin Bakkalcı açıklama yaptı. Gelen açıklamalarda tutukluların yaşamına son verme tarzındaki eylemlere başvurmalarının kabul edilemeyeceği belirtilirken hükümete de tecridi bir an önce kaldırma çağrısı yapıldı. İHD Genel Merkezi’nde düzenlenen ortak basın toplantısı “Yaşama hakkı vazgeçilmezdir tecride hayır” başlığıyla yapıldı. Açıklamada konuşan Türkdoğan, şunları söyledi: “Hapishanede veya herhangi bir yerde hiç kimse yaşamına son vermemelidir. Mahpusların içerisinde bulunduğu siyasal ve psikolojik ortamın farkındayız. Ancak tecridin kaldırılması noktasında kişilerin yaşamlarına son vermesi kabul edilemez ve bu tarz eylemlere başvurulmamalıdır. Bu konuda bu çağrımızın gereği anlaşılmalıdır.” Birleşmiş Milletler (BM) Mandela Kuralları olmak üzere Türkiye yasalarına bile aykırı olan tecridin son bulmasını isteyen Türkdoğan, siyasi iktidara bir an önce sorumlu davranarak hapishanelerdeki tecridi kaldırma çağrısı yaptı. Açlık grevlerinin artık kritik aşamada olduğunu söyleyen Türkdoğan, bağımsız heyetlerin cezaevine girişine ve açlık grevcileriyle görüşme yapılmasına izin verilmesi gerektiğini söyledi.
Kaya: Örgütlü hareket edilmeli
Cezaevlerindeki PKK ve PAJK davası tutukluları adına açıklama yapan Deniz Kaya, Öcalan’a yönelik tecride karşı başlatılan ve kritik eşiği aşan açlık grevleri konusunda duyarlılık ve örgütlü hareket etme çağrısı yaptı. Kaya, yaklaşık 7 bin tutuklunun açlık grevinde olduğunu belirterek, açlık grevinin talepler kabul edilene kadar süreceği vurguladı. Zülküf Gezen, Ayten Beçet, Uğur Şakar ve Zehra Sağlam’ın tecride karşı yaşamlarına son verdiği hatırlatılan açıklamada, “Dört yoldaşımızın şehadeti hem zafer inancımızı keskinleştirmiş hem de halkımızın kararlığını yükseltmiştir… Öyle bir faşizmle karşı karşıyayız ki şehit yoldaşlarımızın cenazelerinden korkar olmuştur. Toplumsal geleneklerin uygulanmasına dahi izin vermemekte, gece yarıları zifiri karanlıklarda ailelerin rızası olmadan, cenaze kaçırılarak defin işlemleri yapılmaktadır. Vicdansızlık had safhadadır. Ve biz diyoruz ki ne olursa olsun her koşulda, hep birlikte direnerek kazanacağız, özgürleşeceğiz. Tüm direnen yoldaşlarımızın kahramanlıklarını tekrar tekrar selamlarken ‘yaşam’a daha örgütlü yaklaşmayı da hep beraber esas alacağımızın sözünü vermeliyiz” dedi. Kaya son olarak, “Eylemimizi taleplerimiz kabul görene kadar sürdüreceğiz. Şehadetler karşısında halkımızı, kurum ve kuruluşları, dünya ve Türkiye kamuoyunu, ‘ben insanım’ diyen herkesi duyarlı olmaya çağırıyoruz” dedi.
HABER MERKEZİ