Akil İnsanlar Heyeti üyeleri, Öcalan’a yönelik tecridi ve açlık grevlerini gazetemize değerlendirdi: Hükümet kendi yasalarını uygulamalı, tecrit şimdi kalkmalı, can kayıplarını önlemek için bir gün bile beklenmemeli
Elif Aydoğmuş/İstanbul
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki mutlak tecridin kaldırılması talebiyle DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven öncülüğünde başlayan açlık grevi eylemleri dünyanın birçok yerinde yankı uyandırdı. Güven’in eylemi 139. gününe girerken Güven’in ardından 66 cezaevinde 300’ün üzerinde tutuklunun başlattığı eylem ise 101. gününde. Yine tüm cezaevlerinde yaklaşık 7 bin tutuklunun 1 Mart’tan bu yana başlattığı eylem devam ederken, bugüne kadar 4’ü tutuklu olmak üzere 4 eylemci tecridi protesto etmek amacıyla yaşamına son verdi. Başta tutuklular olmak üzere açlık grevinde olan eylemcilerin sağlık durumları kritik eşiği aşmış durumda. Açlık grevlerini daha önce gazetemize değerlendiren aydın, sanatçı ve Türkiye’nin önde gelen hukukçuları hükümete acil yasalara uyma ve tecridi kaldırarak çözüm bulma çağrısında bulunmuştu. Şimdi ise çözüm sürecinde önemli rol almış Akil İnsanlar Heyeti üyeleri gazetemize tecridi değerlendirdi. Akiller, “Ölümlerin acilen önüne geçilmeli” çağrısında bulundu.
Bir gün dahi beklenmemeli
Öztürk Türkdoğan: Açlık grevleri konusunda çabalarımız devam ediyor. Adalet Bakanlığı’yla ve Kamu Başdenetçisi ve bakanlıklarla görüştük. Türkiye bir kanun devletiyse kanunlarını her yerde ve herkes için eşit olarak uygulamalıdır. Leyla Güven’in dile getirdiği konu tam da bu. Hükümetin de bu talep karşısında uygun adım atması gerekir. Yasaları uygulamamak bu iktidarı da zora sokacaktır. Anladığım kadarıyla o güvenlik politikalarının, savaş politikalarının bir gereği olarak İmralı hapishanesinde tecrit uygulanıyor. Hükümetin Kürt sorunun çözümünde uygulanan güvenlik politikalarının, savaş politikalarının sonuç vermediğini anlamış olması gerekiyor. Tabi bizim bu gördüklerimizi demokratik kamuoyunun da gündemine alması ve iktidarı bu noktada uyarması gerekiyor. Bir an önce adım atılmalıdır. Bu konunun seçimden bağımsız ele alınması lazım; bir gün dahi kaybedilmemeli.
Tecrit siyaseti kilitliyor
Ahmet Faruk Ünsal: Tecrit meselesi Türkiye siyasetini kilitleyen bir olay. Leyla Güven tecride karşı başlattığı açlık greviyle bu kilidi açmak istiyor. Tecridin kalkmaması halinde açlık grevi yapan insanların hayati tehlikeleri söz konusu. İstenmedik durum olması halinde Türkiye siyaseti daha fazla kilitlenecek. Tecridin kalkması hem Kürt sorununun kalkması noktasında önemli bir kilit adım olacak, hem de başka insanların yaşamları için önemli bir adım olacak. Türkiye’nin rahatlaması için tecridin kalkması lazım.
Orda kimse var mı?
Gazeteci-yazar Ali Bayramoğlu: Açlık grevi eylem biçimini politik olarak doğru bulanlardan değilim. Ancak bugün açlık grevinde olanların talebini destekliyorum. Açlık grevi eylemlerinden anlaşılması gereken sadece Öcalan şahsında bir mesele değil. Anlaşılması gereken en önemli hususlardan biri de Kürtler üzerindeki bu baskının kaldırılması, siyasetin devreye girip normalleşme sürecinin başlamasını istemektir. Dolayısıyla buradaki toplumun ve geri kalan siyasetin duyarsızlığını da üzüntüyle karşılıyorum. Siyasete dönülmesi, insan canına değer verilmesi her duyarlı hukuk devleti yöneticisinin yapması gereken şeydir. Varsa piyasada böyle siyasetçiler kendilerine çağrım budur.
Sorumluluk hükümette
Dr. Vahap Coşkun: İlkesel olarak açlık grevleri ve ölüm orucu eylemlerini reddeden biriyim. Tecrid sorununun siyasal ya da hukuki çerçevede çözüme kavuşturulması lazım. Eylemlerin bir an önce sonlanması gerekir. Burada özellikle siyasal temsil makamlarında oturanların ciddi derecede üzerlerine bir sorumluluk düştüğünü düşünüyorum. Bu sorunların çözümünde asıl inisiyatifi kendilerinin almaları gerekir. İnsan yaşamının ötesinde politik amaçlı bir şey söz konusu olamaz.
Kimse kayıtsız kalmamalı
Celalettin Can: İnsanların kutsal yaşam hakkının ihlal edilmemesi, bu sorunun bir an önce çözülmesi ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kendi yasalarına aykırı durumda ısrar etmemesi çabası içerisindeyiz. Tutukluların ve Güven’in durumu her geçen gün ağırlaşıyor. Hükümet, Ergenekon-MHP ittifakını gözeterek bu işten uzak durma görüntüsü vermeye çalışıyor. Birçok sanatçı, aydın, toplumun kanaat önderi bu konuya mesafeli. Söz konusu Öcalan’ın üzerindeki tecridin kaldırılması talebi olması nedeniyle. Fakat bu düşünceye karşı mücadele etmek gerekiyor. Neticede insanların yaşam hakları vardır ki bu kutsaldır, dokunulmazdır. Bu eylemi doğru bulmamaları anlaşılabilir ancak yaklaşık 7 bin kişi açlık grevinde; özellikle tutukluların durumu ağır, buna kayıtsız kalınması anlaşılabilir değil. Tecridin hiçbir yasada karşılığı yok. Tüm duyarlı insanların yaşam hakkına sahip çıkması gerekir, tecride karşı tavır geliştirmesi gerekir. Bu sorunun bir an önce çözülmemesi daha fazla ölümü getirecek, bununla beraber ise halklar arasındaki bağ kopma noktasına gelecek.
Kendi yasanızı uygulayın
Prof. Dr. Baskın Oran: Bugün açlık grevlerinde olanlar hükümetin umurunda değil. En ufak bir biçimde ilgilendiği yok ya da öyle gözüküyor. Bu korkunç. Çocuklar ölecek, buna bağlı olarak tepkiler oluşacak ve beraberinde ise birbirimize gireceğiz. Hükümet kanunları uygulasın; herkesin kaç saat güneş altında dolaşma hakkı varsa, insanlarla görüşme hakkı varsa, kanunda ne yazıyorsa onu uygulasınlar. Bunları uygulamadıkları için insanlar bedenlerini ölüme yatırdı.