Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi,İstanbul’un Gaziosmanpaşa ilçesindeki Karadeniz Mahallesi’nde kadın bürosunun açılışını gerçekleştirdi. HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy, HDP İl Eşbaşkanı Esengül Demir, HDP Gaziosmanpaşa Belediyesi Eşbaşkan Adayı Rojda Fırat ve çok sayıda kişinin katıldığı açılışta sık sık “Jin jiyan azadi” ve “Leyla Güven onurumuzdur’ sloganları atıldı. “Leyla’nın talebi talebimizdir” dövizlerinin açıldığı açılış öncesi kitle çalınan müzik eşliğinde halay çekti.
‘Mücadeleye devam’
Kadın bürosunun açılışı sonrası ilk olarak konuşan HDP Gaziosmanpaşa Belediyesi Eşbaşkan Adayı Rojda Fırat, zalim Dehak’lara karşı direnen tüm halkların Newroz’unu kutlayarak 31 Mart’tan sonrasının tüm halklar için bahar olacağını kaydetti. AKP’nin 17 yıllık iktidarı boyunca kadınlar için hiçbir şey yapmadığı gibi kadın kazanımlarına da göz diktiğini ifade eden Fırat, “Biz kadınlar barış gelinceye kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Erkek egemen sistemin bizi dört duvara sıkıştırmak istemesine karşın kadınlar olarak tüm renklerimizle sokaklarda, belediyelerde, şehirlerde olmaya devam edeceğiz. Kadınların sesini susturamazlar. Belediyelerde yaptıkları yolsuzlukların da hesabını soracağız. Hiçbir yere gitmiyoruz, buradayız” diye konuştu.
‘Kadınlara için kazanacağız’
Ardından söz alan HDP İstanbul İl Eşbaşkanı Esengül Demir, mücadelenin öncülerinin her daim kadınlar olduğunu vurgulayarak, Leyla Güven’in de tecride karşı sürdürdüğü direnişiyle bir lider kadın olduğunu ifade etti. Demir, “Bugün Leyla Güven yürütülen mücadelede kadınların ne kadar dirençli, kararlı olduğunun en büyük göstergesidir. Mutlaka kazanacağız ama en çok kadınlarla kazanacağız” dedi.
‘Memleketi özgürleştireceğiz’
Açılışta son olarak söz alan HDP İstanbul Milletvekili Oya Ersoy ise, erkek egemen politikalarıyla kadınların canına, haklarına kasteden bir iktidarla karşı karşıya olduklarını dile getirerek, isyana en çok hakkı olanların kadınlar olduğunu söyledi. Kadınların eşit yurttaşlık haklarının elinden alınmak istendiğini belirten Ersoy, “Biz tüm bu politikalarınızı kadın aklımız ve becerilerimizle, eşitlik mücadelemizle hem kendimizi hem bu memleketi özgürleştireceğiz. Biz mücadelemize olan güvenle hepinizi hizaya getireceğiz. Bu ülkeye barışı da, batısıyla doğusuyla el ele tutuşan kadınlar getirecek” diye konuştu.
‘Biji Newroz’
Açılışın ardından yurttaşlar İstanbul’un yakılacak olan ilk Newroz ateşi için seçim bürosu önünde bir araya geldi. Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Sultangaziİlçe Eşbaşkanı Fatma Yeni, eline aldığı meşale ile “Bu Newroz’un adı Leyla’dır” diyerek Newroz ateşini yaktı. “Biji Newroz”, “Biji berxwedana Leyla” sloganları eşliğinde yakılan Newroz ateşinin etrafında yurttaşlar dakikalarca halay çekti. Kimi yurttaşlar ise yakılan Newroz ateşinin üstünden atladı.
‘Her şeye rağmen korkmuyoruz’
Nusaybin, Adana, Kulp ve Cizre’de 1991 yılında Newroz kutlamalarında 31 kişi öldürülmüştü. 1992 yılında ise dönemin Başbakanı Süleyman Demirel’in Newroz Bayramı’nı isteyen herkesin özgürce kutlayacağını açıklamasının ardından kutlamalar için sokağa çıkan halkın üzerine ateş açıldı. Aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 94 kişi katledildi. 92 Newrozu’na katılan ve yaşananlara tanık olan Emine Acar, her 21 Mart günü bu zulme karşı alanlarda olduğunu söylüyor.
Acar, o gün yaşadıklarını şöyle anlatıyor: “O gün Newroz’du. Hepimiz her sene olduğu gibi alanlara çıktık. Biz bir alanda Newrozu kutlarken bir anda orada bulunan askerler bize saldırdı. O zaman insanlarla birlikte bir eve gittim. Hemen ardından şehadet haberleri geldi. O dönemde çok acı gördük. 27 yıl önce yaşadıklarımızı şimdi hala da yaşıyoruz. Bu acı ve baskı bitmiyor ama bizim de direnişimiz asla bitmeyecek” diye anlatıyor. ‘Cenazesini göremedim’ Newroz’da yaşamını yitirenlerden biri olan Hüseyin Ertene’nin annesi Ayşe Ertene ise, yaşanan olaydan sonra oğlunun cenazesine dört gün sonra ulaştığını vurguluyor. Ertene, “O gün bizim sokağa çıkmamızla taranmamız bir oldu. Daha sonra oğlum kitleye ‘siz durun ben giderim’ dedi. Biz de evlere doğru koşmaya başladık. Biraz sonra da bana ‘oğlun şehit düştü’ dediler. Oğlumun yerden alınan cenazesini dört gün boyunca hiç görmedim. Ben onu sağlam beklerken cenazesini getirdiler” diye anlatıyor o günü. Ertene son olarak: “Benim oğlum bir suç işlemedi, Newroz’a katılmıştı. Kimse o gün bir suç işlemedi. Haksız ve suçsuz yere onlarca insan yaşamını yitirdi. Allah hakkımızı bırakmasın. Her şeye rağmen o gün de korkmadık şimdi de korkmuyoruz. 70 yaşındayım ve hala tüm Newrozlara gidiyorum. Bu Newroz’da da renklerimizle, Leyla ve yoldaşlarına ses olmak için alanlarda olacağız” dedi.
ŞIRNAK
İSTANBUL