Yaşamın en önemli elementi olan suya mal gözüyle bakış devam ediyor. TSKB tarafından yayımlanan raporda su kıtlığı elmasla kıyaslanırken, suyun en çok kullanıldığı iddia edilen tarım üretimleri, raporda değersizleştiriliyor
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) Ekonomik Araştırmalar tarafından 22 Mart Dünya Su Günü nedeniyle yayımlanan “Su: Yeni Elmas” başlıklı raporda, “2004 ile 2016 yılları arasında su kullanımında yüzde 50’den fazla artışın gerçekleştiği belirtildi. Raporda, 2004 ile 2016 yılları arasında su kullanımında yüzde 50’den fazla artış gerçekleştiği, nüfus ve ekonomik büyüme oranının etkileri de dikkate alındığında, mevcut kaynakların 20 yıl içinde tükenebileceği öngörüsüyle, gelecekte Türkiye’nin su kaynakları üzerindeki baskının daha da artacağı belirtiliyor. Suyu elmasla karşılaştırarak suya bir meta gözüyle bakıldığını gösteren raporun başlığı ise suya sadece üretimlerde kullanılan bir kaynak olması dışında bir değer biçilmediği görüldü.
Tarım fayda sağlamıyor
Raporda, “Su tüketiminin nüfus artışının yanı sıra ekonomik gelişmeler, değişen tüketici yapısı ve bazı diğer faktörlere bağlı olarak artacağı bekleniyor. Özellikle gelişmekte olan ülkeler başta olmak üzere birçok ülke için tarım sektörünün en çok suyu tüketiyor olmasına rağmen, ilgili ülkeye ‘daha düşük bir fayda’ sağlıyor” ifadeleri dikkat çekiciydi. Suyun ekosistemde yaşayan milyonlarca türün yaşam kaynağı olması bir bankayı ilgilendirmeyeceği anlaşılır bir şey, ancak tarım üretimlerini değersizleştiren açıklamalar yapılıyor olması AKP hükümetinin tarımsal üretimlere yönelik ortaya koyduğu politikalarla çakışıyor olması dikkat çekici.
Su ve enerji
Yeryüzündeki su miktarı yıllar içinde sabit kalırken, artan ihtiyaca bağlı olarak su kaynakları üzerindeki baskının daha da derinleştiğinin belirtildiği raporda, bunun su kıtlığı sorununu ortaya çıkardığı ifade ediliyor. Türkiye’nin su varlığına ilişkin olarak ise “Üç tarafı sularla çevrili olmasına rağmen, Türkiye’nin su stresli bir ülke olduğu biliniyor. Türkiye, aşırı sıcaklıklara sahip ‘yarı kurak’ bir bölgede yer alıyor. Artan enerji talebiyle birlikte, enerji üretimi için su kullanımı artıyor” tespitleri yer aldı. Su stresi yaşandığı bir gerçekken enerji talebinin arttığından söz edilmesi gerçeklerden uzak bir yaklaşım. Ne su ne de doğal yaşam enerji üretimlerine bağlanmaması gerektiğini gösteren bulgular atlanarak ulaşılmaya çalışılan sonuç surların sermaye yararı için koruma altına alınması önerisi ortaya çıkıyor. Ancak yakın gelecekte binlerce canlı tür (hayvan ve bitki) ve insan suya erişemeyecek hale geleceği şimdiden belli iken suyun bu erişim zorluğu yaşayan canlılardan çalınmasının önerildiği raporun ruhunda açıkça görülebiliyor.
EKOLOJİ SERVİSİ