Cumartesi Anneleri 729’uncu haftasında 1993 yılında gözaltında kaybedilen Ali Kırlangıçlı’nın akıbetini sordu. İHD Diyarbakır ve Batman şubeleri ile kayıp yakınları ise, eylemlerinin bu haftasında Halepçe Katliamı’nda yaşamını yitirenleri anarak, yaşananların devletler tarafından soykırım olarak kabul edilmesi istendi.
Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 729’uncu haftasında Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelmek isteyen Cumartesi Anneleri, bir kez daha polis tarafından engellendi. Cumartesi Anneleri, polis engelli üzerine İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokakta eylemlerini gerçekleştirdi. Sokak, polisler tarafından her hafta olduğu gibi yine ablukaya alındı.
Cumartesi Anneleri, üzerinde kaybedilen yakınlarının fotoğraflarının bulunduğu tişörtler giyerek, ellerinde kaybedilen yakınlarının fotoğraflarını ve kırmızı karanfiller taşıdı. Bu haftaki eylemde ise 7 Mart 1993 yılında gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Ali Kırlangıçlı’nın akıbeti sorularak adalet talebinde bulunuldu. Basın açıklamasını yapan İkbal Eren, Türkiye’de devletin kayıp yakınlarının şikayetlerini derhal ve titizlikle araştırılmasını sağlama yükümlülüğünü yerine getirmek yerine kayıp yakınlarını 30 haftadır engellediğini söyledi.
1993 yılının başında Türkiye’ye döndü
Bursa İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi 4’ncü sınıf öğrencisi olan Ali Kırlangıçlı’nın 12 Eylül askeri darbesinin ardından 2 Ekim 1980 tarihinde tutuklandığını belirten Eren, Kırlangıçlı’nın İstanbul’da askeri mahkemede yargılandığını ve siyasi bir kararla idama mahkum edildiğini ifade etti. Eren devamla şöyle dedi: “28 Mayıs 1990 tarihinde Bayrampaşa Kapalı Cezaevi’nden dört kişiyle birlikte firar edip yurtdışına çıktı. 1993 yılının başında Türkiye’ye döndü. 6 Mart 1993 tarihinde İstanbul Kartal/ Esentepe’de bir eve yapılan polis baskınında, sağ yakalanabilecek beş kişi taranarak öldürüldü. Aynı operasyon kapsamında, polisler Fatih’te bulunan bir eve de baskın yaparak evde bulunan beş kişiyi gözaltına aldı. Ali Kırlangıçlı 7 Mart 1993 tarihinde saat 11.00’e doğru İstanbul Fatih’teki bu eve gitti. Gittiği eve gece polis baskını yapıldığından ve halen evde kurulu olan polis karakolundan habersizdi.”
‘Operasyonu planlayan Hanifi Avcı’ydı’
O tarihten bu yana Ali Kırlangıçlı’dan bir daha haber alınamadığını da dile getiren Eren,“Aynı operasyon kapsamında gözaltına alınan 24 kişinin gözaltı kaydı yapıldı. Ancak Ali Kırlangıçlı’nın gözaltı kaydı yapılmadı ve gözaltına alındığı reddedildi. Yakın akrabaları olan avukat Kemal Kırlangıç aile adına girişimlerde bulunduysa da herhangi bir bilgiye ulaşamadı. Olaydan 17 yıl sonra dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Hanifi Avcı’nın ‘Haliç’teki Simonlar’ adlı kitabı yayınlandı. Kitapta anlattıklarından, 6 Mart 1993 tarihinde İstanbul’un değişik semtlerinde gerçekleşen operasyonları planlayan kişinin kendisi olduğu anlaşıldı” dedi.
‘Savcıları göreve çağırıyoruz’
Avcı’nın kitabında Kartal/Esentepe’deki ev baskınında altı kişinin öldürüldüğünü yazdığını da kaydeden Eren son olarak, “Oysa tüm resmi belgelerde bu evde öldürülenlerin beş kişi olduğu yazılıydı. Kitapta öldürüldüğü söylenen altıncı kişi aynı operasyon kapsamında ‘Fatih’te karakol kurulan eve giden Ali Kırlangıçlı mıydı?’ sorumuz cevapsız kaldı. Ali Kırlangıçlı’nın akıbetinin açığa çıkartılmasını, sorumlu olanların belirlenmesini ve cezalandırılmasını sağlayacak nitelikte bir soruşturma başlatılması için, savcıları göreve çağırıyoruz. Kayıplarımızı aramaktan ve kayıplarımızla buluşma mekanımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.
‘Çalmadık kapı kalmadı ama cevap yok’
Okunan basın metni ardından Ali Kırlangıçlı’nın ağabeyi İsmail Kırlangıçlı’nın eyleme gönderdiği mektup Mehmet Kılıç tarafından okundu.
Mektupta şu ifadelere yer verildi: “Kardeşim Ali Kırlangıçlı’yı gözaltına alan İstanbul Emniyet Müdürlüğü Ali’nin gözaltına alındığını kayıtlara geçirmedi ve bizleri bilgilendirmedi. Haberi duyar duymaz avukat Kemal Kırlangıç tarafından bu durum soruşturulmasına rağmen gözaltına alındığı kabul edilmedi. Tüm girişimlerimiz boşa çıkarıldı. Tam 26 yıldan bu yana kardeşimin durumu ile ilgili olarak içimiz kaygılarla doludur. Ali Kırlangıçlı’nın gözaltına alınmasından sonra ne yapıldığı açıklanmak zorundadır. O günden bu yana kendisinin ölü mü canlı mı olduğu konusunda hiçbir haber alamadık. Kardeşime ne oldu? Kimi kimden sorayım? Ne ölüsünden ne dirisinden haber alamadığımız kardeşim Ali’yi kimlere sorayım? Çalmadık kapı kalmadı ama cevap yok. Aradan 26 yıl geçmiş olsa da hala içimizde bir yerlerde ‘Ali sağ olabilir’ umudumuz yaşamaktadır. Kardeşim Ali devrim mücadelesinin isimsiz kahramanlarından biri olarak tarihteki yerini almıştır. Bir mezar taşı bile olmayan kardeşim Ali, devrimci onuru ve kişiliğiyle ölümsüzleşmiştir. Aramızdan ayrılan tüm gözaltında kayıplar gibi onların hepsi insan güzeliydiler.”
Okunan mektup ardından eylem sonlandı.
Diyarbakır ve Batman
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları tarafından “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” sloganıyla her hafta düzenlenen oturma eyleminin 527’ncisi, açık alan yasağı nedeniyle İHD Şube binasında gerçekleştirildi. Kayıpların fotoğraflarının taşındığı eyleme, İHD MYK Üyesi Raci Bilici, İHD Şube Başkanı Abdullah Zeytun, Doğu-Güneydoğu Anadolu Bölge Temsilcisi Abdüsselam İnceören, bölge illerindeki İHD şube başkanları ve temsilcileri, CHP Diyarbakır İl Başkanı Mehmet Sayın katıldı.
‘Türkiye Cumhuriyeti devletine bu suçu tanımayı hatırlatıyoruz’
Eylemde, 16 Mart 1988 yılında gerçekleştirilen Halepçe katliamında yaşamını yitirenleri anarak konuşmaya başlayan İHD Şube Başkanı Abdullah Zeytun, bu olayın Kürtlerin tarihinde soykırım günü olarak geçtiğini söyledi. Bu günün Kürt kimliğine, nüfusuna ve kültürüne yönelmiş bir saldırı olduğunu vurgulayan Zeytun, derneklerinin Halepçe ve devamında yaşananları soykırım olarak tanıdığını kaydetti. Zeytun, “Türkiye Cumhuriyeti devletine bu suçu tanımayı hatırlatıyoruz” dedi.
‘Bir daha Karagöz ve Arslan’dan haber alınamadı’
İHD Diyarbakır Şubesi Kayıp Komisyonu Üyesi Adnan Örhan ise 1993 yılında Şırnak’ın Cizre ilçesinde Korucubaşı Kamil Atak tarafından zorla götürüldükten sonra kendisinden bir daha haber alınamayan İhsan Arslan ve Ali Karagöz’ün hikayesini anlattı. Örhan, Arslan’ın eşi Şevke Arslan’ın anlatımlarıyla hikayeyi şöyle aktardı: “17 Mart 1993 tarihinde Korucubaşı Kamil Atak’ın babasının öldürülmesinden 15 gün sonra sabah askeri panzerlerle mahalle abluka altına alındı, tüm erkekler gözaltına alındı. Eşim daha sonra serbest bırakılıp eve gelirken, Kamil Atak, Ahmet Atak, Rauf Atak ve tanımadığım yaklaşık 10–15 kişi eşimi yakalayıp gözlerini bağladıktan sonra yerlerde sürükleyerek Kukel Atak’ın evine götürdüler, çok çabaladım ancak ellerinden kurtaramadım. Eşimle birlikte Ali Karagöz’ü de götürdüler.” Örhan, Karagöz ve Arslan aile bireylerinin tüm girişimlerinin sonuçsuz kaldığını ve bugüne kadar Karagöz ve Arslan’dan haber alınamadığını söyledi.
‘Bu katliamdan öte bir soykırım olduğunu söylememiz gerekiyor’
Batman’da ise kayıp yakınları ve insan hakları savunucuları, İHD Şube binasında 433’üncü kez bir araya geldi. “Kayıplar bulunsun failler yargılanasın” pankartının yere serildiği eylemde kayıpların fotoğraflarının yanı sıra Halepçe Katliamı’nda yaşamını yitirenlerin fotoğrafları taşındı. Eyleme insan hakları savunucuları, Özgürlükçü Hukukçular Derneği (ÖHD) üyesi avukatlar ve kayıp yakınları katıldı. Eylemde konuşan İHD yöneticilerinden İlyas Tarım, eylemlerinin yaklaşık altı aydır yasak olduğu hatırlatmasında bulunarak, “Bizim için Yeni Zellanda’da camiye yapılan ve onlarca insanın ölümü ile sonuçlanan saldırı ne ise Charlie Hebdo saldırısı da, Ankara Garı saldırısı da, Halepçe katliamı da aynıdır” dedi. Daha sonra açıklama yapan İHD Batman Şube Sekreteri Fahrettin Asutay, Yeni Zellanda’daki saldırıyı kınayarak, bu haftaki eylemlerini 16 Mart 1988 tarihinde Saddam Rejimi tarafından kimyasal bombalar ile binlerce insanın ölümüne neden olan Halepçe Katliamı’na ayırdıklarını söyledi. Asutay, “Bu katliamdan öte bir soykırım olduğunu söylememiz gerekiyor” şeklinde konuştu.
HABER MERKEZİ