DTK Eşbaşkanı Leyla Güven’in, öncülüğünde başlayan açlık grevi eylemleri kritik aşamaya geldi. Cenevre Kürt İnsan Hakları Merkezi Başkanı İlkhan, konuyu BM İnsan Hakları Oturumlarının gündemine getirdi
PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde uygulanan tecridin kaldırılması talebiyle başlayan açlık grevleri devam ediyor. Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in Öcalan üzerinde uygulanan tecridin kaldırılması talebiyle tutuklu bulunduğu Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde 8 Kasım 2018’de başlattığı ve tahliyesinin ardından evinde devam ettirdiği süresiz-dönüşümsüz açlık grevi, bugün 128. gününde Federe Kürdistan Bölgesi’nin Hewler kentinde HDP üyesi Nasır Yağız’ın eylemi 115, Strasburg’da 14 kişi ve Galler’de İmam Şiş’in eylemi 89, cezaevlerinde 16 Aralık’ta başlayan tutukluların eylemi 90 gündür devam ederken, 1 Mart itibariyle cezaevindeki PKK ve PJAK’lı tutuklular da açlık grevi eylemine dahil oldu.
Tahliyeler etkilemiyor
Erzincan T Tipi Kapalı Cezaevi’nde açlık grevi eylemine başlayan Sedat Akın’ın tahliye edilmesi ardından Batman’daki evinde sürdürdüğü eylem 68. gününde. Gurbet Ektiren de Bakırköy Cezaevi’nde 15 Ocak’ta başladığı açlık grevi eylemini tahliye olduğu 8 Mart’tan bu yana Mardin’in Derik ilçesindeki evinde sürdürüyor.
25 Şubat’ta Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisinde başlayan İnsan Hakları Konseyi, 40. İnsan Hakları Oturumları, farklı ülkelerde yaşanan hak ihlalleri üzerine açıklanan raporlara dönük yapılan değerlendirmelerle devam etti. Oturumların akşam saatlerinde Mouvement contre le racisme et pour l’amitié entre les peuples, MRAP, (Irkçılığa karşı Halklar arasındaki Dostluk Hareketi) adlı sivil toplum kuruluşu adına Cenevre Kürt İnsan Hakları Merkezi Başkanı Mehmet İlkhan söz aldı. Öcalan üzerindeki tecride ve bu tecridin kırılması amacıyla Güven öncülüğünde birçok merkezde devam eden açlık grevlerine dikkat çeken İlkhan, BM İnsan Hakları Konseyi’ni bu noktada harekete geçmeye çağırdı.
BM raportörünün azınlıklar üzerine sunduğu raporu ve bu noktada konseyin ülkelere yaptığı önerileri hatırlatarak konuşmasına başlayan İlkhan, “Bu noktada özel raportör ve Konsey’in dikkatini, Türk devletinin Kürt halkının halklarına yönelik yaptığı saldırılara çekmek istiyorum” dedi.
“Türkiye cezaevlerindeki Kürt siyasi mahkumlar, bugün aşağılayıcı ve insanlık dışı bir muameleyle karşı karşıya” diyen İlkhan, “Örneğin, 1999 yılından beridir İmralı Cezaevinde tecrit altında tutulan Sayın Abdullah Öcalan, 2011’den beridir avukatları ile görüşemediği gibi telefon hakkını da kullanamıyor. Son 3 yıldan beridir de tamamen mutlak bir tecrit altında tutuluyor” ifadelerini kullandı. “BM Azınlıklar ve işkence özel raportörleri ve İnsan Hakları Konseyi, Türk cezaevlerindeki siyasi mahkumların karşılaştığı hukuksuz duruma ve maruz kaldıkları işkence karşısında harekete geçmelidir ve bu durumla yakından ilgilenmelidir” diyerek çağrıda bulunan İlkhan, “Açlık grevinde olan insanların yaşamlarını yitirmemesi için, bu insanları ölüme yatıran talepleri kabul edilmelidir” diye ekledi.
‘Newroz’la zafere ulaşacağız’
Strasbourg’daki açlık grevi direnişi eylemcilerinden Gülistan İke, milyonlarca Kürdün kalbi ve düşüncesinin direnişçilerle olduğunun bilincinde olduklarını kaydetti. Açlık grevi eylemini önceki gün Fransa’nın Créil şehrinden gelen Halk Meclisi üyesi 20’yi aşkın kişi, HDP eski milletvekili Nursel Aydoğan ile Cizre Belediyesi’nin eşbaşkanı Leyla İmret de Strasbourg’daki eylemcileri ziyaret etti. Aydoğan ise, açlık grevinin insan iradesinin en çok açığa çıktığı eylem biçimi olduğunu vurguladı. Kendilerine düşenin açlık grevindeki eylemcilere destek vermek olduğunu belirten Aydoğan, “İnancım odur ki, bu kararlılık ve inanç İmralı’nın kapılarını açacak; bu direniş mutlaka zafere ulaşacaktır” diye konuştu. Eylemciler adına konuşan Gülistan İke ise, 7 Kasım’da Leyla Güven öncülüğünde başlayan direnişin Newroz’la birlikte büyük bir zafere ulaşacağına olan inancını paylaştı.
Uluslararası kurumlara çağrı
Tarsus 1 Nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan ve 32 gündür süresiz-dönüşümsüz açlık grevinde olan Bışar Bilen ise kardeşi Ali Bilen aracılığı ile şu mesajı aktardı: Başlatılan eylem tamamen insanidir. Öcalan üzerindeki tecrit büyük bir haksızlık ve hukuksuzluktur. Arkadaşımız Leyla Güven’in eylemi bu hukuksuzluğa karşı anlamlı ve haklı bir tutum olarak görüyoruz. Hatta doğal bir eylem olarak adlandırıyoruz. Bu ağır tecrit yaklaşık 3 yıldır sürüyorsa bunun sebebi AKP ve MHP iktidarının dayatmasıdır. İmralı’da başlatılan tecrit barışa ve bu ülkedeki demokrasiye vurulan bir kilittir. Sonuç alana kadar bu eylemi sürdüreceğiz. Ucunda ölüm olsa da sürdüreceğiz.” Hükümetin bu talepleri bastırarak bir yere varamayacağını dile getiren Ali Bilen de, uluslararası insan hakları kurumlarına ve Adalet Bakanlığı’na adım atmaya çağırdı.
Sessizliği halklar kırabilir
Bakırköy Cezaevi’nde 15 Ocak’ta girdiği açlık grevi eylemini tahliye edildikten sonra Mardin’in Derik ilçesindeki evinde sürdüren Gurbet Ektiren, kararlı olduklarını bir kez daha yineledi. Eyleminin 59. gününde olan Ektiren Jinnews’e konuştu. Cezaevlerine ses verilmesi gerektiğini ifade eden Ektiren, “Bu sessizlik can yakıyor. Böyle devam ederse şahadetler olacak. Bu sessizliği ancak halkımız kırabilir” diyerek duyarlılık çağrısında bulundu. Eylemelerinin sonuç alıncaya kadar sürdüreceğini vurgulayan Ektiren, “Ne olursa olsun bu tecrit kalkacak. Biz kararımızı verdik ve bizler bu karardan vazgeçmeyeceğiz. Gün sessiz kalma günü değil. Herkes bir şeyler yaparak bu direnişe ses olabilir” dedi.
CPT ne bekliyor?
KCDK-E, Avrupa’nın açlık grevleri ve tecrit karşısındaki sessizliğine son verilmesi için yarın Berlin’de düzenlenecek mitinge güçlü katılım çağrısı yaptı. Bugün Berlin’de düzenlenecek eyleme ilişkin yazılı açıklama yapan KCDK-E., açlık grevlerin kritik aşamaya geldiğine vurgu yaparak, “Artık kritik aşamayı da geçen, sağlıkları ve yaşamları tehlike sinyalleri veren, açlık grevi direnişçileri, tecrit kalkmadan geri adım atmayacaklarını ve direnişlerine ölüm pahasına devam edeceklerini her fırsatta açıklıyorlar” denildi. Açıklamada insan hakları kurum ve kuruluşlara harekete geçme çağrısı yapılırken, “AP Parlamentosu’nda Türkiye ile ilgili müzakerelerin askıya alınması kararı dahi, CPT ve Konseyin tecridi kaldırmaya dönük adımlar atması için yeterli nedenlerdir” ifadelerine yer verildi.
Birlik başarı getirir
HDP milletvekillerinin il binasında sürdürdüğü açlık grevi eylemini her gün ziyaret eden engelli yurttaş Murat Danış, “Arkadaşlarımız olmasaydı, bu merdivenleri tırmanmayabilirdim. Arkadaşlarım oldukları zaman çıkabiliyorum. Birlik olunca yapılabilir. Bu söylediklerimiz sokaklar için de geçerlidir. Yapabilen elinden geleni yapmak durumundadır. Bu bizim kendimize olan saygımızdan dolayı olmalıdır. Halkımıza olan borcumuzdan olmalıdır” diyerek dayanışmaya işaret etti. Leyla Güven’in ikinci Leyla Qasım olduğunu dile getiren Danış, “Hiç bir zaman mücadelenin tıkanmasına müsaade etmeyeceğiz. Bu yolun çok daha uzun olduğunu biliyoruz ama başarının geleceği inancını yükseltmek zorundayız” diye konuştu. Aynı zamanda DBP Eşbaşkanı Mehmet Arslan, DTK Eşbaşkanı Berdan Öztürk ve DTK Eşbaşkanlık Divanı üyeleri’de HDP İl binasında açlık grevindeki eylemcileri ziyaret etti.
‘Kaybedecek neyiniz kaldı’
Eskişehir H tipi Kapalı Cezaevi’nde 20 Ocak’tan bu yana (55 gündür) açlık grevinde olan Cihan Alkan’ın annesi Necla Alkan da Gebze Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuluyor. Rahatsızlığından dolayı açlık grevine giremeyen Alkan (64), Mezopotamya Ajansı’na, 20 Ocak’tan bu yana çocuğunun açlık grevinde olduğunu söyledi. Alkan’ın “Yaşam ve özgürlük savaşı veriyor. Şu an o da 3 arkadaşıyla beraber. Tüm iletişim araçları ellerinden alınmış. Bir gazete bile verilmiyor. Fazla kilo kaybetmişler. Her direnişçi gibi onlar da tecrit kırılmayana kadar bu eylemden vazgeçmeyecekler” diye belirtti. Alkan tutuklu ailelerine, “Çocuklarımız tecridin kırılması için ölümü göze almışlarsa siz anne ve babaların zindan kapılarında sabahlamaları gerekiyor. Kaybedecek neyiniz kaldı ki?” dedi.
B1 vitamini verilmiyor
Bandırma 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan Şiyar Akboğa 28 arkadaşıyla birlikte 1 Mart’ta açlık grevine başladı. Açlık grevindeki çocuğunun görüşüne 7 Mart günü giden anne Şükran Akboğa, açlık grevlerinin yaşanan adaletsiz düzene karşı bir tepki olduğuna dikkat çekerek, “Yeter artık nereye kadar sürecek bu zulüm. Bunu bize reva görenler baş eğmemizi bekliyor, ama biz asla baş eğemeyeceğiz. Bizim canımız çocuklarımızdan daha değeli değildir” dedi. Grevdekilerin morallerinin yüksek olduğunu söyleyen anne Akboğa, tutukluların kendisiyle paylaşımlarını şöyle aktardı: “Gardiyanlar açlık grevine giren eylemcileri sürekli tahrik ediyor, görüşe çıktıklarında omuz atıyorlar, sözlü tacizde bulunuyorlar. Gardiyanların bu tutumuna karşılık veren tutuklular ise darp ediliyor. Yine tutukluların, su, şeker, meyve suyu, şekerli su gibi sıvı ihtiyaçları karşılanmıyor. Açlık grevi eylemcilerine B 1 vitamini cezaevi yönetimi tarafından verilmiyor.”
HABER MERKEZİ