Siyasi analiz ve değerlendirme yapan biri için keskin öngörülerde bulunmak tehlikelidir. Değişim-devinim yaşamın esası ise, kesinlik ve keskinlik kavramları görecelidir. Bugün kesin olan yarın ihtimal düzeyine inebilir. Ayrıca bilimsel metod mutlakiyet, kesinlik, keskinlik karşıtıdır. O nedenle sınır ihlali yaratmadan, bugün yaşananlardan hareketle ve tarihsel gelişmelerin seyir izlerini takip ederek, bazı öngörülerde bulunmak mümkün. Önümüzdeki dönem pek çok yeni ve farklı gelişmeye gebe olsa da yaşanma ihtimali yüksek gelişmeler gittikçe belirginleşiyor.
Yaratılan beklentiler ya da beklenmeyen durumlar üzerinden Türkiye muhtemelen tarihinin önemli bir kırılma anını yaşıyor. Bu seçim beklenin aksine iktidar güçleri için de muhalif güçler için de tahmin edilenden çok daha büyük anlamlara sahip. Muhtemelen yaratacağı etkiler de yıllarca konuşulacak düzeyde olacak. Nasıl ki, 2010 referandumu, Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçiş gibi kritik dönemler yaşandıysa, 2019 yerel seçimleri sistemin bundan sonraki gidişatını belirlemek açısından önemli bir moment olacak.
İktidarın seçimleri bir varlık-yokluk meselesine dönüştürmesi ve bunu bir beka referandumu üzerinden ele alması boşuna değildir. Bugün tanık olduklarımız, seçim meydanlarında girişilen hayat-memat yarışı gelecek olanın işaretidir. Peki ne olacak?
1- İktidar bu seçimlerden istediği sonucu elde edemeyecek! Çok belirgin bir kazanan kaybeden denklemi oluşmasa da bu seçimler AKP için güç yitiminin başlangıcına dönüşecek. Bu durum AKP’nin kendi içinde, AKP ile MHP arasında çelişkilerin derinleşmesini beraberinde getirecek. Soylu, devlet içinde edindiği konum ve güç ile AKP sonrası hesaplarda daha devletçi bir tutumla yerini sağlamlaştırmaya çalışacak. Bu seçimin kazananı demokrasi mücadelesi verenler olacak. Yerel seçimler, AKP’nin topluma karşı keskin bir mücadelesine dönüşüyor. Eğer AKP seçimlerden güç yitimine uğrayarak çıkarsa, uyguladığı baskıcı otoriter politikanın yanlışlığını kabullenerek, toplumla uzlaşma yollarını arama ihtimali ortaya çıkacak. Eğer mevcut gücünü korursa baskı politikasının işe yaradığını, sonuç aldığını düşünerek, bu politikayı daha sertleştirerek sürdürecek.
2- Yeni parti kurulmayacak! Kurulsa da yeni olmayacak. 17 yıldır yaşanan her türlü gelişmede pay sahibi olan kadroların kuracağı parti yeni olamaz. Yeni kavramı her türlü arkaik gelişmeyi örtmeye yönelik bir şal görevini görmektedir. Yeni Türkiye, Yeni Dönem, Yeni Program, Yeni Hükümet… Hangisi yeni bunların? Şayet bütün denklemler tükenir, AKP’nin güç kaybı belirginleşmeye başlarsa AKP kendi içinde kendi yedeğini çıkarmaya çalışacak. Erdoğan’ın her seçim dönemi bu yeni parti meselesini gündeme getirmesinin iki boyutu var. Birincisi kendi tabanında, “arkadaşlarımın ihanetine uğradım” duygusu üzerinden bir mağduriyet yaratıyor. İkincisi toplumsal ilgili bu oluşumun üzerine çekerek, eğer bir alternatif çıkacaksa da bunun ancak AKP içinden çıkacağı duygusunu yerleştiriyor.
3- Ekonomik kriz derinleşecek! Bütün göstergeler ekonominin darboğaza girdiğini gösteriyor. Hem seçim bütçesi ve hem de seçim öncesi baskılanan ekonomik durum, seçimden sonra daha ağır bir sorunla karşı karşıya getirecek. AP’nin aldığı “müzakereleri dondurma” tavsiye kararı ile ABD’nin Türkiye’yi “imtiyazlı ticaret ortaklığından” çıkarması bunda önemli bir rol oynayacak.
4- Bütün bu gelişmeler içinde umut doğuyor. Öncelikle bu seçimin en radikal değişimi kayyımların kesin kes gidecek olmasıdır. Halk iradesinin yeniden tecelli edecek olmasıdır. 31 Mart’tan sonra kayyımlar atanamayacak, Türkiye siyasi tarihinin yüzkarası olarak ilelebet tarihe karışacak. Çünkü artık asla bu sistemin meşruiyeti olmayacak. Kayyımların gidecek olması demokrasinin gelişinin ve yeniden tesis edilmesinin ilk önemli adımı olacak.
5- Bu bahar başka bir güzel geliyor. Direniş yaygınlaşıyor, binlerce insan bir iddia ve ideal uğruna çürütülen bütün değerleri yeniden yeşertiyor. Bu eylem ve sonuçları yeni bir toplumsal sözleşmenin filizlenmesini beraberinde getiriyor. Newroz her zamankinden daha görkemli ve anlamlı kutlanacak. Leylaların Newrozlaştığı, Newroz’un Leyla renginde kutlandığı bir dönem gelecek umutlarının yeşerdiği bir dönemdir. Türkiye toplumu sıkıntılar içinde, sıkıntıları bir süre daha devam edecek ancak bu toplumun üzerine güneş doğudan doğuyor. Newroza we pîroz be!