Eğil’de yaşayan Müslümanlaştırılmış Ermenileri konu edinen ‘Saklı Haç’ belgeselinin çekimleri tamamlandı. Yönetmen Sancar, ‘Son anlatıcılar da hayattan göçmeden bu konuyu kalıcı kılmak için harekete geçtik’ dedi
Neğşirvan Güner/İstanbul
Diyarbakır’ın Eğil ilçesinde yaşayan Müslümanlaştırılmış Ermenileri merkeze alan “Saklı Haç” belgeselinin çekimleri tamamlandı. Yönetmenliğini gazeteci Altan Sancar ve Serhat Temel’in birlikte üstlendiği, müslümanlaştırılmış Ermenilerin yakınlarının hikayelerinin izleyiciye aktarılacağı yapım, nisan ayında izleyici ile buluşmaya hazırlanıyor. 1915 ve sonrasında ilçede ve çevresinde yaşayan Ermenilerin akıbetini, özellikle de ilçede yaşayan Müslümanlaştırılmış Ermeniler’in kimlik bunalımını, 1915 sonrası travmalarını ve kendilerinden sonraki kuşaklara aktardıkları hikayeleri beyaz perdeye taşıyacak “Saklı Haç” belgeselinin yönetmeni Altan Sancar ile konuştuk. Çekimler sırasında yaşlı bir kadın ile görüşürken, kadının kızının kendilerini aradığını “Başımızı belaya sokmayın” dediğini de aktaran Sancar, “Korku gerçekten hala diri, hele ki son dört yılda yaşananlar ile nasıl olmasın?” dedi.
Belgeselin isminin hikayesini de anlatan Sancar, sözlerine şöyle devam etti: “Yaşlı bir kadın, hikayesini anlattıktan sonra bizlere ninesinin annesine, annesinin de kendisine bıraktığı ve yıllardır sandıkta sakladığı haçı gösterdi. Uzunca yıllardır bir aile emaneti gibi kadınlar birbirlerine devrediyorlar. Kendisi de kızlarından birine devredecekmiş. O saklı haçın sandıktan çıktığı anda bizlere çok yardımcı olan sevgili Sertaç Kayar dönüp ‘Belgeselin adını bulduk’ demişti. O andan itibaren adı Saklı Haç oldu.”
‘Saklı Haç’ belgesel fikrinin ortaya çıkış hikayesi nasıl oldu?
Belgesel fikri uzun zamandır aklımızda dönüp duran bir konuydu. Çünkü küçük yaşlardan beri bizlere büyüklerimiz tarafından ‘Biz de Ermeniydik’, ‘Büyüklerimiz Ermeniydi’ dendi. Tabi küçük yaşta bunu anlayamadık, ancak yaşıtlarımızın da bize ‘Ermeni’ dediğini gördük; ama sanki hakaretvari bir üslup ile olurdu bu. Tabi yaş ilerledikçe ‘Nasıl Ermeniyiz?’ sorusu akıllarda dönüp durmaya başladı. Çünkü dil, din veya kültürel kodlar adına kendimizde Ermeni halkına ait hiçbir değeri göremiyorduk.
Sorumuz 1915 ve sonrasını öğrendikçe cevap buldu. Büyüklerimiz, asimile edilmiş ve Müslümanlaştırılmış Ermenilerdi. Bizde de 1915 sonrasında en fazla rastlanan durum gibi, genellikle nine ve babaanne Ermeniydi, ancak ek olarak erkek akrabalarımız da vardı 1915 sonrası hayatta kalan, kurtarılan veya Müslüman ailelere verilen, hikayeleri dinledikçe, araştırdıkça da son yıllarda bu tarihin hem tabu olduğunu gördük hem de ortadan kaybolmaya başladığını. Resmi tarihe kurban edilmeden, son anlatıcılar da hayattan göçmeden bu konuyu kalıcı kılmak için harekete geçtik.
Belgeselinizin ismi de olan ‘Saklı Haç’ın hikayesi ne ?
Yaşlı bir kadın, hikayesini anlattıktan sonra bizlere ninesinin annesine, annesinin de kendisine bıraktığı ve yıllardır sandıkta sakladığı haçı gösterdi. Uzunca yıllardır bir aile emaneti gibi kadınlar birbirlerine devrediyorlar. Kendisi de kızlarından birine devredecekmiş. O saklı haçın sandıktan çıktığı anda bizlere çok yardımcı olan sevgili Sertaç Kayar dönüp ‘Belgeselin adını bulduk’ demişti. O andan itibaren adı Saklı Haç oldu. O haç baskıyla, evlilikle, asimilasyon ile değiştirilemeyen bir kimliği temsil ediyordu o kadınlar için. Kimliğinde İslam yazan dünün Ermenilerinin, yüreklerinde bir yerde inançlarının filizleri hala ayaktaydı. Kültürleri, dilleri hala ayaktaydı. Bu 1915’e bir direniş biçimiydi aynı zamanda.
Çekim aşamasında nelere tanık oldunuz?
Çekim aşamasında 1915 sonrası topluma ekilen o korkunun kuşaklar arasında aktarıldığını da gördük, korkunun kırılmaya başladığını da. Kimliğini tamamen reddedenler de oldu, bununla gurur duyduğunu, yüzlerinde gülümseme ile anlatanlar da… Çekim sırasında yaşlı bir kadın ile görüşürken bir telefon aldık ve kadının kızı ‘Başımızı belaya sokmayın’ dedi. Korku gerçekten hala diri, hele ki son dört yılda yaşananlar ile nasıl olmasın? Ama en unutamadığım an, bir kişinin çekim sırasında Eğil Kalesi’nde bizlere dönüp ‘Ben Ermeniyim, bugün ne kadar da sünni bir Kürt gibi de yaşasam; aslım Ermeni. Bunu kimse değiştiremez’ demesi oldu. O tabunun yıkılması çok ama çok kıymetli gerçekten. Ve tabi bir de belgesele adını veren haçın ortaya çıkışı var.
‘Destek bekliyoruz’
Biz bu belgeseli tamamen bağımsız bir ekip ile çekmek istedik, gerçekten destek olmak isteyenler oldu; ancak çekim aşamasında bu destekleri kabul edemezdik. Çünkü bizler şekillenmekten çekindik, bize hikaye anlatacak olanların hikayelerinin etkilenmesinden çekindik. Ama çekimler bitti, bağımsız bir göz ile bitirdik bu işi. Bizler küçük bir grup ile yaptık bu işi, Sertaç Kayar kamerasını alıp geldi ve ‘Ben varım’ dedi. Yekda Sünkür araç bulup ‘Ulaşımı ben halledeceğim’ dedi. Mehmet Çakmakçı görüntülerimizi hazırladı, Serhat Temel ve ben de yönetmen olarak katkı sunmaya çalıştık. Ama bugün öyle bir aşamaya geldik ki belgesel için, belgesele özel bir müzik hazırlama noktasındayız. Ancak bunun için de stüdyo masrafları ödenmek zorunda. Yine stüdyoda dış ses hazırlanması gerek ve tabi profesyonel bir elin onlarca saatlik görüntüyü bir araya getirmesi gerekecek. Biz bular için bir destek arayışındayız. Çünkü kendi gücümüz ile ancak buraya kadar getirebildik, şimdi resmi tarihe direnmek isteyenlerin desteklerini bekliyoruz.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
En büyük arzumuz belgesel tamamlandıktan sonra ilk gösterimi konu olan Eğil ilçesinde yapılması. Bugün resmi tarihte Eğil bambaşka anlatılıyor, orada izletmeyi çok istiyoruz. O zaman yaşanan tüm acılara rağmen, küçücük bir ilçeden başlayarak da olsa Ermeni halkından özür dilemek adına bir adım
Saklı Haç belgeseline aşağıdaki bağlantıdan destek olabilirsiniz:
https://www.fongogo.com/Project/sakli-hac-belgeseli-desteklerinizi-bekliyor