On yıldır Iğdır Belediyesi’ni yöneten HDP, yeni bir dönemin kapısını açmaya çalışırken, bir yandan da devlet refleksi ile mücadele ediyor. ‘Devlet’in partisinde bir araya gelenlere karşı Iğdır halkının da bir hesabı var
Seçim İzlenimleri-M. Ender Öndeş / Iğdır
Kars’tan Iğdır’a gelince, sadece iklim değişmiyor; Kars için üzücü tabii ama on yıldır HDP’li belediye tarafından yönetilen Iğdır’ın kentsel açıdan farkı da hemen göze çarpıyor. Daha düzenli, daha çok kente benziyor Iğdır. Hatta sonradan fark ediyorum, geçen dönem belediye yönetimi “eşit hizmet” işini biraz abartmış, Azeri kesimin oturduğu bölgeler daha mamur görünüyor; Kürtlerin oturduğu yerler hala biraz varoş gibi.
Gelir gelmez ayağımın tozuyla eşbaşkan adaylarıyla birlikte mahallelere, ev toplantılarına katılıyorum. Bedava Kürtçe kursu! Eşbaşkan evlerde konuşurken arada bir “ya gazeteci arkadaş anlamıyor ama” diyor ama işin aslı öyle değil. Politik Kürtçe’yi epey bir sökmüş durumdayım! Kimin ne dediğini, neye itiraz ettiğini, neyi onayladığını az çok anlıyorum. Seçimin bir ‘şeref meselesi’ olduğu vurgusu öyle bir ifadeyle yapılıyor ki, anlamak için dil bilmek değil görme yetisine sahip olmak yeterli. Ev toplantısı derken öyle küçümsenecek bir şey değil, Kars’ta, Iğdır’da ve Ağrı’da izlediğim ev toplantıları aslında o mahalleyi ya da mahallenin bir bölümünü kapsıyor ve bazen 70-80 kişi olabiliyor salonda. Bu, herkese dokunma olanağı veren bir çalışma biçimi. Sıradan el sıkma faslı bittikten sonra karşılıklı diyalog halinde yürüyor çalışma. Bunun artık sadece bir yerel seçim değil, demokrasi meselesi, hatta varlık-yokluk meselesi olduğu sık sık vurgulanıyor konuşmalarda. Akşener’in adı sık sık geçiyor elbette. İYİ Parti’nin kentte fiziki gücünün varlığı yokluğu değil mesele; bunun bir devlet refleksi olarak yapılması kızdırıyor insanları. Iğdır gitmesin de ne olursa olsun politikasıyla davranılması, utanç verici bulunuyor.
AKP’li değilsen eğer…
Iğdır-Doğubayazıt yolunda lastik patlayınca dolmuşta muhabbet koyulaşıyor ve bölgenin tipik durumlarından biriyle karşılaşıyorum. Askerliğini Romanya’da jokey süvari olarak yapmış bir Iğdırlı ile konuşuyoruz. Yarışmalara katılmış, dereceler almış, hatta sırf yarışlar var diye askerliğini üç ay gönüllü uzatmış… Sonra? Sonra, Iğdır’a gelmiş, hayvancılığı seven yaratıcı biri. 6 yeni ırk geliştirmiş, hatta vali inanmamış ama gelen ekibe kanıtlamış bunu yaptığını. Ama iş belge almaya gelince durum değişmiş. AKP’li olmamak suçunun bedelini ödemiş ve belge filan alamamış. Her şey AKP il örgütüne bağlı çünkü kentte. “TC kimliğimi isteyince, iş bitti zaten” diyor. Ne kazandığı şampiyonluklar, ne de hayvan yetiştirmek için gösterdiği çabalar bir işe yaramamış; yazık olmuş emeklerine, üzüntüsü yüzünden okunuyor. Şimdi Gürpınar üzerinden İran tarafına gidiyor, birkaç parça eşya getirebilmek için. “Burası böyle işte” diyor, “Ağzınla kuş tutsan da, onlardan değilsen eğer, bitiriyorlar seni.”
Kardeşliği güçlendirmek
İki genç eşbaşkan adayı var Iğdır’da: Yaşar Akkuş ve Eylem Çelik… İkisi de ısrarla bu seçimin bir demokrasi meselesi olduğunu vurguluyor. Kentte doğru dürüst başka bir parti yok: HDP ve MHP, o kadar. Yani AKP’nin ve İYİ Parti’nin seçimden çekilmesi durumu o kadar değiştirmeyecek gibi, çünkü zaten aslında her seçimde HDP karşıtı bir cepheleşme oluşuyor ama on yıldır pek işe yaramıyor. Ayrıca, AKP’li Kürtlerin MHP’ye oy vereceğinin hiçbir garantisi yok. Hatta AKP İl Başkanı’nın kendisine “ne yapalım” diyen Kürt seçmenlere “Elinizi vicdanınıza koyun, ne yaparsanız yapın” dediği söyleniyor. Çünkü bu politika, Kürtlerden de bir miktar oy alan AKP’nin ilde tamamen bitmesi anlamına geliyor. Eşbaşkan adayları ise ısrarlı bir biçimde bu seçimin bir Kürt-Azeri çekişmesi olmadığını, on yıldır herkesi kucakladıklarını belirtiyor. Bu arada Iğdır, işe sıfırdan da başlamıyor; hatasıyla sevabıyla 10 yıllık bir deneyim var arkalarında ve bunun avantajları inkâr edilemez. İlk seçimi kazanan ve sonra epey bir hapiste yatan Mehmet Nuri Güneş de çalışmalara katılıyor, birikimini ve deneyimini sürece aktarıyor. Zaman zaman konuşuyorum onunla, son derece eleştirel fikirleri var ama her çalışmaya katılmayı ihmal etmiyor.
Sessizliğin anlamı…
Şehri iyi tanıyan eskiler sonuçtan emin. Bu defa geçmiştekinden çok daha büyük farkla HDP kazanır diyorlar. Bunu önlemenin tek yolu Kürtler arasına bir nifak sokmak ki, bu konuda da MHP’nin zaten fazla şansı yok gibi. Kürtlerin tam olarak sandığa taşınması durumunda, sonucun zaten belli olacağı vurgulanıyor sık sık. Ayrıca, “hareketli oylar” diye tanımlanan metropollerdeki öğrenci ve işçiler var ve bu sayı yaklaşık 4 bin civarında. HDP bu konuda da bir çalışma yapıyor; daha şimdiden bin kişi belirlenip ulaşılmış bile.
Sokaktan ise bir şey anlamak pek mümkün değil, çünkü bölgenin birçok yerinde tanık olduğum gibi halk eski zamanlardaki gibi öyle çok konuşmuyor. Birkaç yerde şansımı deniyorum ama gazeteciler bölgede artık o kadar şanslı değil. Geçiştirme eğilimi daha yaygın. Ama sonuçta, Ankara’da yapılan hesapların bölgedeki etkisi tartışmalı. Halkın da bir hesabı var çünkü ve onu öyle her önüne gelene söylemiyor. Hele ‘Beyaz Türk’ olduğu her halinden belli bir gazeteci, kilitleri o kadar kolay çözemiyor.
Irkçı politikalar bitecek
“Şu an devletin Iğdır’da yapmak istediği şey, halkları birbirinin karşısına çıkarmak” diyor Yaşar Akkuş: “Buradaki on yıllık geleneğimizin sonucunda Iğdır’da bir barış ve kardeşlik ortamının HDP sayesinde kabul gördüğünü, devletin de bundan rahatsız olduğunu düşünüyorum. Bu, aslında oluşturulmaya çalışılan demokratik cumhuriyet projesinin ta kendisidir. Bu modelin HDP tarafından genelde başarıya ulaştırılması durumunda beka sorunu, Türklük-Kürtlük sorunu gibi argümanları o siyasetçilerin elinden almış olacağız. Bu onların varlık nedenidir zaten. Böylesi bir durumda ellerinde bir argüman kalmayacak ve tarihin çöp sepetine gitmeye mahkum olacaklar.”
Önünden geçtiğim MHP seçim bürosunun epey canlı olduğunu hatırlatıyorum. “Çok ciddi çalışıyorlar” diyor Akkuş ve şunları söylüyor: “Sadece partiler düzeyinde de değil. Valisi, emniyet müdürü, jandarma komutanı, bütün kurum ve kuruluşlar işin içinde. İşkur meselesi öyle, geçici personel alımları öyle. Sanki seçim devletle Kürtler arasındaymış algısı yaratıyorlar. Kürtler ise bu seçime şöyle yaklaşmalı: Ya Kürt iradesinin var olduğunu, bunların politikalarının yanlış olduğunu ortaya koyacağız, ya da mevcut sistem yürüttüğü politikaların başarılı olduğunu görüp aynı hukuksuz haksız politikaları daha üst boyuta çıkaracak.”
Demokrasi herkese lazım
Belediyeden bir memnuniyetsizlik olup olmadığını soruyorum. Akkuş, “Tam tersine. Burada hem Kürtler hem Azeriler belediye hizmetleri anlamında çok memnunlar. Burada Azeri ve Kürt seçimi gibi bir algı yaratmak istiyorlar ama biz olaya bu mantıkla yaklaşmıyoruz. Biz, burada, demokrasi referandumuna, halkların kardeşliğinin referandumuna gittiğimizi söylüyoruz. Böyle bir ayrıştırmaya zaten baştan karşıyız. Ayrıca, 10 yıldır hizmet alan Azeri halkımızın özellikle Meral Akşener gibi politikacılara cevap olmasını da istiyoruz. Birçok duyarlı, meseleyi kafasında çözmüş, yaratılan kardeşliği ileri taşımak isteyen Azeri insanımız var, biz onların da cevap olmasını bekliyoruz. Demokrasi sadece Kürtlere lazım değil ki. Buna inanıyoruz ve her kesimden ciddi destek alacağımıza inanıyoruz.”
Serhat kadını sahipleniyor
“Herkes Iğdır’ı konuşuyor” diyorum Eylem Çelik’e. “Evet” diyor. “Gerçekten de bütün Türkiye’nin gündemi Iğdır olmuş. 56 bin seçmen var ama İstanbul, Ankara ve İzmir’den daha çok konuşuluyoruz. Burada iktidarın tanımladığı çok keskin iki grup var gibi görünüyor. Ama biz öyle bakmıyoruz. Bu keskinlik, bizim dışımızdaki diğer partilerin dilidir. Burada halklar iç içe yaşıyor, halkların bir sorunu yok. Iğdır’ı bu kadar yerel seçimden çıkarıp Türkiye geneline gündem yapan tüm siyasetçilere halk 31 Mart günü cevabını verecek. Bunun muhatabı halktır, halkın seçimde kullanacağı oydur, cevap da oradan zaten çıkacaktır. Başkaları hesap yapar, halk da kendi hesabını yapar. Bu işler böyle yürür.” Çelik, eşbaşkanlık konusunda oldukça rahat. “Serhat bölgesinin şöyle bir avantajı vardır: Kadını sahiplenmek…” Tabii ki bunun dönüştürülmesi gerektiğini düşünüyor ama bu gerçekliği de küçümsemiyor. Şöyle özetliyor kendi durumunu: “Gittiğim her yerde bunu çok rahat görüyorum. Halkın pozitif ayrımcılık anlamında kadını bir adım öne çıkarma eğilimi var. Bir yabancılaşma yok gördüğüm kadarıyla. Yerel yönetimlerde hizmet süresi 5 yıldır ama biz 10 yıl olarak düşünüyoruz, hem sosyal belediyecilik anlamında, hem kadın erkek eşit temsiliyetiyle halka her anlamda bütünleştirici hizmetlerimizi yapacağız. Biz burada Yaşar eşbaşkanımla önce yoldaşız, sonra arkadaşız, hayata aynı pencereden bakan insanlarız. Aramızda bir cinsiyet ayrımı olmaksızın çalışma yürütüyoruz, böyle de gidecek.”
Avantajlı bir iklim
Iğdır, aslında siyasi iklimiyle de doğal iklimiyle de iyi işler yapmaya uygun görünüyor. MHP ile HDP’nin bu kadar dip dibe durduğu bir ilde, iki kesim arasında ya da Azeriler-Kürtler arasında şimdiye kadar ciddi bir olay çıktığına gazetelerde hiç tanık olmadım. Günlük hayatta gerilim yok çünkü. İnsanlar birlikte yaşıyorlar, ticaret yapıyorlar. Gerilimi siyaset alanı yaratıyor ama yine de devletin bütün çabasına rağmen büyük sıkıntılar yaşanmıyor. İstanbul’un herhangi bir ilçesinden Iğdır’dakinden daha fazla gerilim vardır herhalde.
Çukurova’ya benzetilen, her şeyin yetiştiği doğal iklim ise sosyal belediyecilik açısından büyük avantajlar yaratıyor. Eşbaşkanlarla projeleri hakkında konuşma fırsatım olmuyor ama başka kaynaklardan kooperatif planlarının olduğunu öğreniyorum. Buna çok uygun ortam da var. Büyük araziler kiralayıp tarımsal üretim yapmak ve sonra ürünleri hem Iğdır halkına, hem de sebze meyvesini zaten Iğdır’dan karşılayan bütün Serhat bölgesine açılmak mümkün. AKP’nin ‘çadır tiyatrosu’ gibi yürüttüğü ‘tanzim satış’ projesinin çok daha gelişkini Iğdır’da yapılabilir; doğa bunun için yeterince olanak sunuyor. Bunun siyasal iklime katkıları ise tartışmasız.
Kısacası, HDP Iğdır’da on yıllık pratiğine beş yıllığına yeni bir halka daha eklemek istiyor. Son anda yeni şeyler olmazsa öyle de olacak gibi. 1 Nisan’dan sonra bu yeni ekip, ‘halk belediyeciliğine’ daha uygun bir rota tutturabilirse, Iğdır gerçekten de Serhat’ın cenneti olmaya aday görünüyor.
30 Mart 2014 Yerel Seçimleri
BDP: %44,2 18 bin 168
AKP: %10,9 4 bin 490
CHP: %0,7 305
MHP: %42,4 17 bin 442
7 Haziran 2015 Genel Seçimleri
HDP: %56,73 53 bin 844
AKP: %10,85 10 bin 293
MHP: %27,08 25 bin 700
CHP: %3,59 3 bin 409
24 Haziran 2018 Genel Seçimleri
HDP: %44.2 41 bin 544
AKP: %20.7 19 bin 463
CHP: %2.8 2 bin 668
MHP: %23.922 bin 447
İYİ Parti: %5.9 5 bin 518
YARIN: ŞIRNAK