Güven’in İmralı’da uygulanan tecridin kaldırılması talebiyle başlattığı açlık grevinin ardından tutukluların başlattığı açlık grevi de devam ediyor. Tutuklular gönderdikleri mektuplarla, ‘Tecrit devam ettikçe eylemimiz sonlanmayacak’ dedi.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle başlattığı açlık grevi 124. gününde. 66 cezaevinde 300’ün üzerinde tutuklunun başlattığı açlık grevi eylemi 86. gününe girerken, hükümetin talepler konusunda herhangi bir adım atmaması üzerine PKK ve PJAK’lı tutukluların tüm cezaevlerinde başlattığı açlık grevi ise 11. gününde. Fransa’nın Strasbourg kentinde gazeteci, siyasetçi ve Birleşik Krallık Bölgesi’ne bağlı Galler’de İmam Şiş’in başlattığı açlık grevi eylemi 85. gününde. Kanada’nın Toronto kentinde Yusufİba’nın eylemi 59., yine Irak Federe Kürdistan Bölgesi’nde Nasır Yağız’ın eylemi 111., Maxmur’da Fadile Tok’un eylemi 51. gününde devam ediyor.
Eylemde olan tutuklular gerek aileleri aracılığıyla, gerek avukatları, gerekse Mezopotamya Ajansı ve Jin News’e gönderdikleri mektup aracılığıyla seslerini duyurmaya devam ediyor.Kırıkkale Yüksek Güvenlikli F Tipi Cezaevi’nde 76 gün önce açlık grevine başlayan Kerem Irmak, 2012 yılında cezaevlerinde başlatılan açlık grevi eyleminin de ikinci grubunda yer alarak 58 gün açlık grevinde kalmıştı.Irmak, yazdığı mektupta, baş ağrısı, halsizlik ve yorgunluk yaşadığını aktararak kendilerine tuz, karbonat ve B1 vitaminin ve maskenin verilmediğini, doktorların muayene için koğuşlarına girmediğini, sağlıkçıların rastgele geldiğini anlattı. Irmak tek taleplerinin tecridin kaldırılması olduğunu belirterek, “Abdullah Öcalan bir kimlik ve sistem bütünüdür. Yıllardır uygulanan bu işkence ve tecrit boşuna değildir. Biz bunu asla kabul etmedik, etmeyeceğiz. Bu noktada geç kaldık. Bunun özeleştirisini tecridi kırarak vermek için direnişe başladık” diye konuştu.
‘İnancımız her gün artıyor’
Kayseri Kadın Kapalı Cezaevi’nde 5 Ocak’tan bu yana açlık grevinde olan Berivan Bitmen, Maşallah Erbey ve Merge Polatile 25 Ocak’tan bu yana eyleme başlayan Sinem Oğuz, Yazgül Şahin ve Yaprak Taşçı adlı tutuklular, kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulundu. Sağlık durumları gün geçtikçe kritik aşamaya gelen tutuklular, herkesi seslerine ses olmasını istedi. Ağrı Patnos L Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan 161 tutuklu da, aynı talepte süresiz dönüşümsüz açlık grevi eyleminde. 161 tutuklu, açlık grevi eylemlerine ilişkin gönderdikleri ortak mesaj şöyle: “Umut, inanç ve motivasyonumuz her zamankinden daha büyük. Halkımız, dostumuz ve düşmanımız iyi bilmelidir ki;teslim olmayacağız, bütün saldırılara direnişimizle cevap vereceğiz. Tecrit faydasızdır ve parça parça olacaktır.” 84 gündür açlık grevinde olan diğer bir tutuklu Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan Cüneyt Aslan. Aslan ailesi ile yaptığı görüşmesinde moral ve motivasyonlarının yüksek olduğunu belirterek şunları söyledi: “Eylemimiz güçlü bir irade ile devam ediyor. Tecridi kırdığımızı söylemiyoruz. Ancak binlerce kişi olarak şunu söylüyoruz: Tecridi kıracağız.”
Şırnak T Tipi Kapalı Cezaevi’nde 15 Ocak’tan bu yana açlık grevinde olan Hakan Kutluk, Osman Beytur, Agit bilik, SalihKutluk, Hakan Petekaya ve Önder Poyraz isimli tutuklular, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla ailelerine ve avukatlarına bir mektup gönderdi. Tutukluların mektubunda, öncelikle zor hava ve koğuş koşulları altında açlık grevine devam edildiği,tansiyonlarında ciddi bir düşüş yaşandığı öğrenildi. Mektupta,tecrit sona erinceye ve talepleri kabul edilinceye kadar açlık grevini sürdürecekleri belirtildi.
‘Sessizlik ölüm halidir’
Tarsus Cezaevi’nde 5 Ocak’tan bu yana süresiz dönüşümsüz açlık grevinde olan tutuklu Halef Yiğit, geçtiğimiz hafta görüşe giden kardeşi aracılığıyla şu mesajı gönderdi: “Sağlık sorunlarımız başladı.Kalp ağrısı, uykusuzluk gibi ama biz bunları düşünmüyoruz, amacımıza odaklanmışız. Başarıya ulaşana dek sürdüreceğiz. Bu saatten sonra halkın desteğine ihtiyacımız var. Tecrit bundan sonra halkın desteğiyle kırılır.” Bir mektupta Diyarbakır E Tipi Cezaevi’nde bulunan PAJK’lı tutuklular tarafından kaleme alındı. Tutuklular yazdıkları mektupta şunları yazdı: “84 gündür 3 yoldaşımızın kararlılıkla sürdürdükleri eyleme 1 Mart itibari ile 9 kadın tutuklu olarak katılıp direnişimizi büyüttük. Öcalan’ın aile ve avukat görüşleri sistemli bir hale kavuşmadan bedeli ne olursa olsun eylemimizi büyük bir irade ile sürdüreceğiz. Tüm halkımıza çağrımızdır;tecride, yıkıma, katliamlara sessiz kalınmamalı. Sessizlik ölüm halidir.”
Zaferle özgürleştireceğiz
Bandırma 2 Nolu T Tipi Cezaevi’nde bulunan ve 5 Ocak tarihinden bu yana açlık grevinde olan Mikail Mungan da yazdığı mektupla dışarıya sesini duyurmak isteyenlerden. Mungan mektubunda şunları belirtti: “Tarih karşısındaki haklılığımız, bizde temsilini bulan bir çocuk masumiyetindeki insanlığımız kazanacak ve yarasaların at oynattığı bu zifiri karanlık güneşin altın huzmeleriyle bir kez daha yeniden aydınlığa kesecektir. Eninde sonunda güneş bilinciyle yüklü barış kazanacaktır. Bunun için ucunda hücre hücre erimek de olsa, güzel günler için, aydınlık yarınlar uğruna değer. Zafer güneş etrafında kenetlenenlerin olacaktır.”
‘Keskin’in çığlığını bugün Güven atıyor’
Birgün gazetesinin toplantı salonunda Orhan Keskin, ölümünün 35. yılında ailesi ve arkadaşları tarafından anıldı. Programda açlık grevlerine dikkat çeken abla İpek Keskin, “İnsanlık onurunun çığlığı bir yerlere ulaştı, yankısını buldu. Bugün aynı çığlık 35. yılında 35. koğuşta Leyla Güven tarafından Türkiye halklarına barışın, özgürlüğün, demokrasinin çığlığı dışarıya atıldı. Umarım bu çığlık yine yankısını bulur ve bu karanlığı hep beraber yırtarız. Yaptıkları çok büyük bir eylem” dedi.
‘Bedenlerimizi ortaya koyarız’
Cengaver Aykul, Mehmet Bozdağ, Atilla Coşkun Özer, Ömer Kabul Patnos L Tipi Kapalı Cezaevi’nde 16 Aralık 2018’de süresiz-dönüşümsüz açlık grevine başladı. Açlık grevi eylemleri sürerken Cengaver Aykul Elazığ 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’na sürgün edildi. Patnos Cezaevi’nde kalan çocuklarını ziyaret eden aileler, çocuklarının yaşadıkları hak ihlallerine dikkat çekti. Patnos L Tipi Cezaevi’nde grevde olan Yakup Eryılmaz’ın annesi Kudret Eryılmaz, Adalet Bakanı’na çağrıda bulunarak açlık grevine giren evlatlarının talebinin duyulması gerektiğini söyledi. Eryılmaz, “Eğer cezaevlerinde tek bir cenaze dahi çıkarsa anneler olarak bedenimizi ortaya koyarız. Dünyayı yıkmamıza ramak kaldı, yeter artık bu zulüm” dedi. Açlık grevi eylemcisitutuklu Muzzafer Güler’in annesi Adile Güler de, 2 çocuğunun tutuklu olduğunu ifade etti. Güler öfkesini şu sözlerle dile getirdi: “Tüm kesimler bu haklıtalebi duymalı ve açlık grevlerini sahiplenmelidir.Kürt halkı elini vicdanına koyarak bu süreçte gereken cevabı alanlarda vermelidir.” 16 Aralık’ta greve başlayan Mehmet Bozdağ’ın Annesi Şükriye Bozdağ ise, oğlunun ve diğer tutukluların durumunun kritik aşamayı çoktan aştığını kaydetti. Oğlunun ayakta durmakta zorlandığını, kilo kaybının çok fazla olduğunu, tansiyonlarının sürekli düştüğünü, kokuya ve ışığa hassasiyetlerinin artığını vurgulayan Bozdağ, cezaevinde bulunan hekimin düzenli olarak kontrol yapması gerektiğini ancak bu durumun Patnos’ta hayata geçirilmediğine dikkat çekti.
Yağız: Bu bahar bizim baharımız olmalı
Federe Kürdistan Bölgesi’ne bağlı Hewlêr’de iki grev eş zamanlı olarak yürütülüyor. Nasır Yağız, süresi-dönüşümsüz olarak 111 gündür grev yaparken, aynı zamanda başlayan dönüşümlü açlık grevi ise 56. günde sürdürüyor. Sağlık sorunları her geçen gün ağırlaşan Nasır Yağız,taleplerinin meşru ve toplumsal olduğunun altını çizerek, “Geçen her gün sadece benim bedenim değil, bu zafer yürüyüşünde tüm yoldaşlarım fiziksel olarak eriyor” dedi. Yağız, “Evet doğru, artık yerimden kalkamıyorum, bedenim acıyor, ama zaferin umudunu taşıyorum. Başlangıçtan bugüne, moralim ve coşkum güçlüdür” diye konuştu. Yağız,tecridin kaldırılması talebinin Newroz’da daha da büyüyeceğine inandığını belirterek şunları söyledi: “Birlik ve dayanışma içinde bu zulme son verelim. Bedel ödenmeden barış ve özgürlük gelmez. Başarı umudumuz her zamankinden fazladır. Bu bahar bizim baharımız olmalı, bu baharda başaralım.”
İmralı Cezaevi kapatılsın
İnsan Hakları Derneği (İHD), Sağlık Emekçileri Sendikası(SES), Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İstanbul Tabip Odası’ndan (İTO) oluşan “Açlık Grevleri İzleme Heyeti” Taksim Hil Otel’de “Açlık grevleri ve Türkiye” başlıklı bir forum düzenledi. Foruma HDP milletvekilleri Musa Piroğlu ile Oya Ersoy, HDK eski Eşsözcüsü Onur Hamzaoğlu, İHD Eşbaşkanı Öztürk Türkdoğan, SES,İTO ve TİHV’in yanı sıra çok sayıda aydın katıldı. Forumun açılış konuşmasını yapan TİHV İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, daha önceki açlık grevlerinde yaşanan acıların tekrarlanmaması için bir an önce adım atılması gerektiğini belirtirken,tutukluların talebinin görünmesi amacıyla bu formu düzenlediklerini söyledi. Moderatörlüğünü İTO yönetim kurulu üyesi Dr. Osman Öztürk’ün yaptığı forumda, Dr. Zeki Gül, TİHV Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ümit Biçer ve Dr. Hakan Gürvit konuştu. Ceza İnfaz Yasasının taslağında, “Sağlık bir ödevdir ödevini yapmayan kişi cezalandırılır” ifadesinin devlet aklını gösterdiğini söyleyen Dr. Gül, sağlığın ödev değil bir hak olduğunu vurguladı.
Açlık grevlerini intiharla kıyaslamanın söz konusu olamayacağını dile getiren THİV Yönetim Kurulu üyesi Dr. Biçer de açlık grevlerindeki amac ölmek değil,taleplerin hayata geçirilmesi olduğunu kaydetti. Forumun 2. oturumunda ise, “Açlık Grevlerinde Hukuk,İnsan Hakları ve Tarihsel Deneyimler” başlığıtartışıldı.İmralı’da uygulanan kuralların başbakan ve kriz yönetim merkezinin sözlü kuralları olduğuna dikkat çeken Av. ErcanKanar, “Öcalan’a uygulanan tecrit üstü tecrittir” dedi. CHP vekili Berberoğlu, 19 Aralık “Hayata Dönüş Operasyonu”nu hatırlatarak, devletin cezaevlerinden tabut çıkmasından korktuğunu ifade etti. Yazar Akın Birdal, Leyla Güven’in eylemine dikkat çekerek, “Ölüm sınırı olan 123. gününde. Türkiye kamuoyunun bir kesimin bundan haberi var mı?” diye sordu. Belediye başkan adaylarını da eleştiren Birdal, hiçbir adayın açlık grevine değinmediğine dikkat çekti. İHD Eşbaşkanı Öztürk Türkdoğan ise, İmralı Cezaevi’nin kapatılması gerektiğini vurguladı.
HABER MERKEZİ