Cumartesi Anneleri eylemlerinin 728’inci haftasında, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla gözaltında kaybedilen kadınların akıbetini sordu. Cumartesi Anneleri, “Şiddet varsa, adaletsizlik varsa direniş de var olacak” dedi.
Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri eylemlerinin 728’inci haftasında Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelmek isteyen Cumartesi Anneleri, bir kez daha polis tarafından engellendi. Cumartesi Anneleri, polis engelli üzerine İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi’nin bulunduğu sokakta eylemlerini gerçekleştirdi. Sokak, polisler tarafından her hafta olduğu gibi yine ablukaya alındı.
‘Cezasızlığa ve adaletsizliğe karşı sesimizi yükseltiyoruz’
Basın açıklamasını yapan İHD Kayıp Komisyonu Üyesi Maside Ocak, dünyanın her yerinde kadınların eşitlik ve özgürlük taleplerini ortaklaştırarak meydanlara çıktığını söyledi. Baskıya ve eşitsizliğe karşı mücadele ve dayanışma kararlılıklarını yükselttiklerini belirten Ocak, “Biz de bu kararlılığa, insan onurunu zedeleyen cezasızlığa ve adaletsizliğe karşı sesimizi yükselterek katılıyoruz. 8 Mart’a kadına yönelik devlet şiddeti ve Cumartesi Anneleri’ne Galatasaray’ın polis zoruyla yasaklanmasıyla girdik. 28 haftadır açıklamalarımızı kayıplarımızla buluşma mekanımız olan Galatasaray’da gerçekleştiremiyoruz. Kadınları korkuyla, şiddetle, ölümle terbiye etmek isteyen, onlardan itaatkar olmalarını bekleyen erkek egemen sisteme, insanlığın en temel değeriyle cevap veriyoruz; baskı varsa, şiddet varsa, adaletsizlik varsa direniş de var olacak” dedi.
Kayıp kadınların metni okundu
Okunan metnin ardından Ocak, Ayşe Tepe, Besna Tosun, Nimet Tanrıkulu ve Sebla Arcan farklı tarihlerde gözaltında kayıp edilen kadınları anarak, akıbetlerini sordu. Ocak, Tepe, Tosun, Tanrıkulu ve Arcan, ayrı ayrı kayıp kadınların anıldığı metni okudu.
Kadınların okuduğu metin şöyle:
- “728. haftamızda Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle ‘gözaltında kaybedilen kadınları unutmadık’ diyerek buluştuk. 1991 yılında Cizre’de gözaltına alındıktan 18 yıl sonra yol yapım çalışması sırasında kemikleri bulunan Makbule Ökdem’i unutmayacağız!
- 27 Temmuz 1992 tarihinde Dersim’de gözaltına alındıktan 8 gün sonra işkenceden tanınmaz haldeki bedeni Elazığ Karşıyaka Kartepe’de gömülü bulunan, Ayten Öztürk’ü unutmayacağız!
- 14 Ağustos 1992 tarihinde Mardin Derik’te 2 kişi ile birlikte gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Rıdda Yavuz’u unutmayacağız!
- Eylül 1993 tarihinde Hizbullah tarafından Nusaybin ilçesinin Selahaddin Eyyubi Mahallesi’nde başına çuval geçirilerek kaçırıldıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Sedika Dal’ı unutmayacağız!
- 24 Aralık 1993 tarihinde Bitlis’in Tatvan İlçesi Wanik köyündeki evlerinden kardeşi Ramazan ile birlikte askerler tarafından gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Hamide Şarlı’yı unutmayacağız!
- 24 Eylül 1994 tarihinde Dersim’in Mirik köyünde yapılan askeri operasyon sonrası kendilerinden bir daha haber alınamayan Hatun Işık, Yeter Işık, Elif Işık, Gülizar Serin ve onun 3 yaşındaki kızı Dilek Serin’i unutmayacağız!
- 05 Ekim 1 994 tarihinde İstanbul’da gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Lütfiye Kaçar’ı unutmayacağız!
- 17 Ekim 1994 tarihinde Muş’un Hasköy İlçesine bağlı Ortaç köyünde hayvanlarını sağmak için gittikleri yaylada askeri bir operasyonun ortasında kalan ve kendilerinden bir daha haber alınamayan Gülnaz Tatu ve Kadriye Talu’yu unutmayacağız!
- 24 Ocak 1995 tarihinde Ankara’da gözaltına alınan, işkence görmüş bedeni 76 gün sonra Kırıkkale Kimsesizler Mezarlığı’nda “kimliği meçhul kişi” olarak gömülü bulunan Ayşenur Şimşek’i unutmayacağız!
- 1 Mayıs 1995 tarihinde Diyarbakır/Bismil’de gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Hatice Şimşek’i unutmayacağız!
- 07 Eylül 1996 tarihinde Diyarbakır/ Bağlar ‘da bulunan bir eve Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı sivil polisler tarafından yapılan baskında gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Şükran Daş’ı unutmayacağız!
- 28 Kasım 1996 tarihinde Diyarbakır’da eşi Mahmut ile birlikte gözaltına alınan ve 2 yıl sonra kimsesiz olarak defnedildiği Cizre Asri Mezarlığı’na ‘kimliği meçhul kişi’ olarak gömüldüğü anlaşılan ancak mezarına hala ulaşılamayan Fahriye Mordeniz’i unutmayacağız!
- 26 Eylül 1997 tarihinde Kulp-Diyarbakır yolunda otomobilleri durdurularak eşi Orhan ile birlikte beyaz Toros ile kaçırılıp ve kendisinden bir daha haber alınamayan Zozan Eren’i unutmayacağız!
- 31 Mart 1998 tarihinde İzmir’in Çeşme/Alaçatı’da 3 arkadaşı ile birlikte gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Neslihan Uslu’yu unutmayacağız!
- 16 Temmuz 1998 gecesi derin devlet bağlantılı Hizbullah tarafından Mersin’de kaçırılan, 21 Ocak 2000 tarihinde işkence edildikten sonra Konya Meram’daki bir villanın bodrumunda cansız bedenine ulaşılan Konca Kuriş’i unutmayacağız! Gözaltında kaybedilen kadınların akıbetlerinin açıklanması ve faillerinden adil bir yargı önünde hesap sorulması talebim bugüne kadar karşılık bulmadı.”
Kaynak: MA