Taksim’de dün akşam 17’nci Feminist Gece Yürüyüşü”ne yapılan müdahaleye kadınlardan tepkileri sürüyor. Mezopotamya Ajansı’na konuşan Kadınlar, ‘Katledilen biziz ama yasaklanan yine biz’ dediler
Taksim’de dün akşam 8 Mart Dünya Kadınlar günü dolayısıyla “Bu bir feminist isyandır” sloganıyla yapılan “17’nci Feminist Gece Yürüyüşü”nün polis zoruyla engellenmesi tepki topladı. Fransız Kültür Merkezi’nin önünde bir araya gelerek Tünel’e yürümek isteyen kadınlar, saatler öncesinde polis ablukasıyla karşılaştı.
Geceleri de sokakları da terk etmiyoruz
Tüm engellere rağmen Fransız Kültür Merkezi önünde toplanan binlerce kadın, alkış zılgıt ve düdükleriyle polisin tutumunu gece boyunca protesto etti. “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz”, “Geceleri de sokakları da meydanları da terk etmiyoruz” mesajı veren kadınlar, gazlı müdahaleye rağmen “Biz de varız” dedi. Taşıdıkları döviz ve pankartlarıyla Taksim’i mora boyayan kadınlar, ablukaya rağmen oluşturdukları renkli görüntülerle direnişlerini hafızalara kazındı.
Mezopotamya Ajansı’ndan Necla Demir ve Sadiye Eser’e geçen sene OHAL koşullarında dahi Taksim’de yüzbinlerce kadın yürümüş ve taleplerini dile getirmişken böylesi bir yasaklamayı kabul etmediklerini dile getiren kadınlar, polisin tutumuna tepki gösterdi.
Taksim’in kadınlara kapatılmasının çok da şaşırtıcı olmadığını belirten Esin Demir, “Türkiye faşizmle yönetiliyor ve faşizm olduğu her alanda bu müdahale var. Kadınlara ekstra bu müdahalenin yapılmasının sebebi aslında var olan gücün kaynağını gördükleri için ve bu güç bir şeye tekabül ettiği için böyle davranıyorlar. Dolayısıyla bu tablo hem sinir bozucu olsa da aynı zamanda bana umut veriyor. Her şeye rağmen meydanlarda olmanın daha ayrı bir önemi var” dedi. Bütün müdahalelere rağmen kadınların alanlarda olmaya devam edeceğini belirten Demir, “25 Kasım’da da aynı şey oldu. Bu durumun yaşanmasında Türkiye’de devam eden açlık grevleri de tekabül ediyor. Dolayısıyla bunlar devam ettikçe karşısında bir direniş devam edecek” ifadelerini kullandı.
‘Yürüyüşe umutla gelmiştim’
Ortaya çıkan manzara karşısında çok öfkeli olduğunu ifade eden kadınlardan Esin Bayralı, tepkisini “Taksim gece yürüyüşüne umutla gelmiştim. Çünkü geçen sene ve önceki seneler bir şekilde hiç tanımadığım insanlarla kol kola yürüyordum. İçinde bir umudum vardı. Ama şuan sadece öfke doluyum. Olan şeyi algılayamıyor ve çözemiyorum. Bu ülkede bazen bazı şeyleri söze dökmek çok zor galiba” sözleriyle dile getirdi.
Yasakla verilmek istenen mesajın sadece kadınlara değil bu ülkede ezilenlere, ötekileştirilen herkese karşı olduğuna dikkat çeken Bayralı, “Siz bir adım geride durun. Bu yürüyüşte sen kimsin demek isteniyor. Zaten üslup belli. Kabadayı ağız ve söylemlerden belli. Ortaya çıkan tablo bu olacaktı. Ne olabilirdi ki? Ağızdaki söylem böyle uygulamaya dökülüyor. Biz kadınlar sokaktayız ve sokakta olmaya da devam edeceğiz” diye belirtti.
‘Katledilen biziz ama yasaklanan yine biz’
Taksim’in bir bütün toplumsal muhalefete kapalı olduğunu vurgulayan Zeliha Bal da, tepkisini şu sözlerle ifade etti: “Bence rezillik. Biz kadınlara 8 Mart zaten bir gün veriliyor. Bir gün yürüyeceğiz ona da izin verilmiyor. Siyasi rejimin yaptığı bir şey. Zaten kadın düşmanlığı var. Bu coğrafyada kadın olmak zaten zor. Katledilen biziz ama yasaklanan yine biz. Erkeklere niye yasak değil? Öldüren onlar.”
Bal, iktidarın kadınlardan neden bu kadar korktuğunu ise, “Biz kadınlar artık örgütlüyüz, birleşiyoruz bence birbirimizi daha iyi anlıyoruz. Ve bunun erkekler tarafından ya da siyasi rejim tarafından korkutulduğunu düşünüyorum. Biz kadınlardan bence korkuyorlar. Geçen sene de ondan önceki seneki senelerde de yürüyüş yapıldı, kimseye bir zarar verilmedi. Hiçbir şey olmadı. Bunun amacı ne olabilir ki? Kadın korkusundan başka hiçbir şey değil. Bu yasak ve baskı karşısında birlik olmak ve sesimizi duyurmaktan başka şansımız yok” diye belirtti.
‘Çok üzücü bir manzara’
Antalya’dan İstanbul’a yürüyüş için gelen kadınlardan Canan Budak da, “Daha önce senelerce yürüyüşlerimiz oldu. Hiçbir sorun yaşamadan gerçekleştiriyorduk. Oğlum ile beraber bu coşkuyu paylaşmak istemiştim. Büyük bir hayal kırıklığı yaşıyorum. Antalya’da arkadaşlarım yürüyüşlerini rahatça yaptılar. Meydanlar onlara ayrılmış durumda. Burada da öyle olmasını bekliyordum. Çok üzücü bir manzarayla karşılaştım. Benim daha önce bulunduğum şehirler iktidarın çok da güçlü olmadığı şehirlerdi. Fakat İstanbul’da çok farklı bir manzara var. İktidarın egemen olduğu bir şehirde böyle bir manzara elbette ki çok şaşırası değil” dedi.
Bal devamla, “Kadınlar alanları terk etmeyecekler. Kendi varlığımızın sesi olacağız. Onlar izin vermeseler de olacağız. Başka yolu yok, vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.
‘Korkmuyor itaat etmiyoruz’
Yürüyüşe katılan kadınların 129 yıl önce katledilen kadınların direnişlerini anmak için geldiğini ve karşılaştıkları tablonun polis şiddeti olduğunu belirten Derya Bingöl de, şunları söyledi: “Devlet sanki bütün ülkedeki topunu, tüfeğini buraya getirmiş. Kadınların bu direnişlerinden korktuğunu resmen gösteriyor. Bu kadar güvenlik güçlerinin konuşlanması kadınlardan ve kadının özgürleşmesinden korktuğu anlamına geliyor. Biz de tüm baskıya rağmen korkmuyoruz, itaat etmiyoruz mesajını vereceğiz.”
‘Hayatı yaşatan kadınlar’
Nurhayat Alay adlı kadın da şunları dile getirdi: “O kadar karanlık bir süreçten geçiyoruz ki. Bu sene içerisinde milyonlarca kadın tecavüze, tacize uğradı. En azından onların sesi olabilmek adına bu kadar Taksim’de toplanmışken bu muamelenin kendisi nasıl açıklanır ki? Kadınların mücadelesi zaten her alanda sürmekte. Bunun hepimiz farkındayız ve bilincindeyiz. Kadınların vermek istediği mesaj ise her alanda aktif olması. Her alanda yaşamalı ve yaşatmalı. Çünkü hayatı yaşatan kadındır.”
‘Kadınlar direniyor’
Yasaklamanın on binlerce kadının katıldığı yürüyüşün etkisini kırmak ve katılımı azaltmak olduğunu kaydeden Hülya Karaosmanoğlu ise, “Biz 17’incide de ve bundan sonraki yıllarda da İstiklal Caddesi’nde Feminist Gece Yürüyüşü’nde buluşmaya devam edeceğiz. Çünkü kadınlar direniyor” dedi.