Love Store filmini birçoğumuz hatırlarız. Filmin aslının dışında benzer birçok film dünya da ve Türkiye’de defalarca çevrildi. Ancak ilkinin başarısına yaklaşılamadı bile. Love Store filmi yönetmen Arthur Hiller tarafından 1970 yılında çekildiğinde tüm dünyada çok ses getirmiş ve yıllarca aşıkların gündemlerinde ağırlıklı olarak yer tutmuştu. Filmde, zengin genç bir erkek ile işçi bir ailenin genç kızı arasında yaşanan aşk anlatılıyordu.
Bu film sıradan bir aşk hikayesi degildi. Film abartıdan uzak ve Erich Segal’in yaptığı müzik ile duyguları yerinden oynatan müthiş bir filmdi. Bu filmi aklıma getiren şey birkaç gündür İstanbul’un billboardlarında bir aşk hikayesinden söz ediliyor olmasıydı. Billboardlarda gördüğüm bu aşk hikayesi tek kişilik bir hikaye olmasına karşın bazı afişlerde iki kişinin resminin yer alması beni şaşırtmadı. İlan afişleri İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olan AKP’li Binali Yıldırım’a aitti. Dediğim gibi bazı afişlerde yer alan iki kişiden bir Binali Yıldırım iken diğer kişi ise Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’dı. Afişlerde iki kişinin yer alıyor olması filmi güçlendirmek adına bir kurgu olduğu düşünülebilir.
Afişleri görünce ‘beraber yürüdük biz bu yollarda’ şarkısı geldi aklıma. Muazzez Abacı tarafından hafızalarımıza kazınan bu şarkının ilk kıtasında şöyle diyor: “Hatıralar sarmış dört bir yanımı. Baktığım her yerde izin duruyor. Bana her şey seni hatırlatıyor. Beraber yürüdük biz bu yollarda. Beraber ıslandık yağan yağmurda. Şimdi dinlediğim tüm şarkılarda. Bana her şey seni hatırlatıyor.” Şarkıyı mırıldanmaya başlayınca evet Binali Bey haklı dedim kendi kendime. İstanbul’un neresine bakarsanız bakın R.T. Erdoğan’ı görürsünüz. Herhalde Binali Bey yoğun duygulara kapıldığı bir anda, ‘İstanbul bizim için bir aşk hikayesi’ sözlerini afişlere taşımış olmalı.
Evet dediğimiz gibi İstanbul’da Binali Bey nereye gitse Erdoğan’ı hatırlıyor ve bu hatıralarla dolu kentte gezerken duygularına hakim olamıyor olmalı. Hatırlamaması mümkün değil elbette. Nerede yeşil alan varsa betona boğulmuş bu kentte betona olan aşklarını tazeliyor olabilirler mi bilemiyorum. Ya da İstanbul’un neresinden bakarsanız bakın görülebilen gökdelenler böyle bir duyguyu ortaya çıkarabilir mi onu da bilmiyorum. Ancak bilinen bir gerçek var ise bu yolları beraber yürümüş olmalarıdır. Binali Bey Ulaştırma Bakanı olduğu dönemde o kadar çok yol yaptı ki yürüye yürüye bu yollar ne biter ne de aşınır. Yani aşklarının sonsuza kadar sürmesini sağlayacak kadar yol sadece İstanbul’da bile var.
Düşünün 3. Havalimanı, 3. Köprü ve bunları birbirine ve diğer yollara bağlayan devasa yollar yürüyerek biter mi hiç? Yani daha beraber yürüyecekleri yol çok ama bu yolları yürüyerek geçmeye ömür yeter mi onu da bilemiyorum. Yanlış anlaşılmasın Allah her ikisi içinde gecinden versin, ben ömürlerinin bu kadar çok yolu bitirmeye yetmeyeceğini vurgulamak istiyorum, yaşlandılar ve on adım atıp dinlenmeleri gerekir. Çünkü arabadan, uçaktan ve helikopterden pek inmiyor kendileri, yürümeye pek alışık olmayabilirler. Ha bir de siyasi ömürleri bu yolları geçmeye yetermi ona da pek emin değilim. Çünkü bu yollar paralı ve çok pahalı. İktidardayken bedava yürüyebilirler bu yollarda ama iktidardan düşünce bu beleş durum bitecek. Bu beleş durum bitince belki aşk da bitecek hiç bilemiyorum!
Binali Bey Meclis Başkanlığı’ndan inip belediye başkanlığına geçme çabası bir çoğumuza garip gelmiştir. Düşünün bir kere Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığını bırakıp belediye başkanlığına aday olursa ne olur? Olmayacak iş değil aslında, çünkü İstanbul demek Türkiye demek. Türkiye’de tüm ekonomi İstanbul’da dönmekte. Bütün zenginlerimiz ne hikmetse bu kentte yaşıyor. Eee o zaman, yeni zenginlerin de İstanbul’dan vazgeçmelerini beklememek gerekiyor.
Binali Bey, İstanbul ayrı bir ülke olsaydı AB’nin 13. büyük ülkesi, dünyanın da 41. büyük ülkesi olurdu, tespitlerini yapmış bile. Binali Bey vaatleri içinde ‘İstanbul’da trafik durmadan akacak’ vaadinde bulunuyor. Valla bana sorarsanız aşkın sonuna gelinmiş olmalı! Yürümekten söz etmiyor aksine trafik aksın ki yollar bir an önce bitsin istiyor. Bir de İTO’ya yaptığı ziyarette İstanbul’dan yakınmakla biraz ayıp etmiş gibi geldi bana. Binali Bey, “İstanbul’da yapılan aymazlıklar, yapılan yanlışlar kuralların görmezden gelinmesi sorunu ağırlaştırmış. İmar planları yapılırken sözde otopark koşulu var. Hiç yapanı gördünüz mü?” diye sorarken İstanbul’u 25 yıldır AKP’nin yönettiğini unutmuş olması affedilir gibi değil. Bu sözler kendileri arzu etmese de aşkın bitmesine neden olabilecek sözler gibi geldi bana. Ne dersiniz?