SAMER Koordinatörü Yüksel Genç, Erdoğan’ın anketlere ilişkin sözlerini gazetemize değerlendirdi. Genç’e göre iktidar beklemediği sonuçları ve meşruiyet tartışmasını örtmeye çalışıyor; gerçek sorunları perdeliyor.
Recep Karadoğan/İstanbul
Yerel seçimler yaklaştıkça liderlerin çalışma temposu da arttı. Çok öncesinden 31 Mart’a hazırlanan Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “beka sorunu var” söylemi üzerinden kurduğu politik dille her gün birkaç noktada yaptığı mitinglerini sürdürüyor. Erdoğan meydanlarda ve katıldığı televizyon programlarında “Zillet ittifakı” olarak adlandırdığı Millet İttifakı’nı “terör güdümünde, terör destekçisi, yıkım ittifakı” gibi ifadelerle hedef alıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın MHP ile kurdukları Cumhur İttifakı’nın temel hedeflerinden biri de HDP.
Birçok yerde aday göstermeyerek Cumhur İttifakı aleyhine sonuçlanacak bir seçim stratejisi belirlediği için Erdoğan’ın hedefine giren HDP dışında başka bir hedef daha var; o da anketler. Türkiye’de anketleri en çok kullanan siyasetçi olarak bilinen Erdoğan, bir televizyon programında anketlere artık güvenmediğini belirterek büyük çoğunluğu iktidar yanlısı olan anket şirketlerini bile manipülasyonla suçladı. Erdoğan’ın anket şirketlerine yönelik söyleminin arkasında ne var, neden hedefe alındı gibi soruları Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (SAMER) Koordinatörü Yüksel Genç’e sorduk.
Sandık güvenliği önemli
Gazetemize konuşan Genç, anket şirketlerinin misyonunun ne olduğuna dair bir konuşmayla başladı değerlendirmeye. Saha araştırmalarının amacının kamuoyunda açığa çıkan eğilimleri ve tercihleri ortaya çıkarabilmek olduğunu söyleyen Genç, şöyle devam etti: “Kamuoyu yoklamaları hiçbir zaman tam noktasıyla şu çıkacak, bu çıkacak diyemez, zaten öyle bir yaklaşım çok bilimsel olmaz. Genel eğilimleri, genel tercihleri gösterir, genel önerileri işaret eder. Bununla birlikte kullandıkları metotlar itibariyle kuşkusuz içinde hata, yanılgı payları da taşıyabilirler ama üç aşağı beş yukarı kamuoyunun algısını, tercihini, önerisini, yönelimini, davranışını önemli oranda belirleyebilir bu alan.’’ Türkiye’de özellikle son üç yıllık seçimler sürecinde gelişen bir biçimde kamuoyu araştırmalarına dönük bir öcüleştirme olduğuna dikkat çeken Genç, “Özellikle seçim sonuçlarına ilişkin, seçime dair bu tip bir süreç işletilmeye başlandı ve bu süreci işletenler ağırlıklı olarak siyasal iktidarın taraftarları içinde olanlar, bunlara talip olanlar ve bu iktidarın içinde yürüyenler’’ diye konuştu.
Başarısızlığı örtme taktiği
“Sonuç itibariyle araştırmalar belli örneklem ve evren alanları içinde belli hata paylarıyla size bir veri sunar; bu verinin kendisi üç aşağı beş yukarıdır’’ ifadesini kullanan Genç, sözlerini şöyle sürdürdü: “Siz bu verileri kendi analizinizden geçirerek politika üretirsiniz. Mesele biraz bununla ilgili fakat eğer hoşunuza gitmeyen bir sonuç çıkıyorsa, hoşunuza gitmeyen sonucun müsebbibi olarak yürütülmüş politikaları görmek yerine araştırma merkezlerini hedeflemek aslında bakarsanız bir tür sorumluluktan kaçma hali. Birincisi böyle bir sonucu var olayın.’’ Genç, anket şirketlerinin hedeflenmesinin altında siyasi başarısızlığı örtmenin olduğu yönündeki tespitlere ilişkin şunları dile getirdi: “Kanımca siyasal başarısızlığı örtmek kadar, seçim sonuçlarının açığa çıkması sürecinde olası manipülasyon tartışmalarının da önüne geçmekle ilgili bir tartışmaya benziyor doğrusu. Şunu kastediyorum kamuoyu araştırmarlarında bazen farklı veriler de çıkıyor. Özellikle son 3 yıl içinde yapılan seçimlerde gelişen bir biçimde kamuoyu şirketleri, yeterince kamuoyu araştırmalarına denk düşmeyen bir seçim sonucu tartışmasıyla muhatap oluyor.’’
Kuşkular giderilmeli
Bu tip durumlarda birkaç neden olduğunu söyleyen Genç, şu sözleri kaydetti: “Seçim sandığının ve seçmen güvenliğinin ne kadar korunduğu meselesiyle ilgili, seçim sonuçlarının meşruiyetiyle ilgili üç yıldır toplumda artarak devam eden tartışmalar var. Bu tartışmaların üstünü örterek kamuoyu araştırmalarının yanılgısı olarak sunma eğilimini açığa çıkıyor. Oysa toplumumuzda yapılan seçimlere dair bir meşruiyet tartışması açığa çıkmışsa bunu gidermenin yolu kamuoyu araştırmalarının sonuçlarının manipüle edici olduğunu ilan edip ‘bak sonuçlar başka söylüyor araştırma şirketleri başka söylüyor’ diyerek ordan bir gerçeği kapatma eğilimine girilmemeli. Toplumun meşruiyet kaygıları giderilmeli. Bu tartışmaların özünde yanlış bir yönlendirme ve hakikati kapatma meselesinin olduğunu düşünüyorum. Çünkü toplumun meselesi araştırma merkezlerinin neyi ne kadar doğru söylediği değil; toplumun meselesi hayatını, nasıl yönetileceğini belirlediği, katılım sağladığı seçim ve seçim süreçlerine ilişkin kuşkularının giderilmesidir.”
Şimdiden karşı hamle
Genç, sözlerini şöyle tamamladı: “Muhtemelen son dönemde yapılan araştırmaların önemli bir kısmında iktidarın farklı düşündüğü bölgelerde araştırmalar farklı sonuçlar verdi. Sonuçların nedenlerine odaklanmak yerine bunların manipülatif bir mesele olduğunu düşünmek, olayı başka bir yere götürüyor. Bu öfkenin altında kuşkusuz anket sonuçlarının umduğu gibi gelmiyor olması var, bunun etkisi var ama bunun ötesinde sorun bu değil. Sorun olası bir olumsuzluğa karşı, karşı hamle içinde olmak ve bunu anket şirketleri üzerinden manipüle ederek toplum algısını şekillendirmeye kalkmak. Anket şirketlerine yönelimin arkasında, seçim sonuçlarının kamuoyu araştırmalarından hep farklı çıkıyor olması ve ortaya çıkan meşruiyet tartışmalarının önünü kesmeye dönük bir yaklaşım olabilir.’’