HDP’nin seçim stratejisini değerlendirmeden önce bu seçimin karakteri üzerine konuşmak gerek. Bu seçim herhangi bir yerel seçim değil, genel seçim, hatta bir referandum değerinde bir seçimdir. Bu sadece AKP’nin belediye tabanlı bir parti olmasından kaynaklanan bir durum değil. Bir süre önce başlayan rejim değişikliğinin henüz oturmamasından kaynaklanıyor.
MHP’ye rağmen AKP’nin gücü, rejim değişkiliğini oturtmaya yetmiyor. Bu yüzden de ekonomik krizin yanı sıra siyasi kriz de sürüp gidiyor. Rejim değişliğinden zarar gören güçler şu ya da bu şekilde değişikliğe direniyorlar. Üstelik rejim değişikliğine karşı olan güçler, hem AKP’den daha güçlü, hem AKP’den daha çoklar. (Öngörüsüz ve korkak davrandıklarına bakmayın.) O nedenle her seçim kaçınılmaz olarak bir referandum havasına bürünüyor.
Eskaza bir mahallede muhtarlık seçimi yapılsa, hemen taraflar bir referanduma gider gibi sahaya inecekler. Ve AKP gitmedikçe bundan sonra her seçim bu değerde olacaktır. İşte HDP’nin seçim stratejisi böyle bir seçim için oluşturulmuş bir strateji. Parti bu stratejiyi şöyle formüle etti: ‘Kürdistan coğrafyasında kazanmak, batıda AKP-MHP ittifakına kaybettirmek.’ Bir pazarlığa girmeden böyle bir karar almak siyasi cesaret gerektirdiği gibi, tabanına güveni de gerektirir.
Bu stratejiden anlıyoruz ki HDP yaklaşan yerel seçimleri, sadece yerel bir seçim olarak görmüyor. HDP bu seçimin halklar için bir beka meselesi olduğunu, AKP-MHP iktidarının bir yeniden oylanması olduğunun farkında. Eğer HDP bunun farkında olmasaydı, batıda önemli metropollerde tek taraflı olarak seçimlere girmeme kararı almazdı. Önemli olan İstanbul’da, Ankara’da şu kadar küsur oy almak değil, bu merkezleri iktidarın elinden çekip almaktı. HDP’li bir siyasetçinin dediği gibi, “Belediyesiz bir AKP, yok olur.” HDP, bu perspektifle CHP’nin gösterdiği adayların şekline şemaline bakmadan bu cesur kararı aldı. Çünkü mesele hem İstanbul’u hangi partinin alacağı değil bundan çok fazlasıydı. Yani Ankara’sı, İstanbul’u olmayan bir AKP’nin olamayacağını görüp kararını verdi.
Şimdi iş CHP’nin becerisine kalmış. Eğer büyük ve beklenmedik bir hata yapmasalar ve seçmenin oyuna sahip çıkmayı becerirlerse hem İstanbul hem de Ankara artık çantada keklik. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın gösterdiği tepkiye bakılırsa isabetli bir adım atıldığını anlıyoruz.
Sezai Temelli’nin dediği gibi: “Batıdaki strateji Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı çıldırttı.” Çıkar hesaplarına dayanmayan böyle şık bir adıma, Türkiye siyasi yaşamı tanık olmadı. Böyle adımı ancak tabanına güvenen, kendine güvenen bir siyasi parti atabilir. Nihayet HDP tabanı bu adımı ve sebeplerini anladı ve benimsedi. Böyle bir adımı ancak Türkiye için siyaset yapan, iktidar adayı bir parti atabilirdi ve attı. HDP böylece bir Türkiye partisi olduğunu da gösterdi.
Bundan öte siyasi olarak cesur, parti olarak öngörülü ve önünün açık olduğunu da gösterir. Durumu iyi analiz etti ve gerekli adımları bir bir atmaya başladı. HDP seçime yönelik önemli çalışmalar da yaptı. İlk olarak Yerel Seçim Bildirgesi yayınlandı. Ardında Kadın Yerel Seçim Bildirgesi geldi. Daha sonra kapsamlı bir kayyum raporu yayınlandı. Bütün bu belgeler yerelleri ve Türkiye’yi yönetmeye hazırlanan bir partinin hazırlıklarıydı. Bu bildirgeler ve raporlar sınırlı olsa da basına yansıdı. Detaylara girmek istemiyorum.
Sadece şunu işaret etmek için bunlara atıfta bulma gereği duydum. HDP seçimleri ciddiye aldı ve hazırlıklarını ona göre yaptı. HDP Kürt illerinde stratejisini Kürtler arası birlik ve kayyumların gönderilmesi üzerine kurdu. Birlik siyaseti başarılı oldu. Bir ilk gerçekleşti. 8 grup ve parti ile seçimler için birlik kuruldu. Bazı merkezlerde ittifak partilerin adayları gösterildi. Bu ittifakın çok fazla oy getirmesi beklenmiyor, ancak Kürt seçmen üzerinde moral olarak olumlu bir etki yaptığı şimdiden belli. Kayyumları göndermenin Kürt illerindeki seçimin temeli olarak tespit edildiği anlaşılıyor. Bu bağlamda, HDP kapsamlı bir kayyum raporu hazırladı. Kayyum Raporu’nda şu tespitte bulundu: “Kayyum eli ile bir sömürge hukuku uygulandı.”
Kürdistan’da 95 belediyeye kayyum atandı. Atanan kayyumların hemen hepsi Diyarbakır hariç vali veya vali yardımcılarından seçildi. Ve bunlar da Kürtlük adına belediyelerde ne yapmışsa hepsini ortadan kaldırdı. HDP bütün bunları detaylı olarak kayda geçti. Sonuç olarak, HDP hem doğuda hem batıda doğru ve memleketin geleceğini etkileyecek önemli bir tavır ortaya koymuştur. Ve başarmak için çaba gösteriyor.