İsrail Hukuk Merkezi (Israel Law Center -ILC) adlı Tel Aviv merkezli bir sivil toplum örgütü, Mavi Marmara davasının görüldüğü Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne, 28 Haziran 2016’da İsrail ve Türkiye arasında imzalanan anlaşmanın tam metni olduğunu iddia ettiği bir belge gönderdi. BBC Türkçe’deki habere göre metinde, daha önce ne İsrail, ne de Türkiye tarafından kamuya açıklanan ek maddeler de yer alıyor. ILC’nin resmi anlaşma metni olarak Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne sunduğu belgede, kamuoyuna açıklanan 6 maddenin yanı sıra şu 5 madde var:
1-Türkiye hükümeti, anayasadaki güçler ayrılığı sınırları içinde, filo olayıyla alakalı olarak Türkiye’de süren tüm ulusal yasal işlemlerin hızlı şekilde sonlandırılması için çalışacak. Her şekilde, anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle birlikte, filo olayıyla ilgili Türkiye’de süren her yasal işlem, ulusal yetkili mahkemelerde sonlandırılacak.
2-İsrail ve Türkiye, anlaşmanın yürürlüğe girmesinin ardından her bir ülkenin vatandaşları yaptığı olayla alakalı suç duyurularını incelemek ve uygun olduğunda dava açmak için özel yargı yetkilerine sahip olması konusunda anlaşmıştır.
3-Türkiye ve İsrail, kendilerine ait topraklardan birbirlerine karşı herhangi bir terörist ya da askeri faaliyete izin vermeyeceğini ya da yurt dışındaki bu tarz faaliyetleri desteklemeyeceğini beyan eder. Bu maksatla, Türkiye ve İsrail, kendi topraklarında herhangi bir örgüt ya da kuruluşun karşı tarafa karşı bu tarz faaliyetlere girişmemesi, planlamaması, yürütmemesi, yönetmemesi ya da finanse etmemesi için gereken tüm önlemleri alacağını garanti eder.
4-İsrail, Türkiye ile Gazze şeridindeki nüfusun yararlanacağı projelerde işbirliği yapmaktan memnuniyet duyacaktır. Bu maksatla, aşağıdakiler üzerinde anlaşmışlardır:
Türkiye’den ithal edilen sivil malların Gazze şeridine İsrail’den açılan kara sınırları üzerinden geçmesi, Filistin yönetiminin yerel temsilcileriyle koordinasyon da dahil olmak üzere, yürürlükte olan prosedür ve protokollere ve güvenlik kaygılarına bağlıdır. Türkiye’den gelen inşaat malzemelerinin Gazze şeridine girişi, Gazze Yeniden İnşa Mekanizması koşullarına uygun şekilde yapılacaktır.
Türkiye, Gazze şeridine, İsrail ve Filistin Yönetimi’nin Gazze’de çalışmasına onay verdiği bankalar üzerinden para gönderebilecektir, bu da İsrail’in güvenlik kaygılarına bağlıdır.
5-İsrail ve Türkiye, 22 Mart 2013’de varılan uzlaşmanın, 28 Haziran 2016’da imzalanan anlaşmanın ve bu ekte belirtilen düzenlemelerin, filo olayı ve sonrasında ortaya çıkan gelişmeler ve sonuçlarıyla alakalı süren tüm sorunları kapsadığı ve hepsini sonlandırdığı kabul edilir.
Taraflar sessiz
Habere göre Türkiye ve İsrail Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, konuyla ilgili sorulara yanıt vermemeyi ve yorum yapmamayı tercih etti. 28 Haziran 2016’da imzalanan ve Mavi Marmara olayının yaşandığı 31 Mayıs 2010’dan bu yana diplomatik ilişkilerin seviyesinin düşürüldüğü İsrail ile Türkiye arasında normalleşme sağlayan anlaşma, Ağustos 2016’da Meclis’te kabul edilmişti. Meclis’te kabul edilen anlaşma da resmi kayıtlara 6 madde olarak girdi. Bu 6 madde, İsrail’in Mavi Marmara olayında hayatını kaybedenlerin yakınları için tazminat olarak Türkiye’ye 20 milyon dolar ödemesini, bunun karşılığında filo hadisesiyle ilgili İsrail devletine ya da vatandaşlarına yönelik Türkiye’de açılacak herhangi bir davadan muaf tutulmasını öngörüyordu. Anlaşma imzalandıktan sonraki gün Erdoğan’ın bir toplantıda İHH’ya yüklenerek, Mavi Marmara’nın kendilerinden habersiz yola çıktığını söyleyip, “Türkiye’den böyle bir insani yardımı götürmek için günün başbakanına mı sordunuz?” diye çıkışması uzun süre tartışılmıştı.
Ne olmuştu?
Mayıs 2010’da Gazze ablukasını delmek için Türkiye’den yola çıkan, insani yardım yüklü Mavi Marmara gemisi, uluslararası sularda İsrail komandolarının baskınına uğramıştı. Baskında gemideki 10 kişi öldürülmüştü. Mağdurların avukatları İsrail’i UCM’ye şikayet etmişti. UCM savcısı ise soruşturma açılmama kararı verdi. Ancak UCM Ön İnceleme Dairesi, 19 Kasım 2018’de “savcılığın hataya düştüğünü söyleyerek” savcıdan soruşturma açılmaması yönündeki kararını gözden geçirmesini talep etti. Bunun üzerine, nihai hedefini “terörle mücadele ve dünyanın her yerindeki Yahudilerin haklarını koruma” olarak belirten İsrail Hukuk Merkezi, 31 Ocak 2019’da, Türkiye ile İsrail arasında imzalanan anlaşmanın tam metni olduğunu iddia ettiği belgeyi UCM’ye iletti. UCM’nin anlaşmanın maddelerini ve tazminat ödenmiş olduğunu dikkate alarak dava açılmamasını talep etti.
DIŞ HABERLER