Bazı Arap ülkelerindeki diktatör yönetimlerin devrilmesiyle kendisini gösteren “Arap Baharı” olarak adlandırılan rüzgarın etkisiyle Suriye’de, 15 Mart 2011’de Beşar Esad yönetimine karşı gösterilerle başlayıp iç savaşa dönüşen süreç 9. yılına girmek üzere. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun “Emevi Camii’nde namaz kılma” hedefi ile ülkedeki savaşa Selefi örgütleri destekleyerek doğrudan dahil olan Türkiye, izlenen savaş politikasının görünen sonuçlarından biri olarak 4 milyonu aşkın bir sığınmacı göçü ile yüzleşti. Bu politikanın bir bütünen ülke siyaseti ve ekonomisi üzerinde yol açtığı olumsuz sonuçların en ağır faturasını ödemeye de devam eden kentlerin başında ise, sınır hattındaki Urfa, Antep, Kilis ve Hatay geldi. Yüzbinlerce sığınmacıya ev sahipliği yapan bu kentler, Türkiye’nin Suriye’de desteklemeye devam ettiği Selefi İslamcı grupların cephe gerisindeki üs bölgesi olarak kullanıldı.
Coğrafi konumu ve sahip olduğu tarihi-kültürel dokusu ile medeniyetler kenti olarak tanımlanan Hatay, Suriye savaşıyla birlikte bir anda Türkiye’nin en güvensiz kenti haline geldi. 1939 yılında Türkiye’ye bağlanan kent, devreye konulan polisiye tedbirler, askeri kurallar ve kentin içerisinde rahatça gezen Selefi örgüt mensupları ile sanki hala ayrı bir cumhuriyet! Nüfusun yarısını Alevi ve Sünni Arapların oluşturduğu kentte, onları Türkmen, Kürt, Çerkes ve Ermeniler takip ediyor. Daha önce Katolik ve Protestan Hıristiyanlar, Yahudiler ve Museviler gibi çok farklı inanca mensup insanların ortak yaşam alanı olan kentte, Suriye savaşından sonra farklı inançlara mensup binlerce kişi kenti terk etmek zorunda kaldı. Yine bir zamanlar ezan ile çan seslerinin birbirine karıştığı kentteki kilise, havra ve sinagogların çoğu var olan güvenlik riski nedeniyle kapılarını kapatmış durumda. Kontrol noktaları Kentte, özelikle 20 Ocak 2018’de başlatılan Afrin operasyonu sonrası alınmaya başlanan askeri ve polisiye tedbirler hala devrede. Kent merkezi girişinin yanı sıra Dörtyol’dan İskenderun’a kadar hemen her ilçenin giriş ve çıkışlarında asker ve polislerce kontrol noktaları kurulmuş durumda. İskenderun’dan Antakya’ya doğru gidildiğinde bu kontrol noktalarının sayıları da artıyor.
Herkes kayıt altında
Özellikle Belen Geçidi’nden sonra varılan Antakya-Kırıkhan yol ayrımından Kırıkhan’a sapan yola giren tüm araçlar istisnasız durdurulup, didik didik arandıktan sonra araç içerinde bulunanlar Genel Bilgi Taraması’ndan geçiriliyor. Kırıkhan merkezine gitmek isteyen yabancılar ve yerli turistler ise kayıt altına alınıp, bu kişilerin ilçe merkezi haricinde sınır köylerine gidişlerine izin verilmiyor. Sınır köylerinde yaşayan köylülerden ise kayıt altına alınmayanı yok. Alınan bu tür tedbirler nedeniyle sınıra yakın tarım arazisi olan köylüler, jandarma karakollarından izin almadan arazilerine bile gidemiyor. Kent halkı, Afrîn operasyonu ile birlikte arttığını anlattıkları bu polisiye tedbirler nedeniyle günlük yaşamını sürdürmekte zorluk çekiyor. O yüzden tepkiler çoğunlukla “Sınır buraya çok uzak, neden buraya kadar uzatmışlar bu önlemleri? Bu şekilde her gün kaygı ile işe gidip eve geliyoruz” sözleriyle dışa vuruyor.
Gazetecilere akreditasyon
Antakya’dan Reyhanlı’ya doğru gidildiğinde ise, ilçeye 50 kilometre kala jandarma kontrol mevcut. Burada alınan polisiye önlemler kentin diğer ilçelerinden daha fazla fazla. Nedeni de ilçenin Suriye sınırına sadece 10 kilometre mesafede bulunması. Bu yüzden ilçe yerli ve yabancı gazetecilerin gelmek istediği bir yer. Ancak, ilçeye gitmek isteyen gazetecilerin Hatay Valiliği’nden akredite olması gerekiyor. İlçenin bir tarafı Afrîn’e, diğer tarafı da İdlip’e bakıyor. Dikkat kesildiğinde sınırın her iki karşı yakasında br hareketlilik göze çarpıyor. Özellikle İdlib tarafında bu hareketlik gözle görülecek kadar artmış durumda.
Sınır kapıları kapalı
Hatay’da bugüne kadar Cilvegözü ve Yayladağ sınır kapıları mevcuttu. Ancak Afrîn operasyonu ile birlikte Bükülmez Mahallesi kısmında bir kapı daha açıldı. Yayladağ Sınır Kapısı’nın uzun süredir kapalı tutulduğu belirtilirken, Cilvegözü Sınır Kapısı’nın ise İdlib’e dönük operasyon sinyallerinin alevlendiği son aylarda kapatılıp, zaman zaman yeniden açıldığı öğrenildi.
Ekonomi çöktü
Sınır kapılarının kapatılmasıyla, sınır ticareti yapanlar iş yapamaz hale geldi. Bu durum da şehrin zaten bozuk olan ekonomisinin daha da kötü hale gelmesine yol açmış halde. Güvenlik sorunundan kaynaklı kente gelen turist sayısında resmi olmayan rakamlara göre yüzde 90 azalma söz konusu.
ÖSO’culara özel kart iddiası
Kent halkının dile getirdiği iddialara göre, kendilerine kapalı olan sınır kapıları sadece ÖSO ve El Nusra militanlarına açık. Örgüt mensuplarının Suriye ve Türkiye’ye daha rahat gelip gidebilmeleri için her bir örgüt mensubuna kimlik kartı benzeri kartlar çıkarıldığı da dile getirilen bu iddialar arasında. Sınır köylerine çok sayıda ÖSO üyelerinin yerleştirildiğini dile getiren yurttaşlar, ÖSO’cuların getirilmesi ile bölgede güvensiz ve huzursuzluğun hakim olmaya başladığını kaydetti.
Halk endişeli
Kentin sınır hattındaki ilçelerinde yaşayanlar can güvenliğinden endişeli. Evlerine her an bir bomba ya da roket düşecek korkusu ile yaşadıklarını dile getiren ilçe sakinleri, İdlib kentine sadece 15 kilometre uzaklıkta bulunan Reyhanlı’nın çok etkileneceği kaygısı hakim. Artık can güvenliklerinin kalmadığını söyleyen ilçe sakinlerinin tek isteği, tekrar huzura kavuşmak için Selefi grupların hem Suriye’den hem de Türkiye’den temizlenmesi.
HATAY/MA