Ekonomist Gürses, Ankara’nın bankalara kredi hacminde yüzde 15 büyüme hedefi verdiğini iddia ederken, Can Teoman’a göre 10 bankadan 9’u sorunlu.
Bir dönem dünyada yıldız olarak gösterilen Türk bankaları sorunlu kredilerdeki artış nedeniyle zorda. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşlarından, yabancı yatırım bankalarına kadar bir çok çevre bu konuya dikkat çekiyor. Uyarılar banka verilerince de destekleniyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK)’nin verilerine göre, sektörde resmi batık oranı yüzde 4.5 düzeyinde hesaplanıyor. Ancak uluslararası derecelendirme kuruluşlarının da dikkate aldığı toplam sorunlu krediler, yani üç aydan fazla süredir ödemesi yapılmadığı için yakın izleme kalemine atılan, yapılandırılan krediler çok daha yüksek düzeyde.
Sorunlu kredilerde artış
2018 sonunda 10 büyük bankanın verdiği toplam 2.16 trilyon toplam kredi içinde sorunlu kredilerin tutarı 341 milyar TL’ye ulaşmış durumda. Bu söz konusu bankaların sorunlu kredi oranının ortalama yüzde 16.6 olduğunu gösteriyor. Oysa bu oran Mart 2018’de yüzde 11.1 düzeyindeydi. Sorunlu krediler, bankaların ortaklarının koyduğu sermayeyi gösteren özkaynakların yüzde 106’sına ulaşmış durumda. Bu oran geçen yıl yüzde 80’di. Can Teoman’a göre bu veriler AKP yönetiminin baskı yapmasına karşın bankaların neden daha fazla kredi açamadığını gösteriyor. Türkiye’deki bankacılık sektörünün durumunun daha da kötüleşeceğine yönelik güçlü tahminler olduğunu kayrdeden Teoman, Standard& Poor’s ile BDDK’yi karşı karşıya getiren duruma işaret etti. Örneğin, BDDK’nın ‘En kötü noktada bankacılık sektörünün batık kredilerinin toplama oranı yüzde 6’yı bulacak’ tahminine karşın, kredi derecelendirme kuruluşu S&P bu oranın yüzde 15-20 arası bir seviyeye yükseleceğini söylüyor.
Bankalara kredi baskısı
DW Ekonomi Uzmanı Uğur Gürses, durgunluğa çare bulamayan hükümetin, seçim yaklaşırken ekonomik birimler üzerindeki baskısını giderek artırdığını yazdı. Şirketlere zam yapmama, işten eleman çıkarmama konusunda hissedilen “büyük birader” baskısının, bankalara da faiz ve kredi konusunda uygulandığını öne sürdü. Bankacılık sistemindeki kredi hacminin küçülmesi ki buna literatürde “kredi çöküntüsü” denildiğini kaydeden Gürses; bu durumun son dönemde Ankara’nın en başta gelen gündemini oluşturduğunu da vurguladı. Gürses, şunlara dikkat çekiyor: “Kredi hacmindeki daralmanın iki nedeni var; biri ödemeler dengesindeki ‘ani duruş.’ Yani sermaye girişlerinin durması ve hatta çıkış yaşanması. İkincisi de yerleşiklerin neredeyse son bir yılda bir taraftan bankacılık sisteminden döviz hesaplarını çekmesi, diğer taraftan da sistemde olanların da TL’den dövize geçmeye devam etmeleri. Her iki gelişme bankacılık sisteminin bilançosunu baskı altına alıyor. Bir taraftan da ekonominin derin bir durgunluğa girmesi ve batık kredileri artması bankaların kredide frene basmalarına yol açıyor. Kredi hacminde daralma durgunluğu besliyor. Ankara’da politika yapıcıların bir taraftan bankalara faizi indirme baskısı yaparken, şimdi de yeni bir kredi hedefi verdikleri anlaşılıyor.”
Hedefi BDDK vermiş
Gürses, buna dayanak olarak da BDDK’nin geçen hafta 13 bankanın üst yöneticilerini çağırarak, “yıllık yüzde 15’lik bir kredi büyümesi yapmalarını” istediğine de dikkat çekti.
EKONOMİ SERVİSİ