CHP’li İbrahim Kaboğlu’nun barış bildirisi nedeniyle yargılandığı davanın duruşması bugün Ankara Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü
“Bu suça ortak olmayacağız” bildirisine imza atan Anayasa hukukçusu Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesinde “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla yargılanırken milletvekili seçildi. Bunun üzerine mahkeme, milletvekillerinin dokunulmazlığı olduğu için durdurma kararı vermesi gerekirken, milletvekili hakkında kovuşturma ve soruşturma yapma yetkisinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ve bu yer mahkemesine ait olduğunu belirterek, yetkisizlik kararıyla dosyayı Ankara Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderdi.
Dosyanın gönderildiği Ankara 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ilk duruşmaya CHP İstanbul Milletvekili Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu ve avukatları katıldı. Duruşmayı milletvekilleri, akademisyenler ve hukukçular da takip etti.
‘Ben hukuka inancımı hiçbir zaman kaybetmedim’
Duruşmada söz alan Kaboğlu, İstanbul’daki mahkemenin yetkili olduğunu belirterek, Ankara 18. Ağır Ceza Mahkemesi’nin yetkisizlik kararı vermesini talep etti.
Kaboğlu, şunları söyledi: “Ben hukuka inancımı hiçbir zaman yitirmedim ve yitirmeyeceğim. Bu davanın anayasa dışı bir dava olduğunu biliyorum ama hukuka olan inancım, saygım gereği buradayım. Türkiye derin bir hukuk krizi, hukuk bunalımı yaşamaktadır ve bu hukuk krizi bir beka sorundur. Hukuk yoksa beka sorunu vardır. Olağanüstü dönemden olağan döneme geçiş sürecinde yargının katkısı çok önemli ve belirleyici olmuştur. Yasama, siyaset tıkanabilmektedir. Siyaset bunalımdan çıkış konusunda bocalayabilmektedir. Bu bakımdan son sözü söyleme yetkisine sahip olan yargının bu olağanlaşma sürecine katkısı belirleyicidir. Sizlerin vereceği yetkisizlik kararı hukukun normalleşmesine katkıyı sağlayacaktır ve benim de naçizane olarak hukuka olan inancımı pekiştirecektir.”
Mahkeme heyeti, talebi reddederek, yetkili olduklarına karar verdi. Bunun üzerine Kaboğlu ve avukatları, mahkemenin milletvekili dokunulmazlığından dolayı durdurma kararı vermesini talep etti.
‘En büyük işkence şu an sanık sıfatıyla karşınızda olmam’
İbrahim Kaboğlu, yeniden söz almak için ayağa kalktığında hakim oturarak konuşabileceğini söyledi. Kaboğlu, bunun üzerine “Ben saatlerce ayakta durabilirim, benim için en büyük zul, en büyük işkence burada sanık sıfatıyla karşınızda bulunmak, yoksa on saat ayakta dururum. Suç teşkil etmeyen bir konu nedeniyle sanık muamelesi görmek başlı başına haysiyeti rencide eden bir durumdur” dedi.
Tensip tutanağındaki yanlış bir ifadeyi teşhir ederek başından itibaren özensizlik yaşandığını söyleyen Kaboğlu, “Meslektaşlarım hocam biz, bize verilen emirleri yerine getiriyoruz şeklinde acı itiraflarda bulundular” dedi.
‘Hiçbir zaman şiddet çağrısı, ırkçılık aşağılayıcı söylemim olmamıştır’
Prof. Kaboğlu, “Barış bildirisi adı verilen belgenin yargı organlarına intikal edişinin siyasal üst düzey makamların tahrikleri sonucu olduğunu çok iyi biliyoruz” dedi, davanın yapay ve zorlama bir dava olduğunu belirtti.
Kaboğlu, “Hiçbir zaman şiddet çağrısı, ırkçılık aşağılayıcı söylemim olmamıştır, tam tersine barış, insan haklarına dayanan cumhuriyet için olmuştur. Böyle bir kişi için hakkında yapay iddianame düzenlenerek, şablon iddianamelerden birini İbrahim Kaboğlu’na yönlendirmek suretiyle bu şekilde bir sürece tabi tutmak işkence hükmünün ihlali anlamına geliyor” dedi.
Kaboğlu, davanın durdurulmasını ve 694 sayılı KHK ile değiştirilen Ceza Muhakemeleri Kanunu 161/9 maddesi ile geçici maddenin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne gönderilmesini talep etti.
Kaboğlu, “Anayasa Mahkemesi siyasal çoğunluğun gölgesini, nefesini zaman zaman hissedebiliyor her ne kadar Gölbaşı’na taşınsa da ama itiraz yoluyla vereceği kararlarda hukuk kimliğini öne çıkararak anayasaya uygunluk görevini yapıyor” dedi.
Avukatların savunmasının ardından savcı taleplerin reddini istedi.
Dava durdurulmadı
Mahkeme heyeti, Prof. İbrahim Kaboğlu’nun her iki talebini de reddetti. Durdurma talebinin reddine gerekçe olarak da suç tarihinin milletvekilliğinden önce olması gösterildi.
Bunun üzerine Kaboğlu’nun yargılanmasına geçildi. Kaboğlu’nun kimlik tespiti yapıldı. Avukatları savunma yapmak için süre isterken, mahkeme heyeti duruşmayı 18 Temmuz’a erteledi. Kaboğlu mahkemenin kararının Anayasa’ya aykırı olduğunu belirterek, “Yargının siyasal niteliğinden utanç duyuyorum” ifadesini kullandı.
HABER MERKEZİ