Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasına yönelik başlattığı açlık grevinin 112. gününde açlık grevindeki tutuklulara mektup yazdı. Güven mektubunda eylemlerinin sonuç vereceğine olan inancını dile getirdi. Yine baharı direniş ile karşıladıklarının altını çizen Güven, “Baharı 8 Mart ve Newroz’un büyük coşkusuyla taçlandıracağımıza yürekten inanıyorum” dedi. Güven’in tutuklulara hitaben kaleme aldığı mektubunun tamamı şöyle:
“Hakikat arayışcısı yüreği özgür güzel yoldaşlarım, rehevallerim. Hepinizi eylemimizin başarı ile sonuçlanacağı günlerde çekeceğimiz büyük özgürlük halayının coşkusuyla selamlıyor sevgi ve hasretle kucaklıyorum.
Bu tarihi direnişte bir mevsimi yaşıyor olmanın verdiği coşkuyla koğuşlarınızın penceresine konan kuş misali sizlere bir selam vermek istedim. Kuşkusuz sizlerle aynı alanlarda olmamanın verdiği bir burukluğu yaşıyorum. Ancak dışarıda olmanın verdiği avantajla sizlere baharın tüm güzelliği ve umuduyla gelmekte olduğunu müjdeleyebilirim.
Direnişle karşıladığımız baharı 8 Mart ve Newroz’un büyük coşkusuyla taçlandıracağımıza yürekten inanıyorum. Sevgili arkadaşlar, Direnişimiz haklı ve meşru olduğundan dünyanın dört bir yanında yankılanıyor ve dayanışma, destek mesajları her geçen gün daha fazla yükseliyor. AKP-MHP faşist ittifakı bu direniş karşısında büyük bir zorlanmayı yaşıyor. Sizlerin de bildiği gibi daha önce bu direnişi kırmaya dönük çeşitli girişimlerde bulundular. Gerek 12 Ocak’taki görüşme gerekse de benim 25 Ocak’taki tahliyem bu zorlanmanın açık göstergesidir. Bu girişimler de bize gösteriyor ki direnişimizle hedeflediğimiz mutlak tecridin kırılması yakındır.
Sevgili arkadaşlar, Bu direnişe başlarken öncelikle her birimiz büyük bir kararlılıkla mutlak tecridin kırılması için bedenlerimizi açlığa yatırdık. Geride bıraktığımız günlere, aylara rağmen direnişimiz büyük bir kararlılıkla devam ediyor. Gelinen aşamada her gün biraz daha eriyen bedenlerimizle artık sadece kendimize ait değil halkın birer direnişcisi olarak hareket etmesi gereken, sorumlulukları artan bireyleriz. Dolayısıyla direnişimizin başarıyla sonuçlanacak güne kadar kendimize ve birbirimize çok iyi bakmamız gerekiyor. Yolumuz meşakkatli ve uzundur. Ancak bir o kadar da onurlu ve kutsaldır. Bu yolda nihai hedefimiz tecridi kırmak, Ortadoğu barışının yolunu açmaktır. Bunu yaparken de yaşamı asılıp gelecek güzel günleri birlikte görmek hedefimiz var.
Evet güzel yoldaşlarım, ‘Biz kolay ölmeyiz’ söylemini hep akılda tutarak zaten var olan moral ve motivasyonu daha da yükseltmek zorundayız. Bunun bizi düşünen, seven milyonların isteği olarak dikkate almak zorundayız.
Sevgili arkadaşlar, Biliyor, duyuyor, hissediyorum ki sizler en çok benim sağlığımı merak ediyorsunuz. Bilmelisiniz ki ben de aynı düzeyde sizleri merak ediyorum. Zaten bizleri herkesten farklı kılan da bu yoldaşlık hukukudur, ahlakıdır. Ben her açıdan çok iyiyim. İstiyorum ki hepinizin kadasını ben alayım.
Sevgili canlar, Direnişimiz baharda açan her çeşit çiçek misali dünyanın bütün coğrafyalarında açmaya devam ediyor. Başarmaya çok yakınız. Dört parça Kürdistan ve Avrupa’da kadınlar öncülüğünde gelişen eylemsellikler her gün daha da kitleselleşiyor, yaygınlaşıyor. Ben zindanlardaki tecridi bildiğim için mesajların size ulaşıp ulaşmayacağını bilmiyorum. Yine de şansımı denemek istedim. Hepinizi çok yakında doğacak olan görkemli güneşin coşkusuyla selamlıyor her birinizin direnişçi yüreğinden öpüyorum.
Meclis’in sessizliği devam ediyor
HDP Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın açlık grevinde olan Güven’in durumuna ilişkin devletin yaşatma sorumluluğunu hatırlattığı dilekçeye, 50 gündür yanıt verilmedi. Kendisi de Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun kâtip üyesi olan Beştaş, “Hükümet üç maymunu oynamaya devam etse de sorumluluktan kurtulamayacaktır” dedi. Beştaş’ın Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na verdiği 9 Ocak tarihli verdiği dilekçede şu ifadeler yer alıyor: “Türkiye’de geçmişte de benzerleri gerçekleştirilen açlık grevlerinde dile getirilen talepler, cezaevlerinde tecrit, tek tip elbise, savunma hakkının engellenmesi, kötü muamelenin önlenmesi gibi son derece insani talepler olmuştur. Kuşkusuz Leyla Güven ile birlikte açlık grevinde olan tutukluların talebi de İmralı Cezaevindeki olumsuz koşulların sonlandırılması amacını taşımaktadır. Açlık grevlerinde, devletin yaşatma sorumluluğu birinci planda olduğundan; açlık grevlerinde dile getirilen talepleri değerlendirmek ve buna göre koşulları iyileştirmek de devletin görev ve sorumluluk alanına girmektedir.”
Süleymaniye’deki açlık grevi 76. gününde
Süleymaniye’de Mezopotamya İşçileri Derneği öncülüğünde 76 gündür devam eden açlık grevi eylemini 38. grup devraldı. Burada yeni grup adına konuşan Bınarê Qendîlli 54 yaşındaki Şêx Mihemed Bestê, “Türk devleti Kürt halkına yönelik işgalini geliştirmek istiyor. Direnerek işgali ve tecridi kıracağız” dedi. Açlık grevi eylemine kitlesel destek ziyaretleri de devam ediyor.
Kürt gençlerinin CPT’de sivil itaatsizlik eylemi
İşkenceyi Önleme Komitesi’nde (CPT) önünde toplanan çok sayıda Kürt genci, Öcalan’a yönelik tecride karşı başlatılan ve yüzlerce kişinin hayati tehlikeyi göze alarak başlattığı açlık grevlerine sessiz kalan bu kurumu sert bir dille protesto etti. CPT binasının önünde toplanan 40’ı aşkın Kürt genci, binanın koruma bariyerlerini aşarak içeri girdi. Fransız polisi eyleme sert müdahalede bulanarak tüm eylemcileri gözaltına aldı.
Özgürlük Nöbeti 349. haftasında
Fransa’nın Strasbourg şehrindeki AK binası önünde 7 yıla yakın bir süredir devam eden Öcalan’a Özgürlük Nöbeti eylemine her hafta Avrupa’nın farklı bir ülkesinden gelen yeni bir grup üstleniyor. Geçtiğimiz hafta Fransa’nın Marsilya şehrinden Kadın Hareketi üyelerinin sürdürdüğü nöbet eylemini, bu hafta İsviçre’nin Basel şehrinden gelen 4 kişilik bir grup yürütüyor. Yeni grup, Kazakistan Kürtlerinden Xezal Kazakistan ile Mehmet Taş, Mamosta Tahir ve Mehmet Göksungur. Öcalan’a Özgürlük Nöbeti’nin 349’uncu haftasında eylemi devralan Basel grubu üyelerinin kısa açıklamasında, Öcalan üzerindeki tecridin artık kabul edilemeyeceğinin altı çizildi. Tecride karşı Leyla Güven ve Nasır Yağız’ın yanı sıra cezaevleri ve Strasbourg başta olmak üzere birçok dünya şehrinde süren süresiz-dönüşümsüz açlık grevlerine karşı duyarsız kalan İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) sert bir dille eleştirildi. Kürt halkına da seslenen nöbet eylemcilerinin açıklamasında, oldukça hassas bir süreçte halkın her alanda eylemliliklerini yükseltmesi çağrısı yapıldı.
Tecrit kırılana kadar Leyla’ylayız
Mersin Tarsus 1, 2, 3 Nolu T Tipi Kapalı cezaevinde 6’sı kadın 23 tutuklunun açlık grevi eylemi devam ediyor. Çukurova Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TUAYDER) Yöneticisi Ali Bilen ve tutuklu yakınları, kaldıkları Tarsus 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi’nde 5 Ocak’tan bu yana açlık grevinde olan isimlerden Erdal Emeç, Fesih Tekin, Deniz Özdemir, Mehmet Fatih Bingöl, Serhat Yıldırım, Murat Karaaslan, Halef Yiğit, Oktay Gül ve Bişar Bilen ile açık görüşte bir araya geldi. 20 Şubat’ta yapılan açık görüşte bir araya geldikleri tutukluların durumu hakkında bilgi veren TUAYDER Yöneticisi Bilen, açlık grevindeki tutuklularda aşırı zayıflama, konuşmada zorluk çekme gibi sağlık sorunlarını gözlemlediklerini aktardı. Yapılan görüşte tutukluların kamuoyuna yönelik gönderdiği mesaj ise şöyle: “Tecrit kırılana kadar Leyla Güven’in yanındayız. Şahadet umurumuz da bile değil. Bu eylemle irademizi çelikten bir iradeye çevireceğiz. Bu davamızı bu iradeyle kazanacağız. Onurlu duruşumuzdan asla taviz vermeyeceğiz. Sesimize ses olun…”
HABER MERKEZİ