HDP Milletvekili Meral Danış Beştaş Güven’in açlık grevinin kritik seviyeye ulaştığını devletin yaşatma sorumluluğu olduğunu hatırlattığı, dilekçeye 50 gündür yanıt verilmedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Siirt Milletvekili Meral Danış Beştaş’ın PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması talebiyle açlık grevine giren Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkâri Milletvekili Leyla Güven’in durumuna ilişkin devletin yaşatma sorumluluğunu hatırlattığı dilekçeye, 50 gündür yanıt verilmedi. Kendisi de Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’nun kâtip üyesi olan Beştaş, “Hükümet üç maymunu oynamaya devam etse de sorumluluktan kurtulamayacaktır” dedi.
‘Bilerek gündeme alınmıyor’
Leyla Güven’in durumuna ilişkin Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na 9 Ocak 2019 tarihinden bu yana verilen dilekçeye herhangi bir yanıt alamadıklarını belirten Beştaş, dilekçeye bilerek yanıt verilmediğini söyledi. Beştaş, “Ben Meclis İnsan Hakları Komisyon Üyesiyim. Bize gelen tüm başvuruları biz komisyona bildiriyoruz. İnsan Hakları Komisyonu Leyla Güven ile ilgili başvurumuza daha bir yanıt bile vermiş değil. Parlamentonun en temel komisyonu olan ve en temel görevi hak ihlallerine karşı durmak olan komisyon daha bir yanıt bile vermedi. Üstelik yetkimiz de var. Ben komisyonun kâtip üyesiyim yani divandayım. Ama bu yetki kullanılamıyor. Çünkü tek adam rejimi var. Erdoğan bir şey söylemediğinde hiç kimse kendini yetkili ve sorumlu hissetmiyor” diye belirtti.
Beştaş’ın Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na verdiği 9 Ocak tarihli verdiği dilekçede şu ifadeler yer alıyor: “Barışçıl bir eylem türü olan ‘açlık grevi’; düşünceyi açıklama ve yaymanın meşru yollarından birisi olarak kabul görmektedir. Açlık grevi yapan kişi ya da kişiler düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim dışındaki bir yolla, tek başlarına veya toplu şekilde açıklamakta ve bu yöntemle yaymaktadırlar. Bu çerçevede bu eylemlilik türü ‘düşünceyi açıklama ve yayma’ hürriyeti kapsamında Anayasa’nın 26’ncı maddesinde anlamını bulmaktadır. Türkiye’de geçmişte de benzerleri gerçekleştirilen açlık grevlerinde dile getirilen talepler, cezaevlerinde tecrit, tek tip elbise, savunma hakkının engellenmesi, kötü muamelenin önlenmesi gibi son derece insani talepler olmuştur. Kuşkusuz Leyla Güven ile birlikte açlık grevinde olan 162 mahpusun talebi de İmralı Cezaevindeki olumsuz koşulların sonlandırılması amacını taşımaktadır. Açlık grevlerinde, devletin yaşatma sorumluluğu birinci planda olduğundan; açlık grevlerinde dile getirilen talepleri değerlendirmek ve buna göre koşulları iyileştirmek de devletin görev ve sorumluluk alanına girmektedir.”
HABER MERKEZİ