Milas’ta maden faciası yaşanan ocakta iş güvenliği uzmanının olmadığı kazanın büyük ihmaller sonucu yaşandığı ortaya çıktı.
Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Sarıkaya Mahallesi ile Labranda antik kenti arasındaki bölgede yer alan Yumrutaş mevkiindeki Feldspat Maden Ocağı’nda meydana gelen göçükte 4 işçi, dağdan kopan dev kayaların altında kalmıştı. İşçilerden 1’i yaralı kurtarılırken, 3 işçi de yaşamını yitirmişti. Olayla ilgili Milas Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında savcılık maden mühendisi, inşaat mühendisi ve iş güvenliği uzmanından bilirkişi heyeti oluşturulduğunu açıkladı. Jandarma ekipleri; şirket sahibi Mustafa Ali Kömürcü ile şirket yetkilileri Serkan Anar ve Özkan Kömürcüoğlu’nu gözaltına aldı. Adliyeye sevk edilen şirket sahibi Mustafa Ali Kömürcüoğlu ile şirket yetkilileri Serkan Anar ve Özkan Kömürcüoğlu mahkemece tutuklandı.
Uzmanlara göre, gerekli önlemler alınmadığı için ölümler yaşandı.
‘Basamaklara dikkat edilmemiş’
İş Güvenliği Uzmanı Nevzat Çağlar Tüfekçi yaşanan olayla ilgili Mezopotamya Ajansı’ndan Nimet Ölmez’e verdiği demeçte bu tür maden ocaklarının dinamit patlatma yöntemiyle parçalandığını belirterek, kopan blokların “ben düşeceğim” diye kendini gösterdiğini; ancak gerekli önlemlerin alınmadığını dile getirdi. Tüfekçi, “Madencilikte şev vardır. Bu maden ocağında da doğru dürüst şevlendirme ve basamak oluşturulmadan çalışıldığını görüyoruz. Ancak yetkililerin daha az para harcayarak üretim yapma hevesiyle önlem alınmadığı belirtiliyor. Şev ve basamak olayına dikkat edilmemiş. Alttan oyularak gidildiği için üstteki kaya bloklar gevşemiş. Hatta işçiler, bunu defalarca çavuş ve patrona söylemişler. Tabi patronlar üretime odaklandığı için iş sağlığı ve güvenliğine pek dikkat etmezler. Üretim olsun da gerisi ne olursa olsun gibi anlayışları var. Dolayısıyla blok yerinden oynayarak aşağıya doğru yuvarlanmış ve 3 işçinin canına mal oluyor” ifadelerini kullandı.
‘İş güvenliği uzmanları bağımsız olmalı’
“Kazalar neden önlenmiyor?” sorusuna “patronların işçilerin hayatına gereken önemi vermediği” şeklinde cevap veren Tüfekçi, daha fazla üretim ve paranın ön planda tutulduğunu belirterek, işçi eğitimlerinin de yapılmadığını kaydetti. Milas’ta kazanın yaşandığı ocağın tehlikeli sınıfta olduğunu ifade eden Tüfekçi, her işçinin aylık 40 dakika eğitim almış olması gerektiğine vurgu yaptı. Yılda işçilere verilmesi gereken 16 saatlik eğitimin verilmediğini söyleyen Tüfekçi, şöyle devam etti: “Yine iş güvenliği uzmanların işi durdurma yetkisi var. Ama iş güvenliği uzmanları işverenlere bağlı çalıştığı için, işi durdurduğu zaman kendisini kapının önünde buluyor. Kimse kendi işinden olmak istemiyor. Dolayısıyla iş güvenliği uzmanlarının patronlara bağlı çalışmaması ve bağımsız bir denetleme kurulunun içinde yer alarak bu sorunları çözmesi gerekiyor. Ancak bu şekilde iş cinayetleri önlenebilir. Bu maden ocağından sürekli hizmet veren iş güvenliği uzmanı yok; ama Ortak Sağlık Güvenlik Birimi’nden hizmet alınıyormuş.”
‘Ortaçağ zihniyetiyle insanları çalıştırıyorlar
Uzun yıllar Türkiye Enerji, Su ve Gaz İşçileri Sendikası (Tes-İş) Yatağan Temsilciliği’ni yapan makine teknisyeni Adil Eroğlu da, yaşanan kazaların önlenebilir olduğunun altını çizdi. Bu tür kazalara; “insana değer vermeyen”, “ucuz emekle çok para kazanma” anlayışlarının neden olduğunu belirten Eroğlu, özellikle köprü inşaatlarında, maden ocaklarında ve mevsimlik tarım işçiliğinde çok fazla ölümlerin yaşandığını ifade etti. Uygulama ve denetimlerde sorunlar olduğunu söyleyen Eroğlu, “Maden ocaklarında kapalı ya da açık fark etmiyor; özel sektörde ölümler oluyor. Şirket, daha ucuz ve ekonomik olduğu için işi alt bir taşerona veriyor. Mesela bunun yasaklanması, büyük şirketlerin kamulaştırılması, bilimsel teknik güvenli yapıyla uygun çalışma koşulların yaratılması gerekiyor. Dünya bir şekilde bunu yapıyor. Bakın Şili’de en son bir kaza oldu ve işçileri sağ salim çıkarabildiler. Ortaçağ zihniyetiyle insanları çok hızlı, çok çalışan mekanik robot haline dönüştürdüler. Hiçbir önlem olmadan insanları çalıştırmaya devam ediyorlar” diye konuştu.
‘Kayanın üstüne düşebilir yazmışlar’
Özellikle devletin maden ocaklarındaki denetlemeleri düzenli yapması gerektiğinin altını çizen Eroğlu, 3 işçinin ölümüne neden olan maden ocağında iş güvenliği uzmanı bulunmadığını söyledi. Şirketten maaş alan bir iş güvenliği uzmanının üretimi durdurduğu anda, şirketin eksikliklerini talep etse de bir fayda sağlamayacağını dile getiren Eroğlu, dolayısıyla iş güvenliği uzmanlarının bağımsız denetçiler olması gerektiğini söyledi. Eroğlu, “Milas’taki olayda fotoğraflara ulaşıldı. Orada çalışan bir şoför arkadaş, ‘kayalarda göçme ya da kayma olabilir’ diye uyarmış. Ama şirket yetkilileri, ‘eski çatlaklardır, bir şey olmaz’ deyip çalışmaya devam etmişler. 40 metrelik kayaların düşebileceği alana kepçeyi sokmuşlar. Göz göre göre işçileri ölüme göndermişler. Ayrıca devamlı nezaretçi var mı bilmiyoruz. Yani o bölgeye işçiler girmeden, teknik nezaretçilerin girmesi gerekiyordu. Anladığımız kadarıyla şirket hiçbir iş güvenliği kuralına uymamış” ifadelerini kullandı.
Maden sahasında bazı kayaların üzerine “Dikkat taş düşebilir” şeklinde yazılamaların yapıldığını belirten Eroğlu, “Bu mudur iş güvenliği?” diye sordu. Eroğlu, “Düşecek gibi olan kayanın üstüne, kaya düşebilir yazarak mı önlem alınır? Dünyanın neresinde böyle bir anlayış bulunur. Şu anda kapitalist sömürü sisteminin en vahşi halini Türkiye yaşıyor” sözleriyle tepki gösterdi.