Van Barosu gözaltına alınan çocuklara dönük işkenceyi kamuoyuna duyurmaları üzerine haklarında suç duyurusunda bulunan Emniyet Genel Müdürlüğü’nün işkenceyi sahiplendiğini bildirdi.
Van’da 15 Şubat günü sokakta polislerce gözaltına alınan 11 çocuktan 3’ü gözaltına alınmaları esnasında ve götürüldükleri İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube’de işkenceye maruz kaldı. Bu durum gözaltındaki çocuklarla görüşen Van Barosu’na bağlı avukatlarca kamuoyu ile paylaşılması ile gündeme oturdu. Çıkarıldıkları savcılıkta ifadelerinin alınması sonrası serbest bırakılan çocukların işkence gördüğü, yapılan sağlık kontrolleribe dair hazırlana raporlara da yansıdı. Ancak işkenceci polisler hakkında herhangi bir soruşturma başlatmayan Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM), onun yerine işkenceyi kamuoyu ile paylaşan Van Barosu ve bağlı avukatlar hakkında suç duyurusunda bulunacağını duyurdu.
Van Baro Başkan Yardımcısı Avukat Hamza Çiftçi, hedef haline getirildikle bu süreçte yaşananlar hakkında konuştu.
‘İşkence çocuklarda ciddi etki bırakmış’
İşkenceye uğrayan çocuklarla bizzat görüşen avukatlardan biri olan Av. Çiftçi, gözaltına alınmaları üzerine Baro’larının Çocuk Komisyonu ve İnsan Hakları Komisyonu üyeleri ile birlikte tutuldukları Çocuk Şube’ye gittiklerini belirtti. Buradaki çocukların tamamıyla görüştüklerini kaydeden Çiftçi, “Çocukların sadece 3’ü işkenceye uğradıklarını ifade ettiler. Bu 3’ünde işkence zaten belirgin bir şekilde görülmekteydi. Çocuklar yaşadıklarını an be an bizlere anlatmaya çalıştılar. Nasıl darp edildiklerini, işkenceye uğradıklarını anlattılar. Çocuklar işkenceden dolayı yoğun bir travma yaşıyordu. Yaşanılan şey kolay bir şey değil. Bunlar henüz 14-16 yaşında çocuklar. Bu çocuklar çok ağır bir şekilde yaralanmış, işkence görmüş, kafaları klozete sokulmuş, dipçiklerle kafalarına sırtlarına vurulmuşlar. Dolayısıyla böyle bir şeyler yaşamış olmaları onlarda çok ciddi etki bırakmış” diye aktardı.
‘Psikolojik destek almaya ihtiyaçları var’
İfadelerinin ardından serbest bırakılan çocuklardan biriyle yeniden görüştüğünü ifade eden anlatan Av. Çiftçi, bu görüşmeye dağr izlenimlerini ise şöyle paylaştı: “Çocuk şaşkınlık içerisindeydi. Beni hatırlayıp hatırlamadığını sordum. Görüşme esnasındaki davranışlarıyla şimdiki davranışları arasında bir fark vardı. Yaşadıkları travmanın gittikçe arttığını fark ettim. Çocukların gözleri şiş ve mor, kafaları yarılmış, burunları kırılmış. Bu yüzden okula gitmek istemiyorlar. Mahallelerinde de böyle görünmek istemiyorlar. Yaşadıkları stres, fiziksel görünümleri kendilerinde ciddi bir etki yaratmış durumda. Bu durum kalıcı hasarlara neden olabilir. Bu yüzden de çocukların kesinlikle psikolojik destek almaya ihtiyaçları var.”
Bu çocuklar Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre en ağır suçu işlemiş dahi olsalar, hiçbir kolluk görevlisinin onlara bu şekilde davranmasına hakkı olmadığının altını çizen Çiftçi, bulundukları suç duyurusu doğrultusunda “işkenceci polisler” hakkında soruşturma yürütüleceğini kaydetti. Çiftçi, ektin bir soruşturma yürütülüp, yürütülmeyeceğini ise merak ettiklerini belirtti.
‘Yargı önünde hesap soracağız’
Son dönemlerde karşılaşılan benzer olaylarda etkin bir soruşturma yürütülmediğine şahitlik ettiklerini ifade eden Av. Çiftçi, buna rağmen çocukların gördüğü bu işkence olayının sonuna kadar takipçisi olacaklarını ve bu suçu işleyenlerden yargı önünde hesap soracaklarını vurguladı.
Van’ın her yıl çok ciddi bir işkence vakaları ile gündeme geldiğini dile getiren Baro Başkan Yardımcısı, Haziran 2017’de mantar toplamaktan dönerken gözaltına alınan köylülerin götürüldükleri Gevaş İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne uğradığı işkenceyi hatırlattı.
‘Cezasızlık politikası’ işkenceye kapı aralıyor
Çiftçi, “Gevaş’ta mantar toplayan kişiler ilk başta şehre girerken verilen bir araç görüntüsüyle sanki emniyeti bombalayan kişiler bu kişilermiş gibi yansıtıldı. Ancak ortaya sonradan çıktı ki bu kişiler masum. Bu kişiler masum olmasa dahi bu kişilere gözaltında iken bu muamelenin yapılmış olması işkence suçunu zaten doğurmaktadır. Bir suçun işlenmiş olmasının veya olmamasının hiçbir önemi yok. Mantar olayında birilerinin haberi olmaksızın işkenceyi kendileri belgeleyerek basına verdiler, fakat sonuçlarının bu şekilde olacağını sanırım tahmin etmediler. O dosyada devam etmekte. Henüz bir sonuç alınmış değil. Bu dosya çok daha vahim bir dosya. Temennimiz böyle olayların yaşanmaması, fakat böyle olayların cezasız bırakılması gelecek başka olayların da habercisidir” diye konuştu.
‘Adalete güven dip noktada’
Hukuka, adalete olan güvenin toplum nezdinde şuan en dip noktada olduğunu söyleyen Çiftçi, adalet arayan kişilerin ülkede adalete ulaşamadığını kaydetti. Çiftçi, devamında şunları ifade etti: “Mahkemelerin vermiş olduğu kararlar gerçekten kanuna, hukuka, adalete uygun kararlar değil. Yine bu tür suçlarla ilgili, cezasızlıklarla ilgili devletin taraf olduğu, kolluğun taraf olduğu dosyalarda etkin soruşturmalar yürütülmemektedir. Tahir Elçi dosyası gibi, Roboski dosyası gibi… Bu dosyada etkin bir soruşturma yürütülmesi için biz Van Barosu olarak yoğun bir çaba sarf edeceğiz. Fakat devletin işkenceyi önleme gibi bir pozitif yükümlülüğü de var. OHAL sürecinden adil yargılanmama hakkı vatandaşları ciddi bir şekilde etkilemektedir. Çünkü kararı veren hakim, savcı kendisinden korkmaktadır.”
‘İşkenceye sahip çıkıldı’
Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından yapılan açıklama ile Baro’larının hedef haline gösterilmesine ilişkin ise Çiftçi, “EGM tarafından Van Barosu ve avukatlar hakkında suç duyurusunda bulunduğunun açıklanması iki hususu ortaya koymaktadır. Birincisi; hak mücadelesi veren, insan hakları alanında çalışan tüm kişi ve kurumları baskı ve soruşturma ile engellemeye çalışmaktadır.
İkincisi ise; emniyetin işkenceye sahip çıktığını göstermektedir. Toplumun haklarını korumakla görevli EGM, işkenceyi yapan failleri araştırmak yerine hak savunucularını, Baroları ve avukatları hedef göstermek suretiyle baskı altına almaya çalışmaktadır. EGM’nin suç duyurusu üzerine Baromuzca yapılan basın açıklamasının ardından toplamda 72 Baro ortak açıklama yaparak Van Barosu’nun yanında, işkencenin karşısında olduklarını deklare etmişlerdir. Yine Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı da EGM’nin açıklamasına ve suç duyurusuna karşı bir açıklama yapmıştır. Bu açıklamaları çok önemli ve çok değerli buluyoruz. Baroların amacı ve görevi, insan haklarını korumak ve savunmaktır. Biz Van Barosu olarak görevimizi yaptık, yapmaya da devam edeceğiz. Suçluluk psikolojisine sahip kişiler tarafından yapılabilecek bu tür karşı girişimler çalışmalarımızı asla sekteye uğratamayacaktır” diye vurguladı.
HABER MERKEZİ