Yerel yapı elamanı ya da doğal malzeme de kullanılabilir. Kapitalin öznesi olan mal kelimesinden türemiş, kullanılması hoş değilse bile sermaye yapı elamanı ve ekolojik malzemeyi de kendi lügatina almış ve satış yöntemlerinde kullanmaktadır. Sistemin saldırıları yoğun ve bütüncüldür. Tüm alanlarda bu saldırılara rastlarız. Dil alanı da bunlardan biridir. Anlaşılması, bahaneye yer kalmaması için yerel malzeme kelimelerini kullanacağım. Kullanılacak dil ve kelimelere çok takılmadan konuya gireyim.
Yaşanılan coğrafyada bulunan, ulaşılması ekonomik ve mesafe açısından kolay da olan, binlerce yılda oluşmuş kültür ve bu dokuya uygun, doğal ve doğa ile uyumlu olan yaşamsal alanların inşasında kullanılan yapı elemanlarına yerel malzeme diyebiliriz. Tanımımızdan hareketle;
Yaşam alanlarının inşasında çokça kullanılan ahşap yerelden elde edilmiyorsa, ekolojik bir yapı demek kandırmacadır. Gündemde çok popüler olan Ukrayna çamı vb. ahşapların yapılarda kullanılarak üzerine ekolojik ev ya da yapı tabelası koymak komediden başka bir şey değildir. Sermayece poşetlenen yüksek ücretlerle satılan ekolojik veya doğal isimlerle satılan malzemeler ekolojik değildir. Çelik, su varlıklarını en çok tüketen sektörlerin başında gelir ve en çok enerji tüketen de o sektördür.
Çelik en çok tercih edilen bir yapı malzemesi olsa da sermayece üretilmesi emek ve doğa sömürüsünün yüksekliğinden kaynaklı ekolojik değildir. Ancak geçimlik ekonomi temelinde eko-teknolojik olarak üretilen çeliğin yapıda kullanılması uygun olabilir. Belki bu konuda uzun tartışmalar yürütmek gerekir ama yine de ekolojik olarak tercih edilebilmesi için; endüstriyel olmaması ve aşırı kâr sağlamaması temelinde kullanılabilir.
Beton-asfalt belediyeciliğinin motorize sermaye destek güçlerinden biri kilitli parke taşıdır. Güncel yaşamda her metrekare toprağı, kum, çimento ve emek sömürüsü ile yoğrulmuş kilitli parke taşlarının bu denli kullanılması, her yere döşenmesi doğru değildir. Yöresel olarak kullanılabilecek bazalt ve diğer taş türlerinin yüzlerce yıl ayakta kalabilmesi, kilitli parke taşının içindeki kimyasalların toprağı zehirlemesi cabası iken sadece bazalt ve türlerin pahalı olması nedeniyle kullanılmaması bahanedir. Bilinçli sömürünün ve tahribatın yapılmasını sağlamaktır.
Beton yapı elemanlarına özelde kilitli parke taşına şiddetle karşı çıkışımızın altında üç ana neden yatar. Kum ocakları; nehir, dere ve göl ekosistemlerinin birinci derecede düşmanı ve tahrip edeni olmasıdır. Kum ocaklarının sayısının artışına ve tüketim çılgınlığıyla kum tüketiminin artışından kaynaklı politikaları beslemesi de başka bir karşı çıkış nedenimizdir.
Çimento fabrikalarına ise; yakınlarındaki doğal yaşamı bitirmesi, insan ve insan dışı tüm canlı popülasyonu tehdit eden sermayece işletilmesinden dolayı karşı çıkışımız olmaktadır. Diğer bir nedenimiz ise; endüstriyel olarak sermayece üretilmesi; emek ve doğa sömürüsünü desteklemesi ile aşırı kârın hedeflenmesidir. Öyle bir şey ki buldukları her boşluk, abartı olabilir ama dağ, dere, tepe her yer bu kilitli parke taşları ile döşenmiştir. Bu yöntem sermayenin beslenmesi adına yapılabilecek bir çalışmadan başka bir şey değildir. Bir taraftan doğayı, insanı ve yaşamı koruyorken, diğer taraftan bu denli fütursuzca bu doğal yaşam düşmanı kilitli parke taşının kullanımı nasıl açıklanacaktır? Kilitli parke taşı bir çevre ve halk sağlığı sorunudur.
Ticari ömrü bu kadar az olan malzemenin yerel malzemeye tercih edilmesi gerçekten anlaşılır değildir. Ve kimse kilitli parke taşını bize kitlemesin. Sermayenin kâr ayağını beslemeyen geçimlik ekonomisine dayanan taş ustalarının yüzlerce yıl ayakta kalan eserlerine rağmen sistemce bilinçli olarak bitirilmiştir. Bitirilen taş ustaları yok denecek kadar az olup dipte kenarda bulunabilirse de pahalı olmakla suçlanmaktadır. Yerel malzeme üretecek kooperatiflerin kurulması ve projecilik kafası dışında bilinçli, samimi bir yaklaşımla ve ön açıcı çalışmalar yapılmasıyla sermayenin saldırılarının bir nebzede olsa önüne geçilebilecektir.