Stockholm. Fransa’nın 24 Nisan anmasını ulusal günleri arasına alması, İsveç’te olumlu karşılanmakla birlikte, basında eleştirilere de yol açtı. İsveç bunu parlamento düzeyinde bir anlamda yaptı. Bu yılki anma, resmi olarak bütün partilerin katılımı ile kurum olarak parlamento tarafından düzenlenmişti.
Ve toplantı sırasında, Erivan’daki 24 anmasını canlı olarak izlemiştik, sık sık Paşinyan’a zum yapan kameralar ile. Ama iş hükümet düzeyine geldiğinde, 24 Nisan’a ilişkin resmi bir tanımadan kaçınılıyor. Oysa Başbakan Lövfen daha 2014 seçimleri öncesi yeni hükümetin 1915 Soykırımı’nı tanıyacağı açıklamasını yapmıştı. Ama bu asla gerçekleşmedi.
Bu nedenle Södertalje’de Sosyal Demokratlar’ın oyu önemli ölçüde düştü. Macron’un 24 Nisan açıklamasından sonra, bu durum İsveç basınında yeniden gündeme getirildi. Ermenistan’ın İsveç’te büyükelçilik açması 2013 yılı nihayetinde gerçekleşti. İsveç elçiliği bazen İskandinavya kapsamında bir temsiliyet taşıdı. Daha önce Ermenistan’ı BM Cenevre merkezinde, Lübnan ve Mısır’da temsil eden Artak Apitonian, Credentialsto’sunu İsveç Kralı XVI. Gustaf’a 22 Ocak 2014’de sundu.
Görevde bulunduğu sürece, gerek İsveç toplumu ile gerek son yıllarda Ermenistan’dan artan göç ile sayısı 15 bini aşan Ermeni toplumu, gerekse Süryani toplumu ile sıcak bağlar kurdu, çok canlı müzik, sinema (Promise filminin 19 Mayıs 2017 tarihindeki premieri gibi) ve sergi gibi kültürel faaliyetleri organize etti.
2015 yılında Goteborg Kitap Fuarı’ndaki Ermenistan standı, Belge ve Pencere yayınlarının ve diğerlerinin Ermeni tarih ve kültürüne ilişkin kitaplarını sergiledi. Görevden ayrılmadan önce açılan son sergi, İsveç parlamentosu salonlarından birinde sergilenen, Ermeni Soykırımı ve İskandinavya sergisi oldu.
Ermeni Soykırımı’ndan sağ kurtulanların anısında “Nansen Pasaportunun” , ya da Jacobsen gibi misyoner rahibelerin hem tanıklık, hem de yetimlerin kurtarılmasında çok güçlü anısı oldu. Birçok yetim Danimarkalı Maria Jaconsen’i mayrik bildi.
Evlat edinip soyadını verdikleri de oldu. İz bırakan sergilerden biri de Askeri Müze’de açılan “Arnim Wegner’in Fotograflarının Tanıklığı ile Ermeni Soykırımı” sergisi oldu. O sırada genç araştırmacı ve İsveç Ermeni toplumunun temsilcilerinden Vahakn Avedian’da Wegner’in tanıklığının İsveççe tercümesini yayınladı. 1998 yılında 1. Diyaspora Konferansı sırasında, Norveç, Erivan’da bir “Nansen Sergisi” açmış ve açılışı aynı zamanda Avrupa Güvenlik İşbirliği Başkanı olan Norveç Dışişleri yapmıştı.
İsveç’in Finlandiya, Danimarka ve Norveç’i de kapsadığı dönemde Ruslarla savaşı yitiren İsveç kralı, Osmanlı İmparatorluğu’na sığındığında, Ermeni dragomanları (çevirmenleri) ile de ilişkileri olmuştu. Bunlardan biri, Hammer’in “Osmanlı Tarihi”ni yazarken temel aldığı kitabın müellifi İknadios Muradja d’Ohsson idi. (Bk:https://www.evrensel.net/yazi/71900 /osmanlinin-tarihini-kim-yazdi).
Onun babası da dragomandı. Murat efendi, İsveç diplomasine duhul olacak bu misyonu oğluna devredecekti. 11 yaşında İsveç’e gelen oğlu Abraham Constantine Mouradgea d’Ohsson da, (1779 İstanbul- Aralık 25, 1851 Berlin) Dışişleri Bakanlığı’nda çalışır. İskandinavya’nın Ukrayna üzerinden Ermeni toplumları ile olan ilişkileri çok eski tarihlere gider. Artak Apitonian’ın bu kadim ilişkiler tarihinin hatırlanmasında da katkıları oldu. Stockholm’un güzel kiliselerinden biri olan Sankt Jacob Kyrka’da yapılan geleneksel 24 Nisan anmasında da.
Büyükelçi Apitonian 5 yıllık görev süresini tamamladıktan sonra, 2019 Ocak’ında Yerevan’a Dışişleri Bakan Yardımcısı olarak döndü. Yerine ise Başbakan Paşinyan’ın önerisi üzerine, Cumhurbaşkanı Armen Sarkissian’ın imzaladığı kararname ile Alexander Arzumanyan atandı. Arzumanyan adı bana üniversite yıllarında okuduğumuz A. Arzumanyan’ın “Dünya Kapitalizminin Bunalımı” adlı, Sol Yayınları’ndan çıkan kitabı hatırlattı. Kim bilir belki babasıdır. Üniversite eğitimi kuramsal matematik olan Arzumanyan, Ermenistan’ın 1992 yılında ilk ABD Büyükelçisi idi, daha sonra BM nezdinde elçi olurken, 1996- 98 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı yapmıştı; Cumhurbaşkanı Der Petrosyan’ın istifasına kadar. Daha sonra, insan hakları, demokrasi ve bölgesel işbirliğine yönelik NGO’larda çalıştı, 2000-2002 yılları arasında Ermeni Ulusal Kurtuluş Hareketi’nin Başkanı oldu.
Arzumanyan, şimdi bütün İskandinavya nezdinde Ermenistan Cumhuriyeti’ni temsil edecek. Zaten 2017 yılından beri Norveç ve Danimarka’da görev yapmaktaydı.
Arzumanyan, ABD’nin sağladığı bütçe ile başlatılan TARC projesinde (Türk-Ermeni Barışma Komisyonu) Ermeni tarafında yer alacaktı. Türk tarafında yer alanlar arasında ise, Gündüz Aktan da vardı. 2002 Temmuz’unda iki tarafın da oluru ile gidilen New York merkezli International Center for Transitional Justice (Uluslararası Karşılıklı Adalet Merkezi) kurumunun verdiği BM Uluslararası Soykırım Konvansiyonu’nun 1915 olgusuna uygulanabileceği yolunda verdiği rapordan sonra TARC çökecekti.(*) Matematikçi mantığı gerekiyor galiba bazen, kangrenleşmiş sorunların çözümünde….
(*) International Center for Transitional Justice’in TARC için hazırladığı rapor için bk: Ragıp Zarakolu (Der.), Sivil Toplumda Türk-Ermeni Diyaloğu, Pencere Yayınları 2009.