Nazım Daştan/Derazor-MA
Suriye iç savaşına 2013’ün sonlarına doğru uluslararası ve bölgesel güçlerin desteği ile dahil edilen IŞİD, Dêrazor’un Hecin beldesinde son saatlerini yaşıyor. Sahaya sürülmesi ile Irak ve Suriye’de birçok yerde hakimiyet sağlayan IŞİD, Kürtlerin kontrolündeki Kobani’ye de saldırmış, ancak Halk Savunma Birlikleri (YPG) ve Kadın Savunma Birlikleri’nin (YPJ) tarihe geçen direnişi ile ilk yenilgisini almıştı. Girespi, Eyn İsa, Heseke, Minbic, Tabqa, Rakka ve en son Derazor’a kadar kademe kademe geriletilen IŞİD’in varlığı, 600-700 metrekareye sıkıştırıldı. Suriye sahasında 6 yıllık savaş ile IŞİD’i tüketen Demokratik Suriye Güçleri’nin (DSG) Genel Komutanı Mazlum Ebdi, Mezopotamya Ajansı’nın (MA) sorularını yanıtladı. IŞİD’in bulunduğu son toprak parçası Hecin beldesindeki cephede yapılan röportajda Ebdi, IŞİD’e karşı verilen mücadelenin yanı sıra, bundan sonrasının yol haritası, uluslararası koalisyon ile ilişkiler, güvenli bölge, Türkiye’nin mevcut pozisyonu ve Suriye rejimi ile gerçekleştirilen görüşmeleri değerlendirdi.
‘Zihniyeti hala bitmedi’
IŞİD’in sivilleri kalkan olarak kullanması nedeniyle harekatın kontrollü bir şekilde sürdüğünü aktaran Ebdi, IŞİD’in toprak hakimiyeti anlamında bitirilse de ideolojisi ve zihniyetinin henüz varlığını sürdürdüğünü vurguladı. Ebdi, bu konuda şunları söyledi: “IŞİD’in gizli askeri örgütlenmesi de bulunuyor. Baxoz köyü ile birlikte DAİŞ’le cephe savaşının bittiğini söyleyebiliriz. 5 yıldır dünyaya meydan okuyan DAİŞ, hilafetini ilan etmişti. Büyük bir alanı kontrol altına almıştı. Bu anlamda da büyük bir savaş yürütüyordu. Bugün, bu bitiyor. DAİŞ’in askeri olarak görünen varlığı bitiyor. Ancak bu DAİŞ’in askeri örgütlenmesinin bittiği anlamına gelmiyor. Bundan dolayı tamamıyla bitirmek için yeni bir strateji belirledik. Bu stratejimiz iki aşamalı olarak yürütülecek. Birinci aşaması DAİŞ’in cephe hattı düşünce devreye girecek. Kuzey ve Doğu Suriye bölgesinde halen binlerce DAİŞ’li bulunuyor. Hücre sistemi ile her yere dağılmışlar.
Fırat havzası, Habur suyu hattı ve Irak ile Suriye sınırı alanlarında halen eylemler düzenleyip, halka saldırıyorlar. Önceliğimiz bu alanlarda geniş çaplı güvenlik operasyonları gerçekleştirmek olacak. Bu da aşama aşama yapılacak. Bu operasyonları da koalisyon ile birlikte yürüteceğiz. Belki eskisi gibi bütün güçlerimiz yer almayabilir ama büyük bir güç bu operasyonlarda yer alacak. İkinci aşama ise, daha büyük bir zamanı kapsıyor. Farklı özellikleri de var. DAİŞ bu alanlarda toplumsal bir temel oluşturdu. DAİŞ’in fikirlerinden etkilenen insanlar var. Bu anlamda onların çalışmalarını yapanlar da bulunuyor. Bunun için büyük bir mücadele gerekiyor. İkinci aşama bu çerçevede yürütülecek. Demokratik bir toplumun yaratılması için bütün gücümüzle mücadele etmeye devam edeceğiz.”
‘Tümden çekilmeyecekler’
IŞİD’in hilafet ilan ettiği Rakka’nın düşürülmesinden sonra Suriye sahasında oluşturulmaya çalışılan yeni dengeler ve bunun sonucunda ABD’nin Suriye’den çekilme kararı alması konusuna da değinen Ebdi, “Şimdiye kadar ABD’nin çekilmesine dair belli bir takvim yok. Bu konuda şu ana kadar yeni bir karar da yok. Fakat DAİŞ’e karşı verilen cephe savaşı bittikten sonra, geri çekilme kararı pratiğe geçecek. Güçlerini azaltacaklar. Ancak DAİŞ’e karşı belirlediğimiz mücadele programı devam edecek. DAİŞ’e karşı, Suriye rejimi ile komşu cepheler ve yine Minbic başta olmak üzere Türkiye’ye karşı cephelerde bulunan koalisyon güçleri görevlerine devam edecek. Bunlar için bir karar yok. Bu görevlendirme olduğu gibi sürecek. Bu, biraz siyasi anlaşmalar ve Suriye krizinin çözülmesine bağlı olarak gelişen bir durum olacak. Önümüzdeki günlerde bu tablo biraz daha netleşir” dedi.
‘Türkiye’nin varlığı çözülecek’
Türkiye’nin Suriye topraklarındaki varlığı konusunun tüm kesimlerde ciddi bir rahatsızlık yarattığını ifade eden Ebdi, Türkiye’nin geçmişte bu yolla İskenderun bölgesini topraklarına kattığını anımsattı ve Suriye’nin artık buna benzer bir durumu kabul etmeyeceğini vurguladı. Ebdi, “Eminim DAİŞ’e karşı askeri savaşımızdan sonra Suriye sahasındaki en büyük sorun Türkiye’nin varlığı olacak. Bu durumun da çözülmesi gerekiyor. Rusya, İran ve Türkiye arasında Astana ve Soçi görüşmeleri kapsamında anlaşmalar yapıldı. Fakat bugüne kadar ne Rusya, ne de İran Türkiye’nin Suriye topraklarında kalıcı olmasını kabul etmedi. Aralarındaki mesele taktik ve zaman meselesidir. Fakat Rusya, İran ve Suriye’nin, Türkiye’ye baskı uygulayarak bulunduğu alanlardan çıkarması onların arasındaki anlaşmalara bağlıdır” dedi.
‘Türkiye ile sorunumuz yok’
ABD’nin her fırsatta DSG ile Türkiye’nin aynı masada buluşması için telkinlerde bulunması hakkında da konuşan Ebdi, hangi kriterler sağlanırsa masaya oturacaklarını izah etti. Ebdi, “Bizim Türkiye ile sorunumuz yok, onların bizimle sorunu var. Onun için Türkiye’nin bu sorununu savaş ile değil, anlaşmalar kapsamında çözüme kavuşturmak istiyorlar. Bu çerçevede özellikle ABD’nin geri çekilme açıklamasında sonra, Türkiye’nin saldırı girişimleri daha da arttı. Türkiye’nin Kuzey ve Doğu Suriye’ye saldırısı çok farklı gelişmeleri de beraberinde getirir. Bu kapsamda güvenli bölge projesi ortaya çıktı. Biz de buna yönelik şartlarımızı belirterek, katıldığımızı söylemiştik. Şartlarımız nedir? Bölgenin istikrara kavuşması, Türkiye başta olmak üzere dış güçlerin saldırılarına açık olmaması ve sahadaki güçlerin bölgede karar sahibi olması temelinde halklar için kabul edebiliriz. Ancak Türkiye farklı düşünüyor. Onlar bölgeye girerek, karar sahibi olmak istiyor. Bu da mümkün değil” ifadelerini kullandı.
‘Geleceği halklar belirleyecek’
Bundan sonrası için alacakları tutumu da anlatan Ebdi, “Sonuç sahada belirlendi. 8 yıldır binlerce şehit verdik. Halklarımız büyük acılar çekti. Paha biçilmez bir emek verildi. Bunu sadece Kürt halkı değil, bölgenin tüm halkları yarattı. Bizimle birlikte yürüyen Arap halkı var. Şimdi askeri gücümüzün yarısına yakını Arap, yarısı Kürt, diğerleri de öbür halklarımızdan oluşuyor. Bölgenin geleceğini bu halklar belirleyecek. Siyasiden askeri alana kadar onlar netleştirecek. Bu bizim kırmızı çizgimizdir. Onun dışında mümkün olan bir şey yok” diye konuştu.
Şam yönetimiyle görüşmeler
Ebdi, Şam yönetimiyle yaptıkları görüşmeler konusunda ise daha önce sundukları yol haritasına işaret etti. Taslağın Şam yönetimi ve ilişkili olduğu güçlere iletildiğini söyleyen Ebdi, “Görüşmeler devam ediyor. Biz Suriye rejimi ile bir çözümün olmasını istiyoruz. Kuzey ve Doğu Suriye, Suriye’nin bir parçasıdır. Çözüm en sonunda Şam ile gerçekleştirilecek. Elbette bu çözüm gelişecekse bizim de taleplerimiz var. 8 yıldır büyük bir savaş içindeyiz. Bu da halklarımızın istek ve talepleri doğrultusunda olmalıdır. DSG olarak da çözüm için şöyle bir şartımız var. Kuzey ve Doğu Suriye’nin askeri dosyası bölge halklarının elinde bulunmalı. DSG, Suriye ordusu içinde özerkliğini korumalıdır. Suriye ulusal kurumlarına karşı değiliz. Bunlar içinde askeri kurum da var” dedi.